Zincir

Zincir

Çiçeğe yaprak güzeli adını verirken kendimiz için de insan güzeli demeyi ihmal etmedik ama bunu en çok fiziksel güzellik üzerinden değerlendirmeyi önceledik. İnsan güzeli olmak için doktor odalarının önünde büyük kuyruklar oluşalı yıllar oluyor. Artık fiziksel güzelliğin, gençleşmenin, tek tipleşmenin formüllerini hepimiz ezberledik tamam kabul. Diyeceksiniz ki bakımsız insanın yeni dünyada yeri yok. Belki kendinizce haklısınız. Ben de bu güzelleştirme ekonomisinin içinde en az sizler kadar bakımlı olmanın sınavını veriyorum amenna...

Bugün beynimizdeki güzellik algısını yakıp yıkan o babayı konuşup yazalım istiyorum kalemim titreye titreye. Ölen yavrularının yüzünü tuzlu suyla temizleyen babayı. Ölümü tuzlu suyla yıkayan o güzel babayı...Savaşın tozları tuzlu suyla gider mi? "Ve savaşın bebekleri bir kargo gibi ötelere iade edildikten sonra yüreğimizdeki sancı diner mi? İçimize huzur dolar mı eskisi gibi?"

Birileri kalksın ve daha bakımlı, özel, daha geniş topraklarda yaşamak için kendisi gibi düşünmeyen herkesi suçlu ilan etsin ve terör maskesi altında bebek katliamı yapsın. Var mı böyle bir dünya? Evet tam da böyle bir dünyanın içindeyiz. Medeniyetin gelen yıllarla ilgili olmadığını geçen yıllardan acı bir şekilde tecrübe ederek iyice biliyoruz artık. Yusuflar kuyuda diye hepimiz üzüldük herkes yazgısında bir Yusuf' tu zira. Ama o Yusuflar kuyulardan, zindanlardan kurtulunca başkalarına kuyu olmayı seçtiler. Yetinmeyi bilmeyenlerin coğrafyasında kuyu olduklarını unutup insanlığa, kendilerini patlattılar aslında. Kötü duygularla örülmüşlüğün adıydı artık kuyu.

Geçmişten gelen intikamların, kinlerin, öfkelerin, enli boylu hesapların büyütüldüğü yerdi. İnsanlık bilerek ve isteyerek kendisine kuyu kazar mı? Kazıyormuş demek ki. Görünürde insanın ama hakikatte insanlığın bombalandığı günlerden geçiyoruz. İnsanlığın tarafı olamazdı. Acının rengi tadı her yerde herkeste aynıydı. Adı, dini, ırkı, ülkesi ne olursa olsun zulme uğramışsa bir insan ve içimiz yanmıyorsa, gözlerimiz yaşarmıyorsa bu bir insanlık zaafıdır.

Sap döner keser döner, gün gelir hesap döneri beklemeden zincirlerimizi kırmamız gerekiyor. Gelen yılların geçmiş yıllardan farklı olduğunu gösteremiyorsak yazgımızı karanlık ve kaos belirleyecek yine. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların her şeyi olmak vakti şimdi. İnsanlığın dökülüp sağlam olanların, dik duranların, düştüğü yerden tekrar kalkıp hayata sarıldığı yer burası. Burası Dünya. Bombaların altında şehadete susamakla, televizyon başında senaryo uyarlama arasında incecik bir çizgi. Biz onlara acıyarak bakarken insanlık da bize acıyor belki çok çok uzaklarda bir yerlerden. Ben bu akşam istiyorum ki insanlığımızı çağıralım, konuşalım, ağlaşalım ama kaçmayalım acıtan soru ve cevaplardan.

Bu gecenin soruları benden olsun o zaman.

Ölümü tuzlu suyla yıkamak nedir ve savaşın tozu gider mi tuzlu suyla silmekle?

Hızla yağan kar temizler mi dünyadan taşan kin, öfke ve intikam duygularını?

İçinde kan kelimesi geçmeyen göller nelerdir?

Karlı savaşlar mı, kanlı savaşlar mı doğrusu?

Kara kan dökersek kanlı pekmez olur mu?

Toprakların çoğalması ve bakımlı olması için hangi maskeler kullanılmalı?

Arkadaşının yüreğine bakmak, kopya verip almak yasaktır. Her cevap sahibinin vicdanında puanlanacaktır.

27 Kasım 2023 3-4 dakika 242 denemesi var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (4)
  • 5 ay önce

    Bu çok anlamlı deneme yazısını yazıp bizlerle paylaştığınız için yürekten kutluyorum Şule Hanım. Ne diyelim, bir nebze de olsa vicdan varsa gönülde, bu işe bir dur demenin vakti çoktan geldi de geçiyor bile. Sağlıcakla esen kalın.

  • 5 ay önce

    Utanmadan ''Hayvanlaşmış birileri ile savaşıyoruz.'' diyor İsrailli Siyonist... Bakıyorsun Hamas'ın elinde ki esir serbest bırakılırken el sallıyor kendisini esir alanlara, öbür tarafta ise esirken su bile verilmemiş kemikleri kırılmaya çalışılmış Filistinli esirler... Kim acaba hayvanlaşmış sormak lazım. Sonu yakındır zalimlerin. Bilmedikleri ise tek galip olacak olan Allah'tır... Kutlarım Şulecan...