Ahh Şu Bitmek bilmeyen Ev Temizlikleri

Bayram yaklaşıyordu. Esra'nın bayram temizliği yapması gerekliydi. Artık çok genç değildi. Elli yaşındaydı. Esra artık yaşlanmıştı ama ev işleri aynıydı. Hiç bitmiyordu. Oysa onun artık eski gücü kalmamıştı. Yapacak işlerini biraz planladı. Bir akşam üzeri biraz istek geldi, mutfak dolaplarını temizledi. Temizleyince de kuş gibi hafiflemiş hissetti kendini. Yarında banyomu temizleyeyim diye düşünerek yattı uyudu.
Sabah kalktığında canı hiçbir iş yapmak istemedi. "Off banyoyu temizleyecektim" dedi durdu. Başka işlerle uğraştı. Çamaşır attı makineye, yemek yaptı, makineden çıkanları serdi. Evdekileri doyurdu... derken akşam oldu. Yorulmuştu işte yine. Banyo bugün kalmıştı. "Yarına Allah kerim" diyerek yine yattı uyudu.
Ertesi gün uyandığında yıkadığı çamaşırlarını topladı. Yerlerine yerleştirdi. Biraz alışveriş için markete gitti. Ütülenecekleri ütüledi. Yine yemek bulaşık işleri. Ara ara da "Hiç bitmiyor ki bu işler. Yap yap bitmiyor. Ben bittim. Bu işler hiç bitmez." diyerek söyleniyor, bir yandan da çalışıyordu.
Bazen kızıyor, bazen de "Allah'tan elim ayağım tutuyor da, az da olsa, yavaş yavaş yapabiliyorum." diyerek haline şükrediyordu. İşte yine evde çalışırken akşamı etmişti.
Yine bir sabah kalktı. "Artık bugün şu banyomu temizleyeyim, günlerdir erteliyorum. Aslında bir saatlik bir işi var. Gözümde büyütüyorum. Annem her zaman ne derdi, 'Kızım sen işten değil, iş senden korksun' iş delisi bir annem vardı zaten. O yüzden bu kadar yorgun hissediyorum. Küçüklükten beri, ev işleriyle beni ezdiler." diyerek söylene söylene banyosuna girdi. Kreç çözücüyü banyonun her tarafına sıktı. Elindeki bezle ovmaya başladı. Ter içinde kalmıştı. Her yanı vıcık vıcık olmuştu. "İşlerim bitsin, bir de banyo yapayım" diyerek, çalışmaya devam ediyordu. Banyo temizliğini bitirdi. Şöyle bir temizlediği yerlere, göz attı. Birkaç yerde lekeler kalmıştı. Oralara daha iyi temizlesin diye, hem kireç çözücü, hem çamaşır suyu karıştırıp döktü. Sonra da ovalamaya başladı. Ovalarken bir an başı döner gibi oldu. Yorulduğunu düşündü. "Az kaldı, şurayı tekrar ovayım da öyle çıkarım artık" diyerek, baş dönmesine aldırmadan ovalamayı sürdürdü. Bir yandan da, buradaki iş bitince, yapacağı tatlıyı planlıyor, bayram için yapacağı yemekleri, kafasında tasarlıyordu. Çocuklar gelirlerdi. Hazırlıklı olmak gerekliydi. Kardeşleri de gelirdi her bayram. Eşinin de birkaç yeğeni geliyordu onlara bayramlarda. Mutlaka yemek yapmalıydı. Ovalamaya devam ediyordu...Sonrasını hatırlamıyordu. Kendinden geçmişti. Gözünü bir açtı. Kendini bir hastane odasında buldu. Eşi de yatağının kenarında oturuyordu. Zorlukla, "Ne oldu bana" diyebildi. Hala başı dönüyor, midesi bulanıyordu. Eşi," Bilmiyorum, banyoda yerde buldum seni, bayılmıştın. Ambulans çağırdım buraya getirdiler." dedi. "Banyo mu yapıyordun, ne yapıyordun banyoda sen Esra?" dedi eşi.
Esra olanları hatırlamaya çalıştı. Bir süre düşündü. Sonra aklı başına geldi. "Ben, ben banyonun fayanslarını ovuyordum, gerisini hatırlamıyorum" dedi. Eşi, "Doktor zehirlenmiş" dedi senin için. Senin şu temizlik aşkın yok mu? Sağlığını kaybedeceksin bir gün!" dedi eşi sinirli sinirli. Esra düşündü bir süre daha. Kireç çözücü ve çamaşır suyu olmalıydı. O yüzden bayılmıştı ama eşine söylemek istemedi. Eşi öğrenirse iyice sinirlenirdi. Duymuştu birilerinden. Çamaşır suyunu başka çözücülerle karıştırınca zehirleyebiliyor diye. Temizlik yaparken aklı başından gitmişti. Eşi haklıydı. Banyodaki çıkmayan o lekeleri görünce, bulduğu her temizlik maddesini kullanmıştı. Sonuç buydu işte. Hastane odasında gözünü açtı.
Doktor ona, Bir daha temizlik malzemelerini fazlaca kullanmamasını, kendisine dikkat etmesini telkin etti. "Bu akşama kadar gözetim altında kalın, akşama çıkabilirsiniz" dedi.
Akşam üzeri eşi Esra'nın koluna girerek onu hastaneden eve getirdi. Banyo darmadağınık kalmıştı.Her yer karmakarışık olmuştu. Ama Esra'nın görecek gözü yoktu. Odasına gidip yatağına uzandı. Bütün aile, kardeşleri, çocukları merak içinde kalmıştı. Telefonlar durmadan çalıyordu. Esra'nın konuşacak hali yoktu. Eşi onun yerine cevap vermeye uğraşıyor, bir yandan da ha bire Esra'ya söyleniyordu. Esra hiç sesini çıkarmadan sessizce odasında yatmaya devam ediyordu. Hala midesi hafif hafif bulanıyor, hala başı ağrıyordu. Sanki o temizlik yapmaya çok meraklıydı. O da bıkmıştı temizlik işlerinden. Yapmadan oluyor muydu? Pislik ve mikrop içinde mi yaşasınlardı! 'Ama gel de bunları şimdi bu adama anlat' diye içinden geçirdi. Hiçbir şey söylemek, onunla münakaşa etmek istemiyordu. Yorganını kafasına çekti, gözlerini kapattı.
Kendini çok bitkin hissediyordu!..

30 Temmuz 2018 4-5 dakika 92 öyküsü var.
Yorumlar