Yan Oda Ayrılıkları..

İyice yoruldum... Her gün doğumunda ve her gece karanlığı çöküşünde yatağımın kenarında asılı duran duvarların köşesine ilişmiş pencereden dışarı bakıp, gözlerinle sokağı izlemek ve gelişimi beklemek... Küstün bana biliyorum... Benim sana küskünlüğüm kadar küstün... Hatırlıyor musun özlemine mahpusluk çektiğim bir gece titreyen çenemin üzerindeki iki et parçasının arasından ?izin ver? sözü çıkmıştı ve küçük bir sessizliğinin ardından ?peki? demiştin... Buz dağlarının çığlara karıştığı kadar gürültülü sesler geliyordu pınarlarımdan oluk oluk ama yinede ağlamamıştım... Kadınının ağlamasını asla istemediğini ve sana verdiği sözü tutmasını istediğini bildiğim için ağlamamıştım... Yanında olana dek yasaklamıştın ya hani? Şimdi tam yanımdaki odadasın, sırtın bana dönük... Biliyorum aslında senin gözlerinde dolu ve soluğun titrek, ama benden daha güçlüsün... Tam yanı başımdaki odadasın ve ben o günkü ?izin verişini? kutluyorum gözyaşlarımla... En yorgun ve bitkin zamanlarımda soluğunu ciğerlerime verdiğinde ayaklanmıştım, şimdi ise yan odadasın... Bir dönsen bana azcık sarılsan... Ama ben usul usul ölüyorum biliyor musun? Sessizce... Ama bil ki ?sen? leyim hiç olmadığım kadar, yan odada duvarın köşesinde üzerine çektiğin yarım çarşafın üzerine iliştirdiğin elindeki sigaran kadar ?sen?leyim... İkimizin de gözü kapı eşiğinde... Ama kalkamıyorum, yatağımdan ayaklarımı bırakamıyorum o kadar yorgun ki? Çığlıklarım ses olup ulaşmıyor sana, kulaklarım bile duymuyorken beni... ßeni kimse bilmeyecek, kimsede anlamayacak... Bir sen bileceksin... Birde o otobüs durağında demire çarpıp bana söylendiğin gece bilecek yavaşça ölüme gittiğimi... Yoruldum... Bana yakıştırmayacaksın bu yorgunluğu biliyorum, öfkelenip kimseyi tanımazcasına savuracaksın kızgınlığını... Teninde uyumalara alışmışken kaç gündür yan odada uyumanı sindirmeye çalışıyorum... Sabah uyandığımda saçlarının arasından yüzüme doğan güneşe o kadar alışıkken, serçelerin dahi uğramadığı cama bakıyorum... Gözlerindeki ay ışığı ile güne veda ederken, sokak lambalarının dahi aydınlatamadığı yollara bölünüyorum ve kilometrelerce sıralı dağları boğazıma ilmek yapıyorum... Ama yine de yan odadasın hemen bitişiğimde... Bazen sırtını dayadığın duvara sıvazlıyorum elimi... Çok seversin biliyorum sana acemi dokunmamı beni deli eden alayların olmasına rağmen... Sırtımıza vurulan kamburların izlerini en azından seninkinden silmeye çalışıyorum, beceremiyorum? O kadar güçsüz bıraktı ki beni yaşatılanlar... Sana kıyamıyorum... O şişkin kırmızı gözlerindeki küçücük tebessümler var ya hani, kirpiklerini sık sık çarpıp ense kaslarını sürekli gerdiğin minik ama dünyalara beden tebessümün.. Hatırladın mı? Zor biliyorum adının baş harfini dudaklarımdan çıkardığım andaki kadar aydınlık oluyorsun yüzüme ve bunu sadece ?sen? yapabiliyorsun... ßiliyor musun? Aşkımızda asla kendimizden vazgeçmedik ve aşkımızı en anlaşılmaz ve en güzel yapanda bu idi, dışarıda bizi görenler yılları ayaklarının altına almış koca çınarlar olarak betimlerken biz küçük sarılmalarımızda ilk adımlarımızı atmaya çalışan toy bebekler gibiydik... Tebessümüm ve anlamımsın ama yoruldum? Yan odada sırtını duvara yaslamış uyuyuşların kanatıyor beni... Hayata ne kadar meydan okusam da, ölüme ne kadar çelme taksam da senin gözlerindeki bir buğuna eriyorum işte... Ne enginlerim kalıyor ne şafak vakitlerim hepsi yok oluyor... Kızma bana olur mu? Çünkü sessizce ölüyorum ... Omuzlarım çok ağır, yanımda uyurken dünyaları serçe parmağımda oynatırdım halbuki, yıldızları kahvaltı soframıza sererdim güneşi ise yüzümüzü yıkadığımız semahi... Ne isterdim biliyor musun? Hani annen sabahın körü gelip de evimde bir deli varken iki deli oldu kalkın diye çimenlerin üzerinden uyandırmıştı ya hani? Kıkırdamıştık gözlerimizdeki haylazlığımızla... Ben o sabahı özledim... O sabaha varan geceyi özledim... Seni özledim... Kalk o odadan ve yanıma ?gel?... Ölüme giden bu suskunluğumun yarı yolundan çevir beni... Çünkü biz tek soluğuz... Tek nefesiz iki ayrı bir bütünüz biz... Biz ?biziz?! Sana yalvarmayacak kadar sevgim büyük ve gururlu en az senin yüreğin kadar ama yinede ?gel?... Gözlerim ağırlaşıyor, günlerdir de her bir hareketin yapraklarımı kopartıp çiğnetiyor gözlerimin önünde... Bile bile yaptığını kanattığını biliyorum ?yapma? bağırmalarımın da içinde yankılandığını biliyorum... Gelmek isteyip de yinede gittiğini de biliyorum... Bırak o yan odayı ve yanıma gel, çünkü seni çok seviyorum...

22 Eylül 2008 4-5 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 15 yıl önce

    selam denemen çok güzel olmuş tebrikler.👍

  • 14 yıl önce

    Tek kelime ile mükemmeldi şeker ne diyebilirim ki geröekten çok hüzün vericiydi ve etkilendim,saygılarımla...

    ZEMO____