Yaprakların İntiharı
Sonbahar denilince ilk olarak "yaprakların intiharı" imgesi geliyor aklıma, ağaçtan dökülmek yerine atladıklarını farz ederek...
Şairliğimden veyahut hüznümden mi bilmem, sonbaharda takvimler de sararıyor...
Eylül başladığında sanki ağaçlar gibi benden de bir şeyler dökülecek, kopup gidecekmiş gibi hissediyorum, nasıl desem, hani en çok bu mevsimde kaybedecekmişim gibi... Sarı renkler görüyorum yazarken boyadığım kelimelerde, daha doğrusu sararmak, solmak, ölmek benzeri fiilleri işliyor öznelerim...
Yaz mevsiminden sonra, iç bunaltan sıcaklardan sonra, hafif bir yağmur iyi gelir bu ruh haline biliyorum, aradığım bir sonbahar yağmuru... İhtiyacım da var ama epey gecikti, gözüm bulutlarda kaldı, epeydir yağmur yağmuyor, oysa sırılsıklam ıslanmak istiyorum ben, sırılsıklam yazmak istiyorum en çok da...
Çünkü biliyorum, yağmur damlaları da bir nevi ilhamdır, ıslandığımız an gelen...
Yapraklar kadar hafif bir intiharı başaramayız biz, hiçbirimizin vücudu düşerken havada süzülmez mesela. Üstelik yapraklar düşünce kanamaz! Hiç kırmızı, kanayan bir yaprak gördünüz mü siz yerlerde?
Bu yüzden derim ki;
"Yaprakların intiharı makbuldür, insanların değil..."
Sonbahar her zaman hüznü barındırmıştır hem şairler için hem diğer insanlar için. Yazda ki ve ilk baharda ki canlılığı coşkuyu sonbaharda bulamazsınız. Yaprakların yere düşüşünün intihara benzetilmesi güzel bir betimleme. Çok şaire yazara ilham vermiştir sonbahar ve ölüm. Ne diyelim ilhamları bol olsun. Güzeldi tebrikler...👍😅👍
Sonbaharda Gördüğümüz her şey kızıl renklere bürünmüş bir tabloyu andırıyor. Yahya Kemal'in dediği gibi â??Mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ'. tbr.