12'leşmek

Rüzgarların alıp götürdüğü bir kuru yapraktı o ...nice nehirlerden...nice sellerden..nice sonbaharlardan gelmişti...bahardı tek dileği...bir daldı ana yüreği...içinde beslediği özlemi...ve tükendi ümitleri ..sonu olmayan meçhul bir yalnızlık bürümüştü yüreğini...sevgiydi onu bu günlere getiren...ama o değildi onu buralara kadar getiren...içinde büyüdüğü tabiattan kurtuldukça aydınlıktan uzaklaştı...ve sonsuza kadar yalnızlıkla baş başaydı....artık ne bir tutunacak dalı ne de yeşerecek baharları vardı tek dileği onlara kavuşacak bir kasırgaydı...tutuşan etekleri onu dar ve loş sokaklara götürdü..geldiği yerler kadar cennet olamadı buralar. Rüzgârın alıp götürdüğü bir kuru yapraktı sadece... Sonbaharın koynundan kalkıp buralara gelmişti çetin idi buraların yalancı baharları... Ahmakıslatan bir yağmur ve rüzgârın onu sürükleyişi... Anlamlandıramadığı adresler, yokuşlardan geçemezdi rüzgârın kuvveti buna yetmezdi... Bir savaşçıydı o. Ve sonuna dek direniş çığlıkları fısıldayacaktı rüzgârın kulaklarına... Islanmıştı. Kolay değildi bu kadar direniş... Çözemediği ve telaş içinde bir sürü insan vardı buralarda... Aman tanrım hepsi bir telaş içinde çatılmış kaşları yapmacık tavırları ve ileriden gelen bir adamın yaprağı ezişi ve direnen yaprağın şaşırışı... çıtırt. Ve o an... Adamın neydi o? Diyip ardına bakışı. Aldırmayışı sonra...
Parçalanmıştı yorgun savaşçı... Sahi neydi o kahverengilik? Büsbütün savruldu etrafa? Kış gelmeden yok olsaydı ya tamamen. Anasız kaldı ya sarılırdı bütün ağaçlara o sanıp da. Göller ya suyunu çekti. Yeşillik mi kaldı? Delirdi... Sahi neydi bu kahverengilik? Altı parça kaldı... Daha ezilecek miydi? Ne soruyordu ki bunları kendine demeden kırmızı bisikletli mahalle veletlerinden biri ezdi geçti... çıtırt... Ardına bakmadan... Bencil velet. Sümüklü seni. Söylendi. Uçtu biraz sonra parçalarıyla. Sayalım bakalım kaç parça oldu yürek...1.2.3...12 aman tanrım... Anne? Karla mı örttün üzerine be nerdesin... Üşüdüm artık... Ses ver... Bak gördün mü yine de mutluyum... Ya renkler kayboldu ya da 12 tane gözlük taktım kahverengi. Sahi neydi o kahverengilik? Sonbahar mı? Yoo... Kasımın son haftasındaydık ya hani... haaaayyyttt... vuuuuuu... Esti rüzgâr bak yine... Götürecek beni anneme... Yaşasın be... Demeden daha çıtırt...

16 Nisan 2011 2-3 dakika 2 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar