Adalet Er Ya da Geç Yerini Bulur

Gözlerim yarı açık yarı kapalı. Bilincim yerinde mi bilemiyorum. Yanımdaki adamın kim olduğunun bile farkında değilim. Bir an kapı sesi duyuyorum kalkıp giyinmek istiyorum fakat bu gücü bulamıyorum kendimde. Bir an biri çığlık atmaya başlıyor. Ses çok tanıdık fakat çıkartamıyorum kim olduğunu. Bana sorular soruyor bir şeyler mırıldanıyorum. Tokatlamaya başlıyor beni. Canımın yandığını hissediyorum. Bir şeyler söylemek istiyorum fakat sesim çıkmıyor.
Gözlerimi açtığımda bunları rüyamda gördüğümü düşünüyorum. Fakat o kadar gerçek gibiydi ki. Neler oldu bilemiyorum. Kalkıp giyiniyorum. Saat epey geç olmuş. Kalkıp annemin yanına gidiyorum. Annemin yüzündeki ifade o kadar kötü ki
'Abime mi bir şey oldu anne' diyorum.
Yüzüme bakıyor öylece.
'Konuşsana anne. Konuşsana.'
Annem kalkıyor oturduğu yerden. Yanıma geliyor. Gözlerimin içine bakıyor.
'Yazıklar olsun Zeynep' deyip bir tokat çarpıyor yüzüme.
O zaman anlıyorum hatırladıklarımın rüya değil gerçek olduğunu.
'Bilmiyorsun anne. Hiçbir şeyi bilmiyorsun. Yalvarırım dinle beni.'
Annem gülmeye başlıyor.
'Neyi dinleyeceğim Zeynep. Ben gözümle gördüm her şeyi. Biz namusumuz için yaşayan insanlarız. Sen nasıl oldu da harcadın kendini namusunu? Ha kızım?'
Annemin söyledikleri çok ağırıma gidiyor. Yere çöküp ağlamaya başlıyorum.
'Yargısız infaz yapıyorsun anne. Ne olur bir kere dinle beni'
Kafama bir silah dayandığını hissediyorum.
'Hala dinlemekten bahsediyor namussuz. Sanki yaptığı şeyin haklı bir gerekçesi olabilirmiş gibi. Sırf beş kuruş kazanıp şu haplardan alabilmek için namusunu harcayan bir kadın benim kardeşim olamaz'
Elindeki hapları masaya fırlatıyor. Bunları çantamdan bulmuş olmalı. Ah be abim dinlemiyorsun ki beni.
Elindeki silahı masaya bırakıyor ve beni saçımdan tutup sürüklemeye başlıyor.
'Senin için elimi kana bulamama değmez kızım. Git şimdi buradan. Senin yerin burası değil. Üstelik aç da kalmazsın sen. Bakarsın keyfine. Sakın bir daha karşımıza çıkma' deyip beni kapının önüne koyuyor.
Ne olursun yapma abi. Ben bir başıma ne yaparım bu sokaklarda. Lütfen bir şans verin bana dinleyin bir beni.

