Yaşamadığımız Hayatlara Gömdük Kendimizi

Bazen bir evin içinde sadece ayak sesleri yaşar. İki beden yan yanadır, ama iki ruh birbirine kilometrelerce uzak. İşte biz, tam da bu boşlukta yaşıyoruz. Ya da şöyle diyelim: Biz zannettiğimiz ama aslında bize ait olmayan bir hayatı sürdürüyoruz.

İlişkilerin sonu kavga gürültüyle gelmiyor artık. Sessizlikle çöküyor her şey. Bir zamanlar sevgiyle örülmüş cümleler şimdi buz gibi nezaket cümlelerine dönüşüyor. “Çayı koyar mısın?” sorusu, içinde barut taşımıyor belki ama içinde hayat da yok.

Birbirimize tahammül ediyoruz ama neyi sevdiğimizi, neden katlandığımızı unuttuk. Çocuklar, mal paylaşımı, alışkanlıklar, çevre baskısı… Bunlar mı tutuyor bizi? Yoksa sadece “başarısız olmak istememe” hissiyle mi içimize gömüldük?

Evet, bazı insanlar ilişkilerini evlatları için sürdürüyor. Ama şunu sormak gerekmez mi? Mutsuzluğu yaşayan iki yetişkinin ortasında, çocuk neyi öğreniyor? Aşkın sabırla değil, suskunlukla sürdüğünü mü?

Yavaş yavaş robotlaşıyoruz. Sabah uyan, yüzünü yıka, işe git, eve dön, yemek ye, televizyon izle, uyu... Duyguların yerini alışkanlıklar alıyor. Ve kimse "Ben bu hayatı neden yaşıyorum?" diye durup düşünmüyor.

Bu yüzden; geçmişin yarasını hâlâ okşayıp iyileştirmeye çalışan, ama artık kanamayan yeri bile sarmaktan vazgeçmeyen bir hâlimiz var. İçimizdeki çocuğa dönüp soramıyoruz: “Sen ne istiyorsun?” Çünkü cevabı duymaya cesaretimiz yok. Çünkü cevabın bizi özgürleştireceğinden değil, parçalayacağından korkuyoruz.

Ama gerçek şu: Her sabır, erdem değildir. Bazen sabretmek, kendi potansiyeline ihanet etmektir. Zamanla zehire dönen ilişkileri sürdürmek, “düzelir” demek, kangrene merhem aramaktır.

İlişki, iki tarafın birlikte büyüyebildiği bir alansa, artık kimse kimseyi büyütemiyor. Hatta çoğu zaman, biri diğerini küçülterek kendini ayakta tutmaya çalışıyor.

O yüzden bazen gitmek, kalmaktan daha adil bir çözüm olur. Gitmek, sadece terk etmek değildir; kendini seçmektir. İçindeki çocuğu kucaklamak, kendi Tanrı tasavvuruna tekrar ulaşmaktır.

Unutma; her vedada bir umut saklıdır. Ve bazen o umut, bütün bir hayatı yeniden kurabilecek kadar güçlüdür.

31 Temmuz 2025 2-3 dakika 74 denemesi var.
Yorumlar