Yaşamaya Cesaret Et

_" Tanrı'nın Eseri; Şeytanın Parçası!" filminin eleştirisi_

Bazılarımız hayata önde başlar, sıcak bir yuvası sevgi dolu ailesi onu koşulsuzca seven anne ve babası ile birlikte, mutlu bir yaşamın tadını almaya çalışırlar. Oysa bazılarımız da trajik bir var oluşla her şeyden yoksun, hayatta bir çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu şey olan anne ve babasından uzakta ya da onları kaybetmiş bir duruşla yaşama göğüs germeye çalışırken bulur kendini. İşte filmimiz tam da bu savaşın ortasında, gerçek bir sevgi arayışının izdüşümlerini ve yaşamları belirlenmiş çocukların, süreçte kendi öz benliklerini ve yollarını nasıl oluşturmaya çalışacaklarını bize anlatmaya çalışıyor.

İnsan ancak seçim yapabildiği ve o seçimlerinden kaynaklanan olumlu ya da olumsuz sonuçlar karşısında erdemli bir tavır sergileyebildiği, sonuçların sorumluluklarını alabildiği ölçüde özgürlükten bahsedebilir derken, Hommer; Dr. Larch tarafından determine edilmiş hayatını kabul etmek istemeyerek, çocuk yurdundan dış dünyaya açılmayı seçmiş, başka hayatlarla kendi hayatını harmanlamayı istemiştir. Elbette doktor olmak değerli bir şey olacaktır fakat bunu değerli kılan, aydınlanmış bir duruş için, seçilmiş olmasıdır. Oysa Hommer, doktor olmayı değil, kendi çabası ve isteği doğrultusunda kazanacağı bir yolu seçmek istemiştir.

Aydınlanma felsefesi bize en çok, kendi aklını kullanma cesaretini göster! sloganıyla yaklaşır, oysa yaşam böylesine bir özgürlüğü karşımıza çıkarmak yerine, komplike belirlenmişliklerle bizi istediği kalıba sokmaya çalışır, kimi zaman hiç de ihtiyacımız olmadığı halde hiç de istek duymadığımız halde bu determine kalıbın ortasında çırpınmaktan başka çare bırakmayarak, ahlaki olandan da uzaklaştırır edimlerimizi, Dr. Larch yurttaki tüm yetim çocukların ailesi olmuşken isimlerinden hayatlarına kadar herşeyi belirlemeye çalışarak, aslında çok sevdiği çocuklarının hayatlarının güzel ve mutlu geçmesini sağlamaya çalışıyordur fakat onlara bir seçim hakkı tanımayarak, özgürlüklerini ellerinden alır. Hommer ise, her ne kadar sonunda yine Larch'ın çizdiği yola dönecekse de, hayatında bir kez olsun istediği bir yolu seçme özgürlüğünü içinde hissetmiş ve başka dünyaları tanıma fırsatı elde etmiştir. Fakat ne var ki o dünya sandığı kadar temiz, düşündüğü kadar büyülü ve güzel çıkmayacaktır, oysa Dr. Larch, Hommer için, insanlara faydalı olarak mutlu olacağı, insanlar tarafından sevilmenin ve kahraman olarak görülmenin getireceği mutlulukla yaşayacağı bir hayatı belirlemişti çoktan.

Hommer'ın film süresince pek çok kez söylediği gibi, film seyretmek çok güzel bir şeydir fakat yaşamlarımızı bir film olarak değerlendirecek olursak asıl güzel ve yaşanılası olan, film seyretmek değil, kendi aklımızla yaratacağımız oluşturacağımız senaryoların başrol oyuncuları olabilecek özgürlüğü elde edebilmektir. Aydınlanma ancak bu şekilde, şefkatli kollarıyla bizi saracak ve özgürlüğün mutlak güzelliğini, aklın harmanıyla tattıracaktır.

Akdeniz Felsefe

02 Mayıs 2012 2-3 dakika 39 denemesi var.
Yorumlar