Yaşadığım Şehir İstanbul

İstanbul anlatılmaz yaşanılır, hissetmek gerek. İster lacivert tuzlu denizi konuşalım ister yedi tepe, sokak sokak, cadde cadde her bir köşesini ya da boğaz sularının hırçın akışını. Dünyanın bu eşsiz şehrini yudum yudum teneffüs etmek bu güzelliğin hakkını vermek gerekmez mi ? Var mıdır sahi dünyada bir eşi ,hiç zannetmiyorum her yeni görenin hayranlığı ve methiyesi bunu göstermiyor mu ? Şu gizemli maviş akışı ile boğazın bir şehrin içinden geçişi efsane tebessümü insanı alıp karadeniz'den marmara'ya kadar sürükleyişi duygu ve düşünce dünyanızın nasıl güzelleştirdiğini anlatamam size.İster martılarını konuşalım güvercinleri unutmayalım bu şehrin,ister deniz trafiğinin görülmemiş enerjisini ,uluslararası geçişlerden hat vapurlarına, balıkçı sandallarına kadar öylesine çok geniş bir yelpaze ki anlat anlat, ne biter ne de yeterlidir.Erguvan mevsiminde seyretmeli diyorum istanbul'u mavinin tonları ile boğazın yanında erguvan renginin uyumunu şehri unutulmaz bir bahar havası yaşatıyor ki muhteşemdir tek kelimeyle. İstanbul o güzel mavi boğaz sayesinde suyun mucizevi ferahlatan gülümsemesi olmasa dayanılır gibi değil bunaltıcı cinnet trafiğine ,dünya ülkelerinden gelen heyetlerin bile hayretini çekmektedir bu nüfus bu izdiham bu yoğun trafik, insanı saatlerce tutuşunu adeta en güzel zamanlarını hayatından çalıyor. Ne var ki hangi olumsuz zor şartlar göz önüne gelirse gelsin şehrin sevimli martılarının her zamanki melodik şirinlikleri hiç durmadan devam eden yaşama mücadelesi ve mavi suyla olan sevinçleri unutturuyor sıkıntıları hatta insanı yeniden hayata bağlıyor. Bu şiir şehir İstanbul'da insanlar her zaman anlaşır günlüklerini yaşıyor çabalıyor küçük dünyalarıyla tutunmaya çalışıyorlar belki, ancak bunun yanında entrika endüstrisini kurmuş tezgahları sürekli çalışır vaziyette olan tröstlerin sermaye gruplarının da ezici bir ağırlığı hissedilir fakat hayat devam eder ve herkesin niyetine göre aradığı her şeyi bulması da kaçınılmazdır. Aradığınız her ne ise size her zaman yakın olur elinizi attığınızda görürsünüz ister dünyevi ister uhrevi yeter ki iyi niyetler taşısınlar insanlar yeter ki bu dünya hayatı için hem şehre hem öteki dünyalarına hem insanlığa topluma zarar verici olmaktan uzak dursunlar. İstanbul zamanın her karesinde muhteşem bir duygu zenginliği görsel bir festivali insanlara armağan eder güneşin doğum ve batışlarındaki doyumsuz görselliği dünyanın kaç yerinde şahit olabilirsiniz ki. Unutulmaz sevdaların,sevinçlerin, yaşanmış ve yaşanmamış aşkların şehridir İstanbul.İşte bu güzellikler arasında maalesef modern dayatmalardan kendisini kurtaramayan yerleri gördükçe içim sızlıyor. Sadece bir semt değil pek çok ilçesinde yeni mimari yapılanmalar , şehri olduğundan daha sevimsiz göstermekte mesela bugünkü Beşiktaş keşke medeniyetimizin ruhu heyecanı mimarisi ile inşa edilebilseydi. Keşke mimarinin doruklarında seyretmiş bir toplumun insanları olarak evlerimizi bina ve sokaklarımızı geliştirebilseydik. Medeniyetimizin mimari rengi nasıl da sıcacık, ne güzel omuz omuza bir saf dizilişinde tam bir sevgi dayanışması , büyük bir aile gibi evlerimiz, baş başa diz dize her zaman her an yanı başımızdaymış baş ucumuzdaymış gibi hissettiğimiz duygu yüklü evlerimiz. Derinlemesine baktığımızda medeniyetimizin mimari renginin, insanı hayatı ve yeryüzünü nasıl da sevgi barış özgürlükler dünyası üzerinde yansıttığını ilgi hayranlık ve gururla fark edeceğiz. Dün ve bugün İstanbul en yalın sade duruşu ve günümüz metropolleşen kalabalığı arasında sıkışıp kalsa da taşıdığı gizemlilik manevi zenginlik