Sözle İlgili Sanatlar
Sözcüğün yapısına, söylenişine ve yazılışına dayanarak yapılan sanatlar şunlardır:
- Cinas Söz Sanatı
- Aliterasyon Söz Sanatı (Ses ve hece yinelemesi)
- Seci Söz Sanatı (İç Uyak)
- İrsal-ı Mesel Söz Sanatı (Örnekleme)
- Tedric Söz Sanatı
- İştikak Söz Sanatı (Türetme)
- Tarsi Söz Sanatı
- İade Söz Sanatı
- Reddü'l-acüz Ale's-sadr
1) Cinas Söz Sanatı
Yazılışları aynı, anlamları farklı sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır.
Niçin kondun a bülbül kapımdaki asmaya
Ben yarimden ayrılmam götürseler asmaya.
— Göl kıyısındaki sazların arasında bir saz sesi geliyordu.
Kara gözler,
Sürmeli kara gözler,
Gemim deryada kaldı,
Gözlerim kara gözler.
Kalem böyle çalınmıştır yazıma,
Yazım kışıma uymaz, kışım yazıma.
Böyle bağlar,
Yar başın böyle bağlar,
Gül açmaz,bülbül ötmez,
Yıkılsın böyle bağlar.
2) Aliterasyon Sanatı
Dize ya da mısrada ahenk oluşturacak şekilde, aynı sesin veya hecenin tekrarlanmasıdır.
Eylül'de melül oldu gönül soldu lale
Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale.
— Seherde seyre koyuldum semayı deryayı.
— Kara toprak içinde kara karıncayı karanlık gecede görür.
— Beyaz gerdanında bir de ben gerek.
3) Seci Söz Sanatı
Düz yazıda cümle içinde yapılan uyağa denir.
— İlahi! Kabul senden, ret senden; şifa senden, dert senden İlahi, iman verdin, daim eyle; ihsan verdin, kaim eyle.
— Ten cübbesi çak gerek, gönül evi pak gerek.
— Ey gönlümün nuru, gönüllerin süruru!
— De gül idim ben sana mail sen ettin aklımı zail.
4) İrsal-ı Mesel Söz Sanatı (Örnekleme)
Şiir ya da düzyazıda, konuya uygun düşen ata sözlerinin kullanılmasıdır. Böylece düşüncenin daha da inandırıcı olması sağlanır.
Dünyada ahrete gidip gelmemek
Olmasa iktiza eder ölmemek
“Balık baştan kokar”, bunu bilmemek
Seyrani gafilin ahmaklığından
Bu dörtlükte, 3. dizede “balık baştan kokar”, atasözü dörtlüğe uygun biçimde söylenmiş ve irsal-i mesel sanatı yapılmıştır.
5) Tedric Söz Sanatı
Birbiriyle ilgili kavramların ilişkilendirilerek sıralanmasıdır.
— İki asker, mızrak mızrağa, kılıç kılıca, hançer hançere vuruşmaya başladı.
— Makbar, makber değil; bir türbe, türbe değil; bir mabet, mabet değil; bir küre, küre değil; bir sonsuz uzay.
6) İştikak Söz Sanatı
Aynı kökten türeyen sözcükleri bir arada kullanmaya iştikak denir.
Örnekler:
"Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler."
"Karşısında nice erbâb-ı denaât titrer
Hâkim-i mahkeme-i hükm-i cezâdır kalemim."
"Hâlâ o cehâlet, o tecâhül ve techil!"
7) Tarsi Söz Sanatı
Mutarraf seci ve mütevazi seci yalnız nesirde kullanılan seci türleridir.
Murassa’ seci ise hem nazımda hem de nesirde kullanılmıştır. Bu seci türü şiirde tarsî’ adını alır.
Örnek:
Beka Yezdâna şâyândur fenâ ekvâna evlâdur
Vefâ insâna çesbândur cefâ hayvâna ahrâdur
beytinde ilk mısradaki her sözcüğün ikinci mısrada hem revî hem de vezin uygunluğu olan bir karşılığı vardır.
8) İade Söz Sanatı
Beytin son sözcüğünü bir sonraki beytin ilk sözcüğü olarak kullanmaktır.
Gerek “reddü’l-acüz ale’s-sadr”da gerekse “i’âde”de tekrarlanan kelimelerde ek varsa bu ekler kaldırılabilir, yoksa eklenebilir; bu gibi küçük değişikliklere müsamaha ile bakılır. Ayrıca tekrarlanan kelimelerin aynen tekrarlanmadan aynı kökten olması (=iştikak) veya bu izlenimi verecek kelimelerden (=şibh-i iştikak) olması ile de yetinilebilir.
Kıyâmetde hisâbı olmayanlardandur ol gâfil
Ki fark eyler firâkun şâmını subh-ı kıyâmetden (Fuzulî)
Burada reddü’l-acüz ale’s-sadrı oluşturan kelimelere gelen ekler farklıdır. Yir de buna müsamaha ile bakılabilir ve bu farklılık, sanatı ortadan kaldırmaz.
Geçile bâdeden ey Emrî velî
Sanma kim câm-ı lebinden geçile (Emrî)
Beyit sonunda bulunan “geçile” kelimesi beytin ilk kelimesi olarak da kullanılmıştır. Dolayısıyla beyitte tam bir reddü’l-acüz ale’s-sadr vardır.
Berâber olalı rûyuna yârin zülf-i şeb-gûnı
Giceyle gündüzi nevrûzun ey Emrî berâberdür (Emrî)
Beytin başındaki “berâber”, beytin sonunda ek almış olarak “beraberdür” biçiminde tekrarlanmaktadır. Beyitte “reddü’l-acüz ale’s-sadr” vardır.
9) Reddü'l-acüz Ale's-sadr Söz Sanatı
Reddü’l-acüz ale’s-sadr: Şiirde beyitin, düz yazıda da bir cümlenin veya ibarenin sonunda yer alan sözcüğü kendisinden önce tekrarlamaktır. Asıl anlamı, “sonu başa çevirmek”tir. Çünkü acüz, nesirde ibarenin sonu (=fâsıla), nazımda beytin son kısmı; sadr nesirde cümlenin başı, nazımda da beytin ilk başı demektir. Yine şiirde birinci mısranın son kelimesine arûz, ikinci mısranın ilk kelimesine ibtidâ, her iki mısrada arada kalan kelimelere de haşiv adı verilir.
Bu sözcükler benzerlikte üçe ayrılırlar:
a. Söylenişi, yazılışı ve anlamı aynı olan sözcükler,
b. “Cinas“ta olduğu gibi söyleniş ve yazılışları aynı, anlamları farklı olan sözcükler,
c. “İştikak“ta olduğu gibi aynı kökten türemiş ya da “şibh-i iştikak”ta olduğu gibi kök sesleri arasında ses benzerliği olduğu için bu duyguyu veren sözcükler.
Nesirde bir ibare ya da fıkranın başında ve sonunda bulunurlar. Nazımda ise dört biçimde karşımıza çıkarlar:
Kelimelerden biri beyit sonunda, diğeri ise;
a) ilk mısranın başında,
b) ilk mısranın ortasında,
c) ilk mısranın sonunda,
d) ikinci mısranın başında yer alır.