Yolculuk Nereye Arkadaş

Okuduğum bir şiirdeki gibi, ''soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçerken çocuk olmaktan'' duymaktan nefret ettiğim sözler vardı 'yolculuk nereye arkadaş?' Hedefine saplanan bir kurşun gibi acı verirdi bu soru bana, çünkü gidişlerim genelde gurbeteydi.

Sinirli olurdum seyahat zamanları. Dönmek istediğimde sorunlar çıkarken, gitmem gerekince hiç aksamazdı otobüs tren seferleri, ayırmak için gelirler ve tam vaktinde giderlerdi.

Bir de, 'dışarıda yolcu kalmasın' ı sevmezdim. Bunu söyleyene düşmanım gibi bakardım hareket vakti, oysa o sadece işini yapardı.

Yasladığım başımı ilk mola yerinde alırdım soğuk camdan, el sallayan sahte mutlu kalabalık gitmiş, bende bir başıma kalmış olurdum. Aslında giden sadece ben olurdum... Bunu fark etmekti olgunlukla içimi yakan. Bu yüzden ilk mola yerinde sinirli biri, dolmuşta inecek var diyenler gibi panik olurdum. İstemediği yemek zorla yedirilen aksi bir çocuk...

İnecek var demek isterdim hayata, hayatın bu yolculuğuna inecek var. İşe giderken çantasını ya da evin kapısını açık unutan birisi gibi inecek var deyip dönmek. Geride bıraktığım sevgilere dönüp, hasrete açık unutulan kapıları örtmek... Bu düşüncelerle kaybolurdum ilk mola yerinde, düş kapaklarım ağırlaşır ve uyurdum.

Gözümü açtığımda kâbus gibi gelirdi her şey ama yan koltuktaki yabancıyı görmemle anlardım düş olmadığını. Etraftaki huzursuz insanlara bakarken, yanımda huzurla uyuyan insana şaşar, acaba o nereye gidiyor diye sorardım kendi kendime. Sevdiklerine dönmek miydi onu böyle huzurlu bir uykuya sokan? Gideceği yeri bilmek ve aynı yere gitmek isterdim, alnımı cama yasladığımda aynı huzurla uyumak.

Otobüs bazen sarsılır ve o huzurlu uyku son bulurdu. Onu izlediğimi fark etmesiyle panikler ve aklıma gelen ilk soruyu sorardım...

Yolculuk nereye arkadaş?


Afganistan / Nimruz

23 Mart 2010 1-2 dakika 24 denemesi var.
Yorumlar