**************
2 YIL ÖNCE
Yavaş yavaş arkadaşlarım gelmeye başlıyor. Herkes toplanınca havuz kenarındaki masalara geçiyoruz. Önce yemek servisleri yapılıyor. Hafif bir müzik eşliğinde yemeklerimizi yiyoruz. Sonra Mert abi geliyor ve canlı müzik başlıyor. Herkes oynamak için piste çıkıyor. Ben pastayı kesmek için babamı bekliyorum. Bana dokuzda geleceği için söz vermişti fakat saat on buçuk olduğu halde ortalıklarda yok. Babam hiçbir doğum günümü kaçırmamıştı nasıl oluyor da 18 yaşıma girerken yanımda bulunmuyor? Belki bana sürpriz yapmak istiyordur deyip avutuyorum kendimi.
Bahçemize bir polis arabası yaklaşıyor. Korkuyla arabaya doğru yaklaşıyoruz. Annemle ve benimle özel olarak konuşmak istediklerini söylüyorlar. Kalabalıktan uzaklaşıyoruz konuşmak için.
'Nasıl söyleyeceğimizi bilemiyoruz. Ekrem bey...'
'Bir şey mi oldu Ekrem'e'
'Ekrem bey intihar etmiş hanımefendi. Ve şu mektubu da size bırakmış.'
O an dünyam başıma yıkılıyor. Babam beni nasıl bırakır? Üstelik doğum günümde. Bana hep sana 18. yaş gününde çok güzel bir sürprizim olacak derdi. Ben babamın gelip bana arabamın anahtarlarını vermesini beklerken bu olanlar neyin nesiydi böyle?
Annemin elindeki mektubu alıyorum.
'Neden yapmış anne bunu?' diyorum. Annem yüzüme bakamıyor. Kafasını önüne eğiyor.
Mektubu okuduğumda anlıyorum bunu neden yaptığını. Annemin üstüne doğru yürümeye başlıyorum. Bir şeyler söylemeye çalışıyorum. Gözlerim kararıyorum birden. Yere yığıldığımı fark ediyorum. Ayağa kalkmak istiyorum yapamıyorum.
Gözlerimi açtığımda kendimi hastanede buluyorum. Annem gözleri yaşlı başımda bekliyor.
'Sen ne yüzle buradasın? Babam senin yüzünden öldü. Senin yüzünden anlıyor musun?'
'Zeynep yapma güzel kızım. Ben böyle olmasını ister miydim sanıyorsun?'
'Babamı aldatırken aklına gelmedi mi hiç işlerin bu hale geleceği? Sen babamı nasıl aldatabildin inanamıyorum sana.'
Annem susuyor. Söyleyebilecek bir lafı olmadığından belki de. Yüzümü başka tarafa dönüyorum ben de. Yüzünü görmeye bile tahammülüm yok.
Annem ağlamaya başlıyor. Hıçkırıklarla ağlıyor. Odadaki eşyaları dağıtmaya başlıyor. Benim serum şişemi yere çarpıp kırıyor. Korkuyla yerimden zıplıyorum.
'Ne yaptığını zannediyorsun sen be kadın?'
Şaşkınlık içinde kalan hemşire geliyor. Anneme sakinleştirici iğne vuruyorlar.Odadaki boş yatağa yatırıyorlar. Benim de serumumu yeniliyorlar. Bir iki saat uyuyoruz. Uyandığımda abimin gelmiş olduğunu görüyorum. İşte şimdi çok kötü şeyler olacak diye düşünüyorum.
'Hoş geldin abicim.'
'Hoş bulduk Zeynom.'
'Abi sakın bir delilik yapma. Şu kadına acıdığımdan değil. Ama kendine kıyma abim.'
Abim sadece kafasını sallıyor. Bir cevap veremiyor. Benden bir şeyler saklıyor gibi. Annem de kalkıp yanımıza geliyor.
'Bak Zeynep. Bugüne kadar senden gizledik bunları. Sen öğrenemeyesin diye çok çaba gösterdik. Ama artık senin de bilmeye hakkın var. Senin çok iyi biri olduğunu düşündüğün baban bir gün bir hayat kadınıyla ilişkiye girmiş ve sonradan kadının aids olduğunu öğrenmiş. Bana bunu anlattığında bir hayat kadınıyla ilişkiye girdiği için nefret etmiştim Ekrem'den. Fakat sırf sen bunları öğrenme diye boşanmadık biz. Nefret ettiğim bir adamla aynı evde yaşadım sırf sen babanın nasıl bir adam olduğunu öğrenme diye. Ben sonra başka bir adamı sevdim kızım. Baban da benim birisiyle ilişkim olduğunu öğrenince gururuna yedirememiş.'
'Yalan bunlar.Yalan. İnanmıyorum sana. Şimdi kendine bahanelere arıyorsun.'
'Hayır Zeynep. Eğer yalan söyleyecek olsam böyle bir yalan söylemem kızım. Ve bak o çok sevdiğin baban kadınlara para yedirebilmek için borçlanmış, borçlanmış ve en sonunda da iflas etmiş. Evimize her şeyimize el koydular kızım. Hastaneden çıktıktan sonra ne yapacağımız nereye gideceğimiz muamma.'

