Aklım Hep Sende Kaldı

Bin yıl önce miydi ne? O kadar eski, ayrıntılar yavaş, yavaş silinmiş. Kasabanın hayalet parklarında, meyva bahçelerinde, arka sokaklarında on yedilik iki okullu aşık. Büyük bir aşk yaşadılar yıllarca kimse bilmediği duymadığı sürece.
Güldüler, eğlendiler, şiirler yazdılar birbirlerine masumca.
Büyük düşleri vardı, gelecekleriyle ilgili, aşklarıyla ilgili. Ne kadar da güzel anlaşıyorlardı.
Sonra birden büyü bozuldu, önce aileler, sonra bütün kasaba duydu aşklarını.
İkisinin ailesi de karşı çıktı bu aşka. Devlet Hastahanesinin dahiliye doktoru olan Sami Bey oğlunun üniversiteyi okumasını, iyi bir kariyer yapmasını, sonra da ailelerine uygun bir kızla evlenmesini istiyordu.
Sahip çıkmadılar bu aşka.
Kasabanın çarşısında küçük bir tuhafiye dükkanı olan Mehmet Efendinin kızını kendilerine ve oğullarına uygun görmediler.
Doktor Sami Bey acele olarak kasabadan büyük şehre tayinini istedi.
Tuhafiyeci Mehmet Efendi de kızının dışarı çıkmasını yasakladı.İki aşık birbirlerine veda bile demeden apar, topar ayrıldılar.
Bu şekilde ayrılmak ikisi için