Yalnızlıkların Partisi
Şarkısı: https://www.youtube.com/watch?v=XaajTBCFRNw
Konuşmak yasak.
Yalnızca duruşlarıyla var olacaklar ve yalnızlıklarını tanıtacaklar.
Yemek içmek serbest.
Dans etmek serbest.
Protokol yok.
Tek bir şarkı duyulacak gece boyunca.
Alakasız davranışlara, simetrisi olmayan bakışlara sorgu sual yok.
Yargının burada yeri yoktur. Değersiz olan tek şey -burada- yargıdır.
Ve geride kalan her ne varsa hepsi çok değerlidir.
Burada kim olmak istiyorsanız o’sunuzdur.
Bakınız şuradaki kadın çırılçıplaklığıyla gelmiş ve kendine göre en güzel elbisesini giymiş.
Bakınız bir diğer kadın ağlamayı seçmiş ve sabaha kadar da ağlayacak.
Ya yanındakine ne demeli gerçek bir erkek böyle giyinebilir.
Adam, yaşlı ama oyuncak bir atı var.
Diğeri genç ama yüzü ne kadar kırışık, böyle olmasını o istiyor.
Görüyorum ikidir elini cebindeki kaleme götürüyor. Yazar falan değil.
Görüyorum fırçalarını ressam hiç değil.
Aralarındaki en korkak olanları aynalarını taşıyor.
Vasiyetiyle uğrayan bir ölü; yanında kekremsi bir vekil, tabutuyla gelmiş.
Kendinden emin bir kahkaha duyuyorum, kendiliğini aşılayan.
Doymuş artık, acıkmayı bekliyor.
Ben M.
Yargının ta kendisiyim.
Bir o kadar da sefil.
Olacağımın farkında olmayan ermişlik.
Yarım kalmış tamamlanmışlık...
Chopin’i ve Farid Farjad’ı birkaç kelime dizebilmek için dinledim.
Öyle de bencil ve çıkarcıyım.
Bu parti bana göre değil, kabul de edilmedim zaten.
Dostoyevski tanısaydı beni, nefret ederdi eminim
ama bir nebze Tolstoy işini gördürseydi, biraz severdi belkim.
Türk yazarları çok küçümsedim. Okurken hem de.
Cehennem kükremesin de ne yapsın. Bilmem kaç yerinden dürülürek hem de.
İlk beni davet edecektir. Kalbim dayanana dek…
Ben bunun ikincisini yazana kadar iyi bir insan olacağım. Söz.
Bir nefeste kaç ses çıktığına şahit olduk içimizden. Hepsi benzer hepsi ayrık seslerdi. Çelişkiler ve ortaklıklar. Tekrar geldim, okudum ve beğendim. Tebrik ediyorum Mustafa kardeşim. Düşünen, okuyan, yazan beyinlere selam olsun.