********
Yine bu banklarda uyuklamaya çalışıyoruz. Dışarısı çok soğuk. Çok kötü yağmur yağıyor. İnsanlar şimdi sıcacık evlerinde huzur içinde uyuyorlar. Sokaklarda sadece bizim gibi evsizler var.
İki adam üstümüze doğru geliyor. Anneme ve bana ters ters bakıyorlar.
'İsterseniz bu geceyi sokakta geçirmeyin. Gelin ısıtalım biz sizleri.'diyorlar. Abim cebinden çakısını çıkartıyor.
'Bana bakın defolun gidin buradan. Yoksa ben sizi def etmesini bilirim.'diyor.Adamların abime karşılık vermesinden korkuyorum. Neyse ki adamlar uzaklaşıyorlar yanımızdan. Abime sıkıca sarılıyorum.Öylece uyumaya çalışıyoruz.
Fakat soğuktan titriyorum dişlerim birbirine çarpıyor. Annem ve abimle birbirimize sıkıca sarılıyoruz. Uyumak istiyorum. Gözlerimi yumup nerede olduğumu unutmak kendimi yine havuzlu villamda mutlu huzurlu hissetmek istiyorum. Midem gurulduyor. Sahi en son ne zaman yemek yemiştik? Hatırlayamıyorum. Villamızın bahçesinde ailecek yaptığımız kahvaltılar geliyor aklıma. Bir tek kuş sütünün eksik olduğu o zengin kahvaltıları. Eğer bana o gün söyleselerdi bu duruma düşeceğimi inanmazdım herhalde. Bir somun ekmek için hırsızlık yapacağımı söyleselerdi inanmazdım.
Biliyorum o günlere geri dönemeyiz artık. Güzel bir rüyaydı ve artık uyandık. Sadece başımızı sokabileceğim küçücük bir evimiz olsa yetecek. Biz ne zaman kurtulabileceğiz bu sokaklardan?
Annemle konuşmak istiyorum bu konuyu. Fakat soğuktan ağzım bile uyuştuğu için konuşamıyorum önce. Kelimeler yavaş yavaş çıkmaya çalışıyor ağzımdan.
'Anne bu Rıfat Amca hani kurtaracaktı bizi?'
Annem derin derin bakıyor bana doğru. Sonra zorla
'Yarın dönecekmiş kızım.' diyebiliyor.
Bu laf beni biraz da olsa rahatlatıyor. Demek ki yarın sıcak bir aşımız başımızı sokabileceğimiz bir damımız olacak. Hayal kurarken uyuyakalmış olmalıyım annem uyandırıyor.
'Hadi uyan artık. Rıfat Bey geldi kızım. Evimize geçiş yapıyoruz.'
Bu duyduklarım beni çok mutlu ediyor. Kaç zamandır ilk defa bu kadar mutlu uyanıyorum.

