Şizofrengi Dergisinden Kız Çocuğu Romanına: Onur Ünlü Edebiyatı

— min. okuma: 5-6 dakika
Şizofrengi Dergisinden Kız Çocuğu Romanına: Onur Ünlü Edebiyatı

Türk sinemasının en avangard ve sıra dışı isimlerinden bir tanesi olan Onur Ünlü’yü ‘Leyla ile Mecnun’, ‘Ben de Özledim’, ‘Beş Kardeş’ dizileriyle ve ‘Put Şeylere’, ‘İtirazım Var’ ve ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’ gibi filmleri ile hatırlıyoruz. Sinema filmlerinde özellikle absürt mizahı ve kara komediyi etkileyici ögeler ile süsleyip izleyicileriyle buluşturmayı başaran usta yönetmenin esasında oldukça ikili bir yaşantısı olduğu pek fazla bilinmiyor.

Rejisörlük ve senaristlik marifetlerinin yanı sıra 1992 ila 1998 yılları arasında çıkan ve bir dönemi çok fazla etkilemiş Şizofrengi dergisinde sanat hayatına şiir yazarak başlayan Onur Ünlü, 2006 yılında çıkardığı Polis filminden önce de esasında büyük bir kesim tarafından ilgi çekici bir isimdi. Yazdığı şiirlerde Ah Muhsin Ünlü mahlasını tercih eden Onur Ünlü, Şizofrengi dergisinin misyonunu tamamlayarak kendini infilak etmesi, yani final sayısı ile beraber okuyucularıyla vedalaşması ile birlikte senaristliğe soyundu ve adım adım sinemaya doğru yöneldi.

Frengisi Kopmuş Bir Dergi: Şizofrengi

Bu noktada bir parantez açmakta fayda var, bahsi geçen Şizofrengi dergisi, çıktığı dönem itibariyle okuyucularını büyük oranda etkilemekle kalmamış, ileri yıllarda her biri ayrı ayrı meşhur olacak pek çok yazarı da o yıllarda bir araya getirmeyi başarmış bir dergidir. Çok kısa özet geçmek gerekirse, Onur Ünlü’nün haricinde Durul ve Yağmur Taylan, namı diğer Taylan Biraderler ve Ercan Kesal gibi sinemacılar, başta Fatih Altınöz gibi pek çok yazar o yıllar içerisinde meşhur Şizofrengi’de kalem oynatıyorlardı.

Bu derginin kapanması ile beraber dizi ve sinema işlerine el atmaya başlayan Onur Ünlü şiiri bıraktığını, çünkü ona yeterli vakti ayıramadığını ifade etti ve Şizofrengi’de yer alan tüm şiirlerini bir araya getirdiği ‘Gidiyorum Bu’ isimli kitabını çıkarttı. Hala daha Sel Yayıncılık tarafından, üstelik genişletilmiş baskısı ile temin edebileceğiniz bu kitap, henüz o yıllardan Onur Ünlü’nün ne kadar yenilikçi bir yazar olduğunun ipuçlarını bizlere veriyor aslında.

Bir Sürü Endişe

İlk filmi Polis, sonrasında gelen Güneşin Oğlu ve Beş Şehir ile beraber gitgide şiir ile bağlarını koparmaya başlayan Onur Ünlü, aslında sinemasında edebiyattan oldukça besleniyordu. Örneğin 23 yaşında yazdığını ifade ettiği ve ancak geçtiğimiz yıllarda çekmeye imkan bulabildiği Kırık Kalpler Bankası, birbirine düşman iki spor kulübü etrafında geçen modern ve serbest bir Romeo Juliet uyarlaması olarak biliniyor. Onun dışında Güneşin Oğlu, Put Şeylere ve Beş Şehir filmlerindeki yazar karakterleri ile de edebiyata dair fikirlerini ara ara bizlere vermekten çekinmiyor.

