Yüksek İrtifa Kaybı

Yüksek İrtifa Kaybı

Sol camını kapayıp serin rüzgar, omuzuna düşmesin diye kulunçların, üşütmeyen ceketlerimi bağışladım sana. Aldatmak bir şehrin en sisli havasıydı, sana kaldı hastalıklı sonbahar. Gidişlerin kadar koymadı bana güz, bir sabah kahvaltısı,biraz çay ve Nemrut türküsü; titreten vücuduma ilaç. Biraz sen,biraz ben kaldık usturasız kavgalarda.

Kuşkonmaz hasatlarında mı kaldı en son yemenin? O türküyü senden sonra hiç söyleyemedim. Yarı açık cezaevi gibi içim. Kalsam mutsuz,cezaya mahkum, uzun soluklu trajikomik bir yalnızlıktı senden sonra bedenim. Maviyi küstüren kahverengi gözlerin,gökyüzüne hep bir intihardı kaçak sevişmelerin. 

Nedensiz kalp ağrıları bıraktın geride.Sol yanıma iki şeritli yalnızlık ihlaliydi gidişin. Damarlarıma işleyen elinin hamuru,çok soluklu tıkanmalar açsa da içimde,senden artakalanları bir türlü temizleyemedim.

Ak saçlarına düşen ince çiğ tanelerini gizlese de havanın soğukluğu, nar gibi kızaran ellerinden anlarım havanın eksi sekiz derece olduğunu. Yasaklı kaldırımlar türettirsede sen literatürleri bana,ne savaşlar, ne sevişmeler kaldı Bağdat'ın dik yokuşlarında.

Kaçaksın sevgilim. İstanbul'un karmaşık trafiği kadar can sıkıcı,vazgeçilmeyen şehrin büyülü ışıkları kadar sarhoştu tenin. Çabuk vazgeçtin, teyit geçti içimden sen çığlıkları,sensizliği kendime zor ikna ettim...

Adın bir sokağın çıkmaz duvarlarında, tadın bir şarabın son kadehinde kaldı. Dudağımda adın, kanımda çok promilli sen kaldı.


14 Ekim 2022 1-2 dakika 49 denemesi var.
Beğenenler (6)
Yorumlar