ve tarihsel dokusu ile eskimez bir tablo. Ah İstanbul sana her bakışımda kederliyim bu yaşadığım şehir fotoğrafında, insanlık tarihi kadar eski, halicin durgun suyu kadar gizemli boğazın harika lacivert akışı kadar da genç diri hayat dolu oluşu yanında, yabancılaşan giderek bizim olandan uzaklaşan ,demir metal yığını rezidanslarla doldurulan bir kent görünümü içimi sızlatıyor .Evet tarihsel dokusu ve kendi içimizdeki anlamı itibariyle emsalsiz heyecanlar katıyor bize ve duygularımız başka bir dünyada hissettirir cennet tasviridir adeta .Ancak günümüz çılgın gelişim ve değişiminden bu kadar mı olumsuz etkilenmeliydi bunu hiç hak etmiyor dünya şehri İstanbul ama hiç.Büyük bir kalabalık içinde bunca çeşitlilik bu renklilik bu kıskanılası maviş kent fetih kadar çağları sürükleyen bir gerçek fakat yeni şehirleşme ve mimari tarzı ne kadar kahredici nasıl da soğuk.İnsanlara tepeden bakan gökdelenlerin ruh dünyamızda nasıl tahribatlar fırtınalar koparacağını düşünmeliyiz.Medeniyet üslubumuz ve ahlak duruşumuz taşa demire metale işlenmeliydi insanı ve insanlığı ezmeyen bir yükseliş olmalıydı.
Sessiz bulutların içinden geçiyor gibi yaşadığım şehrin sabahını teneffüs ediyorum bütün yankılar bütün renkler mavinin koynunda o muhteşem güzelliğiyle ,ve yağmur düşüyor istanbul kadar güzel yağıyor bütün aşkların üstüne ,ve akşam ve gece olunca yıldızlar şarkı okuyor istanbul böyle de romantik bir şehir ve bu şehirde yaşamak güzel bir gelecek bütün acılara sıkıntı ve mutsızluklara rağmen. Çünkü istanbul yaşıyor içimizde bu yüzden korkularımız değişir kah bizi teskin eder kah mücadele azmi katar bize bir kimlik kişilik şahsiyet yükler.Yağmurun kokusu tadı bir başkadır sanki uzak bir geçmişten süzülen gözyaşları gibidir ve gecenin renk renk ışıkları. Dayanamıyorum şehrin bir mumun yanışı gibi latif ve dertli zenginliğine o kadar farklı ki alemler gezdiren bu esrarlı sevgisi beni kendisine bağlamakta bağışıklık yaptırmakta bu hüzün anları değil mi beni de çeken ah bu şehir istanbul , düşünce duygu bakış ölçülerimi mavi yaptı düşlerim mavi gök mavi su mavi sevgi mavi bundan mı diye düşünüyorum bende ki deli mavilik .Hangi tepesinden bakmalıyım boğazın lacivert yosun kokulu o güzel görünümüne,baktıkça başka bir dünya başka bir dert ya da mutluluk başımı alır kaybederim kendimi saatlerce dalgaların gel git sahile vuran haberlerinden.İstanbul mavi mavi çağırıyor nasıl reddedebilir insan yürümek yürümek gelir içinizden istanbul'dan istanbul'a.Boğazın ışıltılı mavi güzelliğine doyum olmuyor sahiller nasıl da insan mutlulukları ile dolu sahile boğaza nazır kurulmuş şanslı evlere bakıyorum ah ne güzel olmalı istanbul'a boğaza doğru sabah çayı yudumlamak güneş batarken terasta duygulanmak kim bilir hangi sevinçli yüzler ya da bir türlü mutluluğu bulamayan bahtsız insanlar oturuyordur . Haksızlık olmaz mıydı bu muhteşem doku bu kıskanılacak şehrin gerek jeopolitik gerekse dünyanın merkezi gibi duruşunun kıtalar arası köprü olmaktan tutun da çağların açılıp kapanmasına sebep olacak efsanevi bir tarihsel olaya eşlik etmesini göz ardı edecek umursamazlıkla şehre en yabancı yeni makyajlar maskeler yapıştırmak.Şu kulelere benzer beton yükselişlerin hem güzel hem çekici hem en güzel kokan bir çiçek gibi görülmemiş emsalsiz bir özellikli şehir istanbul'a ne kadar uygun olabilir ki?.Fakat her şeye rağmen tüm kirlilikler boğazın coşkulu suları ile temizlendiği kanaatindeyim güzel düşünen güzel görür ilkesi gereğince öyle bakmayı öğrendim ben de ..



15/12/2011
BEYLERBEYİ

16 Aralık 2011 6-7 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar