Yaramız

Kendimi kilitlediğim de kendi içime, yasaklarla zorbalıklarla ve zorlanmış durumlar içerisine girdiğimde, yaşadığım toplumun nere gittiğini neye inandığını ve ne için yaşadığını bilmemesi ve aynı zamanda iki ayağı üstüne basmadan sekerek yürüyen bu toplumun ne zaman ayaklarının ikisini de kullanacağını merak ediyorum.
Herkes halinden memnun gözükse de kimse memnun değildi. Sahte bakışlar sahte gülüşler arasında herkes birbirine ayak uydurur olmuş. Kimin sesi çok çıkarsa ona ayak uydurur ve kim güçlüyse onu arkamıza almış yolumuza devam etmekteyiz. Herkes bir şeyler söylüyor ama sadece ağızları kımıldıyordu, söylenenlerin hiçbiri kayda değmiyor ve kimsenin sesi çıkmıyordu. Susturuluyorduk. Bilsek de siz bilmiyorsunuz diyorlardı. Oysa bizimde bildiğimiz vardı
Ney mi?
Ülkemin topraklarına kök salmış, yakın zaman ecdatlarımızdan bize miras kalan beyaz Türkler. Ülkemin her yerinde, her bölgesinde, her saatinde ve santimin de olan kan emici gerici olan bu beyazlar... gençliğimizi, kültürümüzü adetlerimizi, zamanımızı, benliklerimizi çaldılar. Biz ne zaman bir adım atsak onlar on adım geri çekti. Biz ne zaman toparlansak onlar çelme taktı, biz şehitler ölmez desek onlar öldürüyorlardı. Çünkü onlar beyaz köklüydü.
Avrupalarda okumuşlar,sırf ülkemi geriletmek ve zayıflatmak için profesyonelce eğitim almışlar ve tüm köşe başlarını beyaz elleriyle tutmuşlar.onlar askerdi, onlar danış tay, sayış tay,ve partiliydi.bu kostümleri giyip aramıza karıştılar.onlar bu ülkenin kesme işaretiydi, ne zaman biz uzamaya kalksak bizi kestiler, budadılar kanattılar ve yaraladılar.sonra virgül oldular....şimdi ise nokta.....

29 Aralık 2009 1-2 dakika 7 denemesi var.
Yorumlar