***********

Annem ve abim gittikten sonra korkulu bir bekleyiş sarıyor beni. Rıfat abinin birazdan odama geleceğini biliyorum. Gözüm kapıda onu bekliyorum. Rıfat abi kapıyı açınca anlıyor onu beklediğimi.
'Oo güzelim. Çok mu özledin sen beni?'diyor. Kötü bir şey desem biliyorum ki dayak yiyeceğim. Sadece susuyorum.
'Al bakalım haplarını da getirdim. Ama bunu daha sonra içeceksin. Bugün beklediğim adam geldi. Saat bire doğru yolluyorum buraya. Anlaştık mı?'
'Rıfat Abi yapma ne olursun kıyma bana.'
'Senin dilin biraz fazla uzamış galiba. Susturmasını bilirim ama ben seni' diyor.
Yatak odalarına götürüyor beni. Artık alıştığım için karşı koymuyorum ona. Fakat bugün fazla zorlamıyor beni.
'Bugün buraya yollayacağım adama karşı herhangi bir yanlışın olursa seni de yakarım o bir işe yaramaz anneni de. O adamdan aldığım paranın karşılığını vereceksin.'diye tehdit ediyor beni. Aslında kendime acımıyorum ama anneme bir şey yapmasından korkuyorum.
Önüme mini bir elbise atıyor. Makyaj malzemelerini de bırakıp dışarı çıkıyor.
'Kapının önünde bekliyorum. Giyin süslen önce ben görecem seni.'diyor.
Onun istediği gibi giyiniyor kıpkırmızı bir ruj sürüyorum. Odadan çıktığımda ıslık çalmaya başlıyor.
'Bebeğimm. Adam verdiği paraya pişman olmayacak eminim.'
Yaklaşıyor bana doğru. Kokumu içine çekiyor. Öpmeye başlıyor. Sonra kendine engel olmayı başarıp
'Ben gideyim en iyisi.' diyor ve evden çıkıyor.
Gidip masaya koyduğu hapları içiyorum. Göndereceği adamı beklemeye başlıyorum. Adam geldiği zaman ben pek kendimde olmadığım için neler olduğunu tam olarak anlayamıyorum. Adamın gayet memnun olduğunu anlayabiliyorum. Yanımdan ayrılırken teşekkür ediyor bana.
Canım öylesine yanıyor ki. İnsanlar canımı yaktıkları için teşekkür ediyorlar bana.

**************

2 YIL SONRA
Camın önünde oturmuş bahçeyi izliyorum. Bugün tedaviye bizden önce başlayan grup taburcu oluyor aileleri gelmiş onları hastaneden çıkarmak için. Bahçede ağlayışlar sevinç çığlıkları yankılanıyor. Ağlamak istiyorum onların bu hallerini görünce.
Benim tedavim sırasında kimse destek olmadı bana. Dışarıda bir bekleyenim yok. Ailenin desteğinin tedavi için ne kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Ailesinin yanına döneceklerin ne kadar şanslı olduğunu düşünüyorum.
Gözlerim yanmaya başlıyor. Kollarım kaşınıyor. Kaşıntı bütün vücuduma yayılıyor. Bunun yeni bir krizin başlangıcı olduğunu anlıyorum. Çığlık atmak geliyor içimden. Kalkıp her şeyi dağıtmak geliyor. Yatağıma yatıyorum. Bir o tarafa bir bu tarafa dönüp duruyorum. Ağlamaya başlıyorum.
'Hayır, hayır temiz biri olarak çıkacağım buradan. Allah'ım ne olur yardımcım ol.'
Hayır dayanamayacağım. Kurtulacağım da ne olacak sanki. Buradan çıktıktan sonra aynı çevreye dönemeyecek miyim? Tekrardan alıştırılmayacak mıyım?
'Çıkarın beni buradan. Yalvarırım size çıkarın beni buradan.'
Kapıyı tekmelemeye başlıyorum. O sırada hemşire geliyor. Bana yine beni saatlerce uyutacak ilaçlardan veriyor.
Uyandığımda saatin epey ilerlediğini fark ediyorum. Seminer odasına geçiyorum. Yine bir takım zırvalıkları dinleyip dönüyorum odama.
Bir ay sonra buradan çıkacağım. Fakat nereye döneceğim kimin yanına gideceğim? Ailem ve akrabalarım benim yüzüme bile bakmaz. Eski çevreme dönsem tekrar bu illeti kullanmaya başlarım. Bir işe girsem bir ev kiralasam. Ama bu sabıkayla kim iş verir kim güvenir bana?
Hemşire gece ilacımı getiriyor. İçince uyuyakalıyorum.


