Yirmi Sekiz Yaşımın Ölüsü

Doğduğu gün herkes biraz bilinir



Yirmi sekiz yaşımın bana verdiği yetkiyle, dayanmadan sağa sola bir sürü karmaşıklığa karıştım, içindeyim karmaşıklıkların. Yaşımın içinde, yaşamın içinde, yıllardır öğrendiğim her şeyi bilerek yaşıyorum bu karmaşayı. Ardımda ölen yaşlara bakmadan, giderken bıraktığım ıslaklıkları umursamadan ilerliyorum yeni yaşımda. Geçen her yılda bir yaşım daha ölüyor. Geride tam yirmi yedi yıl bıraktım, tabi bunları yaşayarak öldürdüm. Her yeni yaş o seneyi yaşayıp öldürmek için geliyordu yanıma. Yaşıyordum o yılları, daha ne kadar yaşayacağımı bilemeden. Sadece zaman geçiyordu, yaşım ölüyordu. Ben yaşamaya devam ediyordum geride bıraktığım geçen yılın ölü izlerini takip ederken...

Saçlarım daha bir oturaklı duruyor bu sene, sol tarafım daha asi olmasına rağmen oturdu bile omzuma. Sağ tarafımda bir türlü uzamayan saçlarım dökülüyor yüzüme, şakaklarıma. Yüzüme kahkül süsü veriyor. Yüzümdeki ifadeleri ezberlemeye çalışıyorum, kaybolmamaları için. Geçen zamanın yüzüme öğrettiği şey, duygular olmalı sadece. Ezberletmeliyim yüzüme her beni terk eden duyguyu ve alnıma düşünceleri, daha fazla kırıştırmamalı zaman bizi. Zaman geçip gitmeli alnımdan ve yüzümden uzaklara, hiç uğramamış olmalı, kısaca; yaşayıp, yaşlanmayalım.

Aynı kalmalı her şey, seneler ölüp, giderken.

Defalarca güneş doğdu, defalarca battı güneş yüzümden. Gözlerim dingin bir deniz gibi, artık şaşırmamayı güzel öğrenmiş gördükleri karşısında. Daha ılıman bakıyorlar her şeye artık. İnatla gülümsemeyi sürdürürken, dudaklarım eşlik ediyor onlara her defasında. Gözlerim ve dudaklarım aynı anda aynı şeyi yapmaları, uyum içinde olan, danışıklı-dövüşlü oyunları hatırlatıyor bana. Yüzüm memnun bu uyuma, sakince sürdürüyor duruşunu. İfadesini pek değiştirmekten yana değil. Çünkü şaşkınlık oturur yüze ki o en zor bir ifadedir.

Erkenden yaşamak zorunda kaldığım her şey, miadını doldurdu hayatımda. Erkenden yaşadıklarımı bitirdim, kapattım önlerini, 'ben geçtim bu sınavdan, bu okulu da bitirdim' diyorum artık. Erkenden yaşarken o acımasız zamanları; zamanında yaşamam gereken her şeyi çaldı o acımasız zamanlar hayatımdan. Şimdi hayatıma geç kaldım, kendime, her şeye... Geriden gelirken, zamanında yaşamadığım şeyleri yaşama telaşı içerisindeyim, daha fazla geç kalmamak için. Yüzüm alışkın bu durumlara, bu yaşım da alıştı artık tam da terk ederken beni.

Yirmi sekiz yaşımın son demlerini yaşarken, bu yaşı da demleyip, içmiş bulunuyorum. İçimde bu yaşı da layığıyla yaşamanın verdiği buruk bir tebessüm var. Görev tamamlanmış gibi, yeni bir yere taşınmak gibi yeni yaşı karşılamak. Her yaş biraz hüzün verir bana giderken, giden her şey gibi.

Yaşım eskidi artık ve gitme zamanı, eskiyen her şey gibi. Diğer yaşlarımın üzerine serilmeli, diğer ölen yaşlar gibi.

Ölmek; nefes almadan geçen zamandır, bazen nefes alırken yaşayamayız; bu da bir tür ölümdür, ölmeden ölmek gibi.

Durup düşünürken bildiğim her şeyi, öğrenmenin apayrı bir şey olduğunu biliyorum artık. Bildiklerimi vücut dilime yansıtmamak için de özel bir çaba sarf etmeme gerek yok, saklayabiliyorum aklımdan geçenleri yüreğimden, yüreğimden geçenleri de aklımdan.

Bir gece yarısı uğurluyorum sessizce bana veda eden yaşımı. Ellerimde titrek bir mum aleviyle, sakince, gülümseyerek, gözümdeki yaş ile. Hemen yeni yaşımı almıyorum üzerime, üşüsem de sarmasına izin vermiyorum. Bu bir yıl boyunca tüm zamanımı birlikte geçirdiğim yeni yaşıma ihanet sayılır çünkü. En azından o giderken, sadece onda kalmalıyım. Yaşım çıkmak üzere buradan, ellerimde mum alevinin yansıttığı kedi tırmıkları. Yüzümde her şeyi yaşamış bir yaşın gölgesi, uğurluyorum yaşımı. Tek yaşım bu gece gözümdekiler. Birazdan onlar da gider, yanaklarıma dökülürken her yaş, kurur biraz. Yaş; yaş olmaktan çıkar ama adı hala yaş kalır.

İşte böyle gidiyor yirmi sekiz yaşım, peşinden yirmi sekiz senemi de sürüklemiş gidiyor. Her şey birden bitmiş gibi hissediyorum, içimde bir boşluk tüm üzerime yayılıp, bedenimi esir alıyor. Yeni yaşımı karşılıyorum sabaha karşı, tıpkı karşıladığım yirmi sekiz yaşım gibi. O da sabaha karşı gelmişti, yağmurlu bir gecede.

Bu yaş bana neler getirecek ve ne kadar benimle olacak bilmiyorum. Bilmeden bilinmezi bekliyorum, kapım açık.

Ama yeni yaşımın ismini henüz koymadım.





Bir Nisan İki Bin On Üç 14 30

Not : Şu günlerde uğurlamakta olduğum yaşıma ve yeni gelecek yaşıma yazılmıştır, yaşayacak günümüz varsa eğer...

01 Nisan 2013 4-5 dakika 94 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Bir ömrün özeti ve sorgulaması gibi bir deneme olmuş. Hayat acısı ve tatlısı ile bir bütün ki salt acı ya da salt mutluluk çok ender bulunan bir olgu, bir durum. Güzel bir yazı kaleme alınmış kutlamalı Nevin hanımı..👍