Yol Çizgileri

Bir katranı andıran duygularımı zift niyetine damıtıp yola döktüğümde henüz şekillenmemişti yol çizgileri. Bembeyaz hayaller çizecektim sakızlaşmış düşüncelerimin üstüne ve herkes yine yolun güzelliğinden bahsedecekti, dümdüz oluşundan, çizgilerinin netliğinden. Yolun zorluklarını yol bile bilmeyecekti belki kim bilir? Yola aktığımda anladım iki tekerlekli canlıların hiç düşünmeden üzerimden geçişlerini ve arkalarına bakmadan gidişlerini... Güneşin asfaltı bile erittiği anların tersine, kaskatı ve katranlaşmış bir ağacın kökü gibi sadece el sallayarak izledim dallarımla olup biteni...Demek ki böyleydi yol kanunları. Ve benim payıma düşen yol kenarındaki ağaçlar gibi köklerime sıkıca sarılıp gelip geçeni izlemekti dedim kendi kendime. "Kuru bir ağaçtan b/aşka neydim..."

Maviyi ayrıştırıyordum katranlığıma aldırmadan. Zift kokusu sinmiş geceleri atıp üstümden güneşle uyanıyordum kendime. En çok kendime dedim çünkü uyanışın öznesiydim bu harfleri yazarken bile. Piyanodan taşan hafif sesler gibi yola dökülüyordum gün doğmadan önce harfsiz, telaşsız, kuşların ve yolların bile göremeyeceği kadar gölgesiz, renksiz, fersiz adımlarla yürüyordum. Kasırgaları, fırtınaları, yağmur, kar, boranı yüreğimde bekleterek büyüyordum...

Yüreğime serdiğim yolun hoş geldin, güle güle senfonisiydim ve bunu yol bile bilmiyordu...Herkes asfaltı beyaza boyamaya çalışırken ben mavi bir yolluk d/okudum ömür yolcuğum için. Anası ve arası yoktu artık renklerin, sadece maviydi göğüm sevince...Göğü gri olanlar bunu hiç göremedi...Ya da görmek istemediler dedim kendi kendime. "Kendi göğümü iliştirip yakama hayat okuluna devam ettim..."

Yol kenarlarına sayısız mumlar yaktım. Rüzgarın söndürmesine izin vermedim yüreğimdeki ışığı. İşte bu yüzden kalbimi en baştan kaybettim. Ya da sevmek yenilgiyi kabul etmekti biraz da. Kendi kalesinde mağlup olmaktı...Kalbimi kaybettim dedim ağaçlar yere eğildi seven yüreklere saygıdan. Kalbimdi kaybettiğim, hükümsüzlük içinde sessiz kaldı yollar, üstünden geçip gidenler hariç.

Gidenlerin sesini bastırdı yürek dansım. Baharda şen şakrak zıplayan tavşanlar gibi yeni mevsime açtım kollarımı. Doğadan farkım neydi dedim kendi kendime? Gelenlerin gidenleri görmediği bir sevgi koridoruydum ben de herkes gibi işte...

Yol çizgileri ne kadar derinleşirse derinleşsin yüreğimi toplayıp yerden bisiklete bindiriyorum umutlarımı. Alnıma eş çizgiler içinde yüreğimi gezdiriyorum çamların arasında. Herkesin en çok ihtiyaç duyduğu nefes için teşekkür ediyorum nefes verene...Yüreğimi nefes bilene!

13/08/2022

Cumartesi

14 Ağustos 2022 2-3 dakika 242 denemesi var.
Beğenenler (6)
Yorumlar (4)
  • 20 ay önce

    Aslında en güzeli dediğiniz gibi gelip geçenleri izlemek, iz bırakanlara takılmak yolu kapalı trafiğe sokar. Umutları bisiklete bindirip sürekli yol almalı... Kutlarım değerli yazınızı,saygımla...

  • 20 ay önce

    Yol bu alıp götürür insanı, aslında yol da değil yol sadece bir araç belki, zaman götürüyor bizi sonsuz bir yaşama doğru. Güzellikler düşünüp güzel yaşamaya çalışmak en güzeli tabi bizi var edeni de unutmadan yapmalı bitin bunları... Yol doğruysa ve de tabi yol arkadaşları içinde yanlış insanlar yoksa işte o zaman yol da, yol da muhabbette çok zevkli olacaktır... Çizgiler ah o yol çizgileri iyi takip etmeli ki ne yol da ne de hayatımızda hatalar olmasın. Kutlarım Şulecan güzel bir yazıydı...