Adak (2.bölüm)

Daha uyku mahmurluğunu bile atamayan Tuğrul bir yandan doğrulmaya çalışırken,
bu günün diğerlerinden ne farkı var dercesine baktı Efsun un yüzüne. Ama üstünde de fazla durmadı. Alışmıştı ne de olsa yıllardır anlam veremediği bu hallerine. Ne zaman sinirlenip ne zaman neşeleneceği belli olmazdı bu deli kızın.
Canı nedense yatağından çıkmayı hiç istemiyordu bu gün, mümkün olduğunca geciktiriyordu rutin gidişatı. Birden Efsunun kızgınlıkla karışık bir ifadeyle yüzüne baktığını fark etti.
?Efendim canım, bana mı seslendin? diye durumu kurtaramaya çalıştı.
?Önemli değildi zaten dedi Efsun bir omzunu silkelerken.
?Hadi giyin bir an önce yeterince geç kaldım, sakın ne giyeceğim diye sorma çorabına kadar her şeyi koltuğun üzerine çıkardım bile. Sana sadece giyinmesi kaldı.

Tuğrul elinde ceketi kapının önünde beklerken istemsizce seslendi içeriye;
?Hani geç kalmıştın, bak hala hazır değilsin.
?Geliyorummm diye uzatarak seslendi Efsun,
?Son bir dakika, sen in aşağıya, arabayı çalıştırana kadar yanındayım bil.
?Tamam dedi Tuğrul, son bir dakika gelmezsen yayan gidersin.

Efsun kapının sesiyle irkildi birden. Oldum olası sevmezdi kapının kapanış sesini ardında kaldığında duymayı. Birden elinde allık fırçasıyla dalıp gittiğini fark etti; of diye sızlandı yine, birde şu makyaj derdi olmasa. Eskiden beri sevmezdi sıradan günlerde yüzünü gözünü boyamayı. Makyajsız kapı dışarı çıkmayanlara da illet olurdu. Ama bu gereksiz tepkisini Allah böyle cezalandırmıştı sanki mecburdu işyerinde makyaj yapmak. Elmacık kemiklerine son fırça darbelerini de vurup alelacele kapıya koştu.
Kahretsin dedi içinden, şimdiden yirmi dakika geç kaldım bile.
Hızla vestiyere yöneldi, ceketini giyip son kez aynada kendine baktı. Hazırım diye düşündü.
Bir an duraksadı ardından, işe gitmek için hazırım ama bu gün için hazır mıyım?
Tereddüt etmek için uygun bir zaman değildi, oturduğu apartmanın kapısı açtığında yüzüne çarpan serin hava içini ürpertti.
Tuğrul arabayı çoktan çalıştırmış, sabırsız bakışlarla yan koltuktaki yerini almasını bekliyordu.

Şirketin kapısından koşar adım girdiğinde yüzüne bakan sekreter kıza,
?Uyanamadım ne var bunda diye hayıflandı.
?Şule geldi mi? diye sorarken üst kattaki odasının kapısına baktı göz ucuyla, sekreterin cevabını beklemeden açık kapıyı görünce kendisi cevapladı sorusunu,
?Evet gelmiş.
Hızlı hızlı merdivenlere yöneldi, bir türlü alışamadığı topuklu ayakkabılarına aldırmadan ikişer üçer çıktı merdivenleri, odasının kapısına geldiğinde soluk soluğa kaldığını fark etti.
?Hadi şule oyalanma halledecek çok önemli bir işimiz var bugün diye seslendi Efsun, sesinde garip bir neşeyle.
Ve Şule nin bile duyamayacağı bir sesle sabahtan beri diline bir tekerleme gibi dolanan sözleri tekrarladı;
? Bu gün çok güzel bir gün olacak

12 Mart 2009 2-3 dakika 10 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar