Açık Olmayan Doğal Bir Mektup

3.12.17

M'ye...

Hani ben de yasanmışlığı zor bir gün varya.Ağzımdan çıkma imkanı bulmamış,belki çok görülmüş, kimden ve neden ötürü benden uzak tutulmuş o birkaç cümlenin esirgendiği o gün.Yalnız tam kelimelerle,gerçeği parmakların çabukluğu ve anlık karar verme yeteneğine kalmış,samimiyeti benden taraf çok da ciddiye alınmayan bir yolla,seni tanıma ihtiyacım.Hazırlıksız ve pürheyecan,sana bendeki seni anlatma cehaletine düşüp de bendeki senliğini anlatma fırsatını bulamadığım o günün,saatlerinin ömrüme adanmış,haram dakikalardan oluştuğunu düşünüyorum.

'Geçmek gelmiyor',biliyorum ve özüme olmayan bu cümleyi kuruyorum aylardır.Hak vereceksin belki.Ne senden ne hissettirdiğinden ya da senin kendi hissettiklerinden... Uzak durulmuyor,kaçmaya çalışsan kaçılmıyor bunu her ikimiz de biliyoruz.Anlamışsındır,kalp beyne kan gönderir ama beyin daha sistematik,vücudun tamamına odaklı çalıstığından ikisinin de dünya görüşü farklıdır.Anatomik değil,sadece benim onlara biçtiğim kıdemden ötürü ben de oluşmuş bir düşünce bu.Anlayacağın mantık ne derse desin,hislerin,kalbine yani,ona söz geçiremezsin.Sen sendekinden ne kadar ve ben bendekinden ne kadar uzaklaşmaya çalışsak ve mantığımızın dediklerine hak verip bir boşvermişlik masalına da inandırsak kendimizi,zaman istemese ne yazık ki olmayacak.Geçip gidemeyeceğiz.Masal dedim ya,onlar sadece hayalleri yıkılmayacak kadar engin olanlar için.Gülebilmeyi anlık olaylardaki hisleri için,ebedi saadetinden yüzünde bir tebessüm dahi görmemiş benim gibi olanlar için değil.Belki senin içinde öyledir.Neyse laf kalabalığım umarım,seni yormamıştır.

Aynı yerde, aynı diliminden zamanın,bir zerresinden vadeli solukların,ortak ve hemmekan oldurulduğumuz yerden,geçip seni hiç tanıyamayacakmısım gibi alıp başımı gidebiliyorum sadece.Eylemsiz,bakışsız ve birbirinden hiç haberdar olmamış gibi.Görmemiş seni ve hiç duymamış gibi.Ses tellerinden çıkıp ağzına düşecek,cimriliğini etmeyeceğin kelimeleri hiç duyamayacakmış gibi.

''O kelimeyi,'keşkeyi sevmesem de affola !
Keşke o gün,göz doktoruma randevum olsaydı da görmeseydim seni.'' tarzında nice cümle kurdum arkandan.Ahsız,'ahları tek istisna yalnız,isminin başına ünlemler halinde,efkâra sürükleyen,biraz sonunu tatsız bitirebildiğim,nidalardan tamamlanan ve sonuna yine nokta yerine seni getirdiğim cümlelerden,kurmaca bir hikayem var,onlarda kullanıyorum artık.Kimsenin okusa da bir şey anlayamayacağı bir hikaye,maalesef senin de.Çünkü senin hikayenin sonu üç noktalı ya da sen beliren sonuna,neyi getirmişsin,kim bilir?Belki de senin hikayen hiç olmadı.

Sana hiçbir sitemim olamaz.Birbirini tanımayanların niçin böyle bir tavrı olabilir ki? Tek gerçek varlığın,benim ise kendimde içten içe,yok oluşum ve farkındalığına benden kesit kesit geçtikçe mazhar olduğum,çekilmesi ciddi söylüyorum,şu son üç dört ayını hiç yaşamamış gibi hissettiğim bir hayat.

Sence olmasındı,zannım birkaç varsayımdı ve kendi hainin olmama düşüncen vardı bende,senden taraf.Haklıyım belki de.
Sen bilirsin.Çünkü sen iyisini bilirsin.

Nasıl anlatılır,nasıl daha kırıp dökmeden nasıl sana kavrattırılabilir?Olmasa da aleni, tatlı bir sen kadar ve o sıfata haiz bir dille nasıl,nasıl bana sirayet etmiş sen,sana anlatılabilir ?Hissetirilemez belki ama o olmayacağını bilerek,kayıpsiz sadece birkaç kelimenin yahut ufacık bir diyalogun dahi nasipte değilmiş dedirtmesi işte beni nihayete,daha kötüye götürecen tek kaybım.İhmalsiz,eflatunik ve tek olumlusu bihaber olmadığın bir histen,bana yüzüne tek kelime etme fırsatı vermeyişin.Yine diyorum bu sitemim değil.Bu kırılmış,darmadağınık bir hayalden başka bir şey değil.Ben ne Tahir'dim ne de sen Zühre.Yalnız Zühre'nin ışığının yüzüne inşia etmiş olması,o hissine en büyük menba.Seni görünce elimin ayağımın birbirine dolaşması, farketmeden saçmalamalarım,farkedilen,kalbimin atışındaki sertleşme,seni bir görmenin dahi mahvettiği günlerim.Dahası kapalı kapılar görünce turnikelerden atlama isteğim,yedi rüyam,şenlendirmiş senden olan.

Esin ol bahar sabahına,kış gecelerinde yüze vuran ılık bir rüzgar.

Her zaman saadette kal ...

03 Ocak 2018 3-4 dakika 3 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar