Yağmuru Dinlerken

Günaydın Arkadaşlar, dün gece geç vakit çok yağmur yağdı. Gökgürültüleri, şimşekler apartmanı sallladı. Doğal olarak bendenizin de uykusu kaçtı. Hem yağmur seslerini dinledim. Hem de düşünme fırsatım oldu. Bugünlerde olağan işlerle uğraşmaktan yazmaya ve düşünmeye pek zamanım olmuyor.
Biliyorsunuz Dünyanın her yerinde özellikle anne olan kadınların çoğunluğu uyku saatleri hariç bütün gün çalışırlar. Hatta küçük çocuğu olanlara uyku bile haramdır.
Bu durum cinsiyet gereği olarak algılandığından ve olağan göründüğünden hiç kimse onlara teşekkür etmez. Siz hiç hangi yaşta olursa olsun bir çocuğun annesine,
-Anneciğim benim için uykundan yaptığın özverilere minnettarım. dediğini duydunuz mu?
Samimi olmak gerekirse, ben de şimdiye kadar yapmadım bunu. Ama, en yakın zamanda söylemeliyim. Diye düşünüyorum şimdi.
Üstelik annem yaşlandı. Güzel elleri şeffaflaşmaya, cilt altındaki mor damarları iyice belirginleşmeye başladı. Bazı şeylerin insanın kafasına dank edebilmesi için yıllar geçmesi, olgunlaşması gerekiyor. Duygusal zekası yüksek insanlarsa bu tür şeyleri daha erken yaşta kavrayabiliyorlar. Ne mutlu onlara. Siz de sevdiklerinizin ardından pişmanlıklar yaşamamak, "keşke" dememek için daha duyarlı olmaya çalışın, özellikle karşı cinse söylüyorum bunu.
Malumunuz kadınlar pekçok konuda erkeklerden daha duyarlı oluyorlar. Bir de yetiştirilme ve çevre koşulları da etkili, bütün bu koşullardan sıyrılıp, iyi, doğru, düzgün bir kişilik geliştirebilmek güçlü, sorgulayabilen, düşünen, kul, mürit değil, birey olma başarısı gösterebilen kişiler gerektiriyor.
Gelelim fasulyenin nimetlerine, bu günlerde "Kürt Açılımı" ile yatıp, "Ermeni Açılımı" ile kalkıyoruz. Hazmettirme faaliyetlerinde "TRT" ve yandaş kanallar başı çekmekle birlikte, Doğan gurubu kanalları ve diğer kanallarla da canla, başla çalışıyorlar. O malum reklam sloganını anımsarsınız. "Yok aslında birbirimizden farkımız, ama, biz Osmanlı Bankasıyız." durumu.
Anarşistler, halk için değil, kendi şirketlerini ve bankalarını kurtarmak için toplanıyorlar. diye, IMF toplantılarında bankaların camlarını indirdiler.
Amaçları doğruydu. Ama, uygulama yolları şiddete dayandığından, kendi bindikleri dalı kesmiş, haklıyken, haksız duruma düşmüş oldular. Şuursuzlar.
Eğer,şiddet olaylarına,bir de bugünlerin moda deyimiyle "şeytanın avukatlığını" yaparak bakarsak, yoksa protestoları haksız göstermek için, birileri kasıtlı olarak mı? organize etti, bu şiddet eylemlerini. Diye de düşünebiliriz.
Bir de İsrail'le bozulan ilişkiler var. Yoksa, Amerika, artık kendi sözünü de dinlemeyen yaramaz çocuğuna, bizim vasıtamızla mı? Gözdağı vermeye başladı.
Çünkü, bizi kullanarak, Büyük Orta Doğu Projesini gerçekleştirmeye çalıştıklarını gören gözler görüyor.
AKP li milletvekilleri istedikleri kadar, TV lerden bu Türkiye'nin Projesidir diye yırtınsınlar.
Bizi kullanıyorlar, çünkü, Bush Döneminde o kadar kötü bir imaj yarattılar ki, bunun izlerini kısa zamanda silmeleri öyle kolay görünmüyor. Beklemeye de tahammülleri olmadığından, bölgede bizim gibi üstelik % 99 u Müslüman bir Ülkeye dayanılmaz ihtiyaçları var.
Ayrıca, çıkarcı bu güçler içinde sadece Amerika değil, Ermenilerle Protokol imzalanırken başımızda bekleyen Avrupalılar ve Ruslar da var.
İşte bu manzaranın adı da "Küreselleşme", gerçek ismiyle "Yeni Sömürgecilik" oluyor. Dünya kurulduğundan beri güçlülerin, güçsüzleri sömürmesi olayı aralıksız devam etti. Sadece, sömürü yolları değişti. Bazen zorbalıkla yapıldı bu. Bazen de güzellikle. Şu an Obama'nın başa gelmesiyle, Bush'un zamanında yapılan zorbalık yöntemi yerini, güzellikle sömürme yöntemine devretmiş bulunuyor.
Ne yazık ki, ATAMIZIN istediği "TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE", bugüne kadar bizi yönetenler sayesinde hayal olmuş görünüyor. Bu işte bizim de suçumuz var. Neden bu iktidarlara oy veriyoruz? Sorgulamayan bir ülke olduk.
Hepinize saygılar.

16 Ekim 2009 3-4 dakika 138 denemesi var.
Yorumlar