voltada sayıklananlar
geceden yorgun kalkan düşler,toz bulutları halinde sarmakta göğü.inatlaşılmış saatler sabaha vardırılmış,lakin bitap düşmüş cebellezi beden.
ağustos sıcağı henüz kızmamış,öğleye kalmış demlenmesi nemin.yalnız içilen bir bardak çayın verdiği huzur,çayın yalnız içildiğini hatırlatmaya başlayınca,huzursuzluğa varmakta!
bu halin sahibi,televizyonu açıp,perdeli haberleri izlemek yerine,odalarda volta atmakta.kulağı ahbarda...
herşeyi sorguladı kadın,ama hala sorgulamaya yatkın,doymamış tadına kara bahtın...''ne kaldı?'' dedi,düşünülmedik,soyundurulup giydirilmedik...bir yalnızlık kalmış orada,ortada,voltada,zulada...bir onu kabullenmiş kadın ve sevmiş sadakatini bozmadan!
kendini anladığı için mutlu aslına bakarsan.çünkü anlaşılmayı beklememeyi öğrenmiş,bekleyemeyeceğini biliyormuş bir yüzyıl.gerçeğe soymuş hayali,soğukmuş,sarılmış yine de.
iç sesi sıcakmış cok kere,ateşli tiratlar atarmış,sonra bunları satarmış defterlere.defterler sadıkmış,kadının yapamayacağını yapacaklarmış ve bekleyebileceklermiş yüz yıl daha!
ne kaldı düşünülmedik neresi kaldı kaldırımında volta atılmadık ve hangi ezgi voltada dilimizi dudağımızı kesmemiş