Zulme İsyan

Türkiyem böylesine zor günler geçirirken, tarifsiz acılarla kıvranırken yürekler, iki satır birşey yazmak geldi içimden. Fakat dilim tutkun, aklım şaşkın, yüreğim kenetli... Bütün sözler söylenmiş, bütün nefretler dökülmüş, bütün yakarışlar hiç olmuşken vicdansızların dehlizinde ne desem yıkılır boşluğun duvarları? Hangi söz anlam katar, katran karası zalim yüreklere?



Kaç zaman geçti bu zulüm başlayalı? Göreceğimiz ne kaldı geriye yaşanmayan? "Memleketimizin başı sağolsun" diye diye yorgun düşmedi mi dillerimiz? "Vatana feda olsun evladım"diyen annelerin feryarları bilmem kaçıncı kez yakmadı mı yüreğimizi? Nice umutlarla büyüttükleri evlatlarını teröre maşa olarak kaptıran babalara da acımadık mı defalarca? Daha ne kaldı yaşanmayan? "Ne yapmalı da bitse bu zülüm" diyerek başlayan cümlelerde daha birşey kaldı mı konuşulmayan?


Zaman değişti, yıllar su gibi akıp geçti, gün oldu, devran döndü, ama zulüm bir türlü bitmedi. Eskiden terör dağlardayken, Hakkari'ye, Şırnak'a, Diyarbakır'a asker gönderirken, öğretmen yada doktor gönderirken titrerdi yürekler. Sevdiklerimize bir şey olacak korkusuyla tetikte beklerdik. Ne zaman bir köy okuluna saldırıldığını duysak, bir sağlık ocağına atılan molotof kokteylini işitsek, bir yola döşenen mayınlardan haberdar olsak içimiz cız ederdi, yüreğimiz yanardı. Şimdi de en büyük şehirlerimizde, kendimizi güvende hissettiğimiz en kalabalık caddelerde yürüyemez olduk. Kendi ülkemizde yanıbaşımızda yürüyen insandan korkar olduk. Bombalar ve acılardan bahsetmeden bir gün geçiremez olduk. Hayatımızın akışına bir darbe indi sanki, bir haber geliyor aniden, yine mi diyoruz. Boğazımıza tıkanıyor varsa bir parçacık mutluluğumuz...



Eli kanlı katiller "halkların eşitliğini" dillerine pelesenk ederken aslında zulüm etmede kimseyi ayırmadıklarını, öldürürken -millet seçmeden- tek hedefin kan dökmek olduğunu dile getirdiklerini anlatamadık halkımızın bir kısmına. Gerçi biz anlatsak ta, onlar anlasa da faydası olmadı ya! Bazen körü körüne bağlanılmış ideolojiler müsaade etmedi buna, bazen de o eli kanlı ideolojilerin masumların başına dayadığı silahlar... Ne yana dönsek olmadı, ne söylesek havada kaldı. Vurduk,vurulduk-şehit olduk- olmadı... Oturduk konuştuk, kardeşçe yaşayalım dedik zulümle beslenen o canavar durmadı... Sabrettik, dua ettik, küfrettik... O özlediğimiz huzur bir türlü bizi bulmadı...

Artık anladım hiçbir söz kâr etmez irine bulanmış katran karası yüreklere. Ve biliyorum hiçbir başsağlığı merhem olmaz acılı yüreklere. Ve en acısı bir şey gelmiyor elimden, zulme karşı buğzetmekten başka bir şey gelmiyor yüreğimden. Yine çaresizliğin gözyaşları akıyor kalemimden.

Yanlış anlaşılmasın, çaresiz, aciz bir kul da olsam satırlarım asla umutsuzluk beyanı değildir. Biliyorum bizi karanlığa gömmek isteyenler boğulacaklar elbet çarpık ideolojilerinin katran kuyularında. Bizler birlikle,beraberlikle tekrar çıkacağız aydınlığa. Yüzyıllardır süregelen benliğimizi, bütünlüğümüzü bombalayıp dağıtmak isteyenlerın kursaklarında kalacak hevesleri...Bitecek elbet bu acı günler Allah'ın(C.C) izniyle...Yaralar sarılacak, feryatlar dinecek, ve topraklarımızın o muhteşem çiçekleri yine açacak ahenkle.
hangi zalim kazık çakmış dünyaya? Ey zalimler tıpkı o katlettiğiniz masumlar gibi siz de gideceksiniz ebediyete.
Fakat tek farkla,
Rabbim size özel yer ayırttı cehennemde!

24 Mart 2016 3-4 dakika 11 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 7 yıl önce

    Günün yazısını ve yazarımızı kutlarızud83eudd20ud83eudd20