Ayrıca geçtiğimiz yıllarda Alper Kırklar ile beraber bir nehir söyleşiye oturan Onur Ünlü, konuşmalarının nihayetinde bizlere Bir Sürü Endişe isimli kocaman bir başucu kitabı bıraktı. Ünlü’nün şiirlerinden sinemasına, televizyon projelerinden hayata dair düşüncelerine, kariyer çıkmazlarına, set anılarına ve hatta politikadan dine kadar birbirinden farklı birçok alanda fikir ve görüşlerine şahitlik ediyoruz. Yani sinemacı yahut şair Onur Ünlü’nün dışında bir insan olarak da Onur Ünlü’yü tanıma şerefine erişiyoruz. Bu anlamda Alper Kırklar’ın keyifli söyleşisi, oldukça kaliteli ve hatta arşiv niyetine faydalanılabilecek bir eser ortaya koymuş diyebiliriz.

Kız Çocuğu: Bir İntikam Hikayesi

Son yıllarda önce Afili Filintalar isimli Murat Menteş’in kurduğu blog sitesinde, sonrasında da OT dergisinde yazdığı şiirleri ile ara ara tekrar karşılaştığımız Ah Muhsin Ünlü karakteri, artık yerini romancı Onur Ünlü’ye bırakmış gibi görünüyor. Geçtiğimiz aylarda Doğan Kitap etiketi ile raflarda yerini alan Kız Çocuğu isimli romanı, bizi 16 yaşındaki Ayşe Şekeryan’ın intikam serüvenine götürüyor.

Henüz iki buçuk yaşında okumayı söken ve en büyük tutkusu kitap okumak, yeni bilgiler edinmek olan üstün zekalı bir kız çocuğu olarak bilinen Ayşe’nin 16 yıllık hayat hikayesine odaklandığımız ve bu yolda oldukça sert hikayeler ile karşılaştığımız bu romanda, “bu kadar da olmaz artık,” dedirten pek çok olaya şahit oluyoruz. Ancak bunun yanında yaşadığımız dünyayı düşününce, kolaylıkla ikna olmak duruma düşünüyoruz, okuduğumuz hikayelere karşın.

Onur Ünlü sineması ile bu roman arasındaki bağlama biraz değinecek olursak eğer, Ünlü’nün kendisinin de ifade ettiği gibi, kadın konusu son zamanlarda oldukça üzerinde durduğu ve düşündüğü bir mevzu olarak öne çıkıyor. Bunun en bariz örnekleri ise Kız Çocuğu romanının dışında Ünlü’nün son sinema filmi olan Topal Şükran’ın Maceraları… Başrollerinde Demet Evgar ve Serhat Kılıç’ın yer aldığı bu sinema filmi, tamamı diyalogsuz bir yapıda olması ile beraber anlattığı sert hikayeyle de dikkatleri üzerine toplamayı başarıyor. Ayrıca Topal Şükran’ın Maceraları ile birlikte ilk defa Onur Ünlü, bir filmini tamamıyla bir kadının penceresinden anlatma yoluna giriyor.

Şunu da ifade etmek gerekir ki Kız Çocuğu kimi konular yüzünden okunması çok kolay bir roman olmayabilir. En başta ‘sert ve tavizsiz’ olarak lanse edilen hikayesi sebebiyle cesur bir konuya değiniyor. Onun dışında kitapta Ayşe Şekeryan’ın ağzından aktarılan pek çok referans ve anekdot da kitabın hiç bitmemesini istetecek cinsten okuma süremizi oldukça yavaşlatabiliyor. Kitabın son sayfalarını araladığımızda ise gerekli gereksiz pek çok eğlenceli ya da ilginç bilgi ile tanışmanın şerefini yaşıyoruz. Bu referanslar ise peygamberlerden Nietzsche’ye, Karl Marx’tan Ebu Süfyan’a ve hatta Raskolnikov’un biricik arkadaşı Razumihim’den Serdar Ortaç’a kadar oldukça geniş bir skala etrafında geziniyor.

Onur Ünlü’nün Kadıköy etrafında dolaşan sert bir intikam hikayesi anlattığı Kız Çocuğu isimli romanı, bir ilk roman olarak değerlendirmenin ötesinde, oldukça başarılı bir polisiye roman diyebiliriz. Yazarın hiç kuşkusuz titizlikle eklediği aksiyon ve macera ögeleri ve felsefe, teoloji ve sosyoloji üzerine fikirleri de bu anlatıyı oldukça önemli ölçüde besliyor. Ayrıca Ünlü’nün o çok alışık olduğumuz absürt mizahından bu roman da payını almış görünüyor.

Paylaş:
Yorumlar