Yitik Şehrin Figüranı

Doğup büyüdüğümüz evde mutluluk çiçekleri açardı her sabah güneşle beraber...Sabahın ilk gün ışığı pencerelerin önündeki çiçek saksılarına değerdi; kökünden yaprağına...Sabah güneşi insanların yüzüne dokunurdu, ısıtırdı kalpleri güzel sözlerle...Selamlarla güne merhaba ile başlanırdı..

Sabahın güneşi batana kadar sıcaklığını verirdi güneşin batışında günler bereketle kapanırdı... Geceyle başlayan evin huzuruyla dünya gibi dönerdi bu döngü senaristi belli olmayan senaryoda... Yitik şehrin figüranı rolü kişiye takdim edilene kadar! Mutlulukların tam ortasında şehrin kalabalığına karışıldı, tamda büyüdüğümüz kıraç toprağa su yol bulmuşken, yeşilliklerin üzerine göz damlası gibi çiğ düştüğü sabahların yaşandığı vakitlerde...

Şehrin cazibesine yelken açıldı, kürek çekildi günlerce... Taş evlere sırtımızı dayamışken, yaşlanan duvarları ören taşlar bile kahrımızı çekerken şehrin göbeğine düşüldü yalnız ve çaresiz... Gözlere ilişti yitik şehrin figüranı olmak istekli ama, çaresiz bir o kadar cazibeli...

Şehri kalabalık bir o kadar hareketli roller belirlenmiş insanlar sokak ve gökdelenlerde kat kat beton binalarda hayatlarını kazanmaya odaklanmışken figüranlar arka sokaklarda... Öte mahallede ekmek kazanma yolunda figürandan beklenen her rolü oynamaya yoluna koyuldu.

Şehirde yükselen binalarda, saksılardaki çiçekler güneşin yansıyan yapay ışığına değil, güneşin doğuşuna ve batışını özlemle beklemektedir pencere önlerinde... Işığı bir nebze alacak kuytu köşe başlarında... Şehir büyüdükçe yitikleşti kendi merkezinde... Kalabalıklaşan insanlar yalnızlığa büründü... Senaristi belli olmayan, oynanmaya çalışılan bu siyah - beyaz uzun metrajlı dramatik yaşam filminde...

Zaman zaman figüran oynar; sabahın erken saatlerine işe koyulur, senaryoda yazıldığı gibi erkenden kalk, İşe koyul, işte en iyi şekilde çalış, en iyisini üret!... Ay sonunda alınan emek alın teriyle harca harca ve mutlu ol!! Yalnızlaşan şehirde aynı kaldırımda yürüyen insanın varlığından uzak olmak, bir gülümsemeyi, tebessümü çok görmek yitik şehirde!

Yitik şehirde figüranlaşan birey, yitik insan olmanın getirdiği duygulara yitik kaldı. Pişmeyen duygu ham olarak taşındı ağır bedenlerde... Cadde cadde duygudan yoksun kalpler taşındı bir sokaktan bir sokağa... Duygusuz insanlar, yollarda birbirlerini ezercesine geçmeye çalışıldı, saygı-sevgi unutuldu sokağın bir yerinde...

Gelişen bilgi teknolojisinde elde ve kalpte birikenler çabuk tükeniyor, zaman çabuk geçiyor. Binalarımızın sağlamlaştığı, yüksek yüksek yapay binalar duygulara dokunmadan yükseliyor yanı başımızda pahalı ve etkileyici biçimde!... Çoğalan binalardan ve şehrin kalabalığında insan özünde taşıdığı duyguda yalnızlaşıyor...

Sabahın erkenin de başlayan, gecenin geç vaktine kadar devam eden zaman ve mekânda figüran rolünü oynamaya devam edecek içinde yaşadığı yitik şehirde...

20 Kasım 2018 2-3 dakika 34 denemesi var.
Yorumlar