********

Kanımda yok artık o illetten. Onu kullanmadığım zaman krizlere girmiyorum. Ve bugün taburcu oluyorum buradan. Beni hastaneden çıkartacak kimsem yok. Kimin yanına gideceğimi bilmiyorum. Bizim gruptakiler bahçede oturuyorlar. Herkesin bir beklediği var. Kimi anne babasını kimi eşini kimi akrabalarını arkadaşlarını bekliyor. Bir benim yapayalnız olan.
Ailemi aramak istiyorum. Fakat ne söyleyeceğim onlara? Abim bir daha karşımıza çıkma demişti bana. Nasıl arayacağım şimdi onları?
Bütün gün odamda öylece bahçeyi izledim. Biliyorum artık gitmem gerekiyor. Bizim gruptaki herkes gitti. Herkes sevdiklerine kavuştu bugün. Bir ben böyle garip böyle yalnızım.
Bavulumu alıyorum ve nereye gideceğimi bilmeden. Hemşirelerle vedalaşıyorum önce. Nurten Hemşire bana bir kağıt uzatıyor
'Şu numara sizi aramıştı dün gece. Uyuyordunuz kaldırmaya kıyamadım. Sonra da unuttum söylemeyi. Bana acilen dönsün dedi arayan kişi. Abinizmiş galiba.'
'Abim mi ? Bir yanlışınız olmalı.'
'Yok eminim abiniz olduğunu söyledi.'
Bu çok şaşırtıcı bir durumdu Acaba ne olmuştu da abim beni aramıştı? Bu hastanede kaldığımı nereden biliyordu peki? Bu soruların cevabını öğrenmenin tek yolu bu numarayı aramaktı. Hastanenin telefonundan aradım.
'Zeynep. Sen misin kardeşim?'
Abimin bu kadar samimi konuşacağını beklemiyordum. Ne diyeceğimi bilemedim bir an.
'Benim abi. Sen beni neden aradın ki?'
'Özür dilemek için kardeşim. Biz ne kadar büyük bir yanlış yaptığımızı anladık.'
'Neyden bahsediyorsun abi sen?'
' Biz senin kendini sırf şu haplar için harcadığını düşündük. Rıfat adisinin seni bize zarar vermekle tehdit ettiğini sana şiddet uyguladığını bunların hepsini senin başına onun getirdiğini anlayamadık. Seni kapının önüne koymadan önce düşünmeliydik oysa neden bu halde olduğunu. Güzel kardeşim bizi affedebilecek misin?'
'Abi ben size hiçbir zaman kızmadım ki. Ben sizi anlayabiliyorum. Nereden bilecektiniz o çok güvendiğiniz Rıfat'ın bu kadar şerefsiz olduğunu?'
'Bugün taburcu oluyormuşsun kardeşim. Bizim yanımıza dönmek ister misin? Sana tedavin sırasında destek olamadık. En azından bundan sonra yanında olalım.'
'Abi ben sizin yanınızda olmayı her şeyden çok istiyorum. Ama ya Rıfat bize yine zarar verirse?'
'Merak etme kardeşim. O artık bize zarar veremez. Rıfat hak ettiği yerde kardeşim. Cinayetten kadın ticaretinden hapse girdi. Kolay kolay da çıkamaz.'
'İşte bu çok güzel bir haber.'



Belki fazlasıyla acı çekmiştim. Fakat sonunda olması gereken olmuştu. Bana çektirdiği acıların cezasını çekiyordu şimdi. Ben onun beni alıştırdığı illetten kurtulmuş ailemin yanına geri dönüyordum.
Sonunda herkes hak ettiğini yaşıyordu.

26 Haziran 2014 13-14 dakika 3 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 9 yıl önce

    Baştan sona hüzünlü bir öykü ki aileler çocuklarına iyi sahip çıkmalılar aslında. Ders alması gerekenler de alır umalım. Kutlarım ...👍😅