Ufkunuzu İki Katına Çıkaracak Bir Romancı: Murat Menteş Edebiyatı’na Giriş

— min. okuma: 6-7 dakika
Ufkunuzu İki Katına Çıkaracak Bir Romancı: Murat Menteş Edebiyatı’na Giriş

Son zamanlarda OT dergisine yazdığı köşe yazıları, tefrika öyküleri ve Derde Deva Randevu ismini verdiği çizgi roman çalışmaları ile gündeme gelen Murat Menteş, bir süredir roman yazma çalışmalarını yavaşlatmış durumda. Ancak buna karşın yine de hatırı sayılır sayıda eserler ortaya koymuş ve yazdığı 4 roman ile de okuyucularının gönlünde yer edinmeyi başarmış bir yazardan bahsediyoruz. Kimileri vardır, Ahmed Arif gibi örneğin, tek bir kitap ile büyük bir başarı yakalamayı başarmıştır; işte Murat Menteş de bu yazarlardan bir tanesi. Dördü de birbirinden başarılı, birbirinden atraksiyonlu ve altı dolu eserler ortaya koymuş bir yazardan söz ediyoruz.

Eskiye nazaran son zamanlarda daha uzun aralıklar ile romanlarını okuyucularına sunan Menteş, özellikle de Ruhi Mücerret kitabının ardından uzun bir araya girdi diyebiliriz. Ancak elbette ki bu süre zarflarında da asla boş durmadı ve takipçilerine Nunchaku isminde bir radyo programı, Afili Filintalar isminde Türkiye’nin en kıymetli yazarlarından bazılarını bir araya getirdiği blog sitesi, kendine has üslubu ile yazdığı sinema yazıları, Tek Ölüm Yetmez isimli bir kısa film, Dehşet Bey, D.E.Ç.S.İ ve son olarak da Derde Deva Randevu isimli çizgi romanları ulaştırmayı başardı.

Kariyerine edebiyat dışında çeşitli kısa film senaryoları, radyo ve televizyon programları da dahil eden Murat Menteş, farklı alanlarda pek çok işe imza attı. Tek Ölüm Yetmez isimli senaryosu Onur Ünlü tarafından TRT için çekildi, yazdığı Deplasmanda Plasebo şiiri Yüzyüzeyken Konuşuruz tarafından bestelendi, Standart FM’de radyo programı, TVNET kanalında televizyon programı yaptı ve bazı kitaplarını Storytel için kendisi seslendirdi. Yani sonuç olarak çok yönlü bir sanatçının iç içe geçmiş ve hemen hepsi de birbirini beslenen geniş dünyasından söz ediyoruz. 21. Yüzyıl Türk Edebiyatı’nın en yenilikçi yazarlarından bir tanesi olan, Murat Menteş… 

Bu yazı altında da sizlerle Murat Menteş Edebiyatı’na romanları ekseninde göz gezdireceğiz. Elbette o koca romanları birkaç kelam ile anlatmak asla yeterli olmayacak, hatta kimi zaman romanın kendisi dahi yeterli olmuyor, okuyucular o kitaplar hiç bitmesin istiyor, ancak yine de kısa kısa değinmemiz faydalı olacak. En azından henüz Murat Menteş ile tanışmayanlar için…

1- Dublörün Dilemması

“Araba, kafası kesik bir kuğu gibi akarak sessizce durdu.”

Murat Menteş romanlarını anlatmak ne yazık ki pek de cümlelere sığar cinsten olmuyor, ancak bu başarılı yazarı ilginç metaforları, kelime cambazlıkları ve hiperaktif kurgusu ile anlamlandırmaya çabalamak mümkün. Örneğin sıradan bir Murat Menteş cümlesini imzası olmadan gören bir okur, o cümlenin Menteş’e ait olduğunu şıp diye kolayca anlayabilir. Yahut o meşhur karakter isimleri: Nuh Tufan, İbrahim Kurban, Umur Samaz, Su Samaz, Pembe Pepe’yi…

Kitabın ana karakteri olan Nuh Tufan’ın başına maskeler takarak başka insanların yerlerine geçmesi ve bununla beraber gelişen bir dizi olayı konu eden Dublörün Dilemması, adeta Quentin Tarantino filmlerini aratmayacak cinsten, okuyucuları muzip bir atraksiyona davet ediyor. Henüz ilk romanından itibaren büyük bir karakteristik dil oluşturmayı başaran Menteş’in, Dublörün Dilemması kitabını şu cümle ile tanımlayabiliriz aslında:

"Aynı anda iki yerde olmanız mı gerekiyor? Bizi arayın!"

2- Korkma Ben Varım

"Öldürdüğüm insanlarla iyi arkadaş olacağımızı düşünmüşümdür hep."

Öyle bir ülke hayal edin ki; o ülkede Gönül İşleri Bakanlığı isminde bir kurum var, birbirlerine aşık olan çiftler bu kuruma müracaat edip kayıt yaptırıyorlar ve kütüphaneden ücretsiz kitap almak, toplu taşımayı ücretsiz kullanmak gibi bilumum fırsattan yararlanabiliyorlar.

Gönül İşleri Bakanlığı’nda basın müşaviri bir dövüş ustası olan Fu’nun içinde aksiyon, tasavvuf, aşk ve şiddet ögelerini sonuna kadar yansıtmayı başaran hikayesinin ustalık ile anlatıldığı Korkma Ben Varım, daha önce eşine rastlanmamış bir tarz ile okuyucularla buluşuyor.

Kitabın en büyük yenilikçi fikri ise hikayelerin arasında flashback olarak karşılaştığımız çizgi roman sayfaları oluyor. Ana konusunun içerisinde yer alan eski birtakım hikayeler, usta karikatürist ve çizgi romancı Ersin Karabulut’un çizgisi ile edebi sınırlarının dışına çıkarak bambaşka metotlar oluşturuyor. Böylelikle Murat Menteş, ileride yazacağı çizgi roman hikayelerinin temelini bu kitap ile birlikte atıyor.

3- Ruhi Mücerret

Tanıtım Filmi: https://www.youtube.com/watch?v=5eQ3-27U1aA

“30 sene evvel bana '3 ay ömrünüz kaldı,' diyen doktorun cenaze merasimindeydim.”

İstiklal Harbi’nin son gazisi, 100 yaşındaki savaş kahramanımız Ruhi Mücerret’in sıradan hayatının hiç de sıradan olmayan kimi olaylar ile karışması üzerine başlayan roman, Pepsi gemisinin Coca Cola treni ile çarpışması gibi pek çok absürt hikayeyi birlikte taşıyor.

Murat Menteş’in belki de en meşhur olan romanı Ruhi Mücerret, daha en başta enteresan kapağı ile okuyucuları kendisine çekiyor. Kitabın kapağında yer alan televizyon ekranı, tasarlanmış olduğu 3 boyutlu baskı sebebi ile bizlere bir Orhan Gencebay, bir Cüneyt Arkın fotoğrafı gösteriyor ve bu fotoğraflar kitabı hareket ettirdikçe değişiyor.

Metafiziğin buram buram içinde yer aldığı Ruhi Mücerret romanında şakaklar matkapla deliniyor, uçaklar düşüyor, kaybedenler şampiyon oluyor, ölüler diriliyor, serseri kurşunlar uçuşuyor ve reklamlar müşterileri ele geçiriyor!

Fight Club’ın yıllar önce yüzümüze tokat gibi çarptığı tüketim çılgınlığı ve marka tutkusu eleştirisi, modern bir şekilde Ruhi Mücerret’te tekrar karşımıza çıkıyor ve bizlere asla eskimeyecek koca bir hikaye bırakıyor.

“Mezar taşıma, yıldızlı harflerle ‘Nutella'nın tadı hâlâ damağımda,’ yazdıracağım!"

4- Antika Titanik

Tanıtım Filmi: https://www.youtube.com/watch?v=x_RBeFH_cZQ

“Onun yerinde olsam böyle yapmazdım, demek; ben 2 olsaydım 3 ile toplandığımda 5 etmezdim, demek gibidir.”

Ruhi Mücerret’ten tam 5 yıl sonra okuyucularıyla buluşan Antika Titanik, temel olarak üç farklı hikayeden oluşuyor. 

İlk olarak hafıza kaybı yaşamakta olan Marco Montes’in gözlerini açtığında kendini Titanik’te bulmasına şahit oluyoruz. Ancak bu Titanik, bildiğimiz Titanik değil, Igor Jaguar adlı bir milyarder tarafından yaptırılmış replika bir Titanik.

İkinci hikaye ise çılgın bir felsefe profesörü Refik Risk’in davetli olduğu bir sempozyum üzerine Kahire’ye gitmesine ve burada Şifa Şavk adlı bir militana aşık olması, böylelikle başına gelen belaları ve Refik Risk’in askerlerden kaçmasını konu alıyor.

Üçüncü hikaye ise Mısırlı anestezi teknisyeni Şifa Şavk’ın hayata ve insanlığa olan inancını yitirmesi üzerine etrafında gördüğü kaostan sonra silaha sarılmasını anlatıyor.

Murat Menteş’in son romanı olan Antika Titanik, modern bir felsefi polisiye olarak gerek şimdiden kült haline gelmiş metaforlarıyla, gerekse olağanüstü olay örgüsüyle okuyuculara büyüleyici bir atmosfer yaratmayı başarıyor.

“Tüm gezegende her yıl ortalama 400 milyar fincan kahve içilir Şifa. İki fincan da biz içelim baş başa...”

Paylaş:
Yorumlar