Akdenizli Macit

Macit Akdeniz, 2060'lı yıllarda Mersin'de doğdu. Ara sokaklarda bilye oynayarak büyüyen Macit'in dizleri de sokaklarda çok koşmaktan dolayı sıyrılmış, yara bere içerisinde kalmıştı. Haylaz bir çocukluk geçiren Macit, ergenlik döneminden itibaren Akdenizli olarak anılmaya başlanacaktı. İlk olarak lisedeki dostu Okan, ona Akdenizli Macit demişti. Bu yakıştırma da onun çok hoşuna gitmişti. Bunda hiç şüphesiz palmiye desenli tişörtlerle dolaşması, denize bakarak dikenli incir yemesi ve narenciyeye olan düşkünlüğü önemli etkenlerdi. Akdenizli Macit'in Akdenizli olarak nam salmasında hiç şüphesiz soyadının da payı vardı.

Lise yıllarında okuldan biricik dostu Okan ile birçok kez kaçıp, henüz inşaat aşamasında olan metronun pek güvenli olmayan şantiyesinden geçerek tavuk tantuni yemeye gitmişti. Tavuk tantuninin geçen yüzyıldaki lezzetinin olmaması, tavukların GDO'lu olması ile ilişkilendirilebilirdi. Aç ayı oynamaz mantığıyla önce karınlarını doyurur, daha sonra da yeni yeni popüler olmaya başlayan Ateri salonlarında soluğu alırlardı. Aslında bu salonlar çok eskiden de popülerdi fakat o dönemlerin düşük teknolojili cihazları çoktan tarih olmuştu. Artık devir teknoloji devriydi. Yine de eksikler yok denemezdi. Nüfusu 3 milyonu çoktan aşmış Mersin'e yapımı bir türlü tamamlanamayan metro, Akdenizli Macit'i derin bir şekilde üzmekteydi. Ulaşım konusunda yaşadığı sıkıntıları her gece düşünürdü. Yorgan altında metronun ahvalini düşünüp gizli gizli ağladığı olmuştu. Macit, proje adamıydı ve şehrin ulaşımının nasıl rahatlayacağına yönelik fikirleri vardı. Genç bir beyin olarak hep neler yapabilirim diye düşünürdü. Bu düşünce girdabında saçına ak düşmesi pek yakındı.

Macit her şeye rağmen teknolojinin ve ulaşımın rahat olduğu bir yüzyılda yaşadığı için şükretmekteydi. 18. Ve 19. Yüzyılda doğsa ne yapacağını düşünürdü ve akabinde içi ürperirdi. Tarih sayfalarında gördüğü at arabası, kağnı, fayton gibi ulaşım araçlarını kullanacaktı ki bu araçlar bile lüks olarak kabul görmekteydi. Bir gün tüm bunları düşünüp geceleri yorgan altında boşuna ağladığını idrak etti. Artık ağlamayacaktı. Bardağın dolu tarafına bakacaktı bundan sonra. Metro belki bir süre daha yapılmayacaktı ama vagonların artık külüstür sıfatına layık görüldüğü monoray, hala işlemekteydi.

Emir Erten

07.01.2017

21 Mart 2017 2-3 dakika 11 öyküsü var.
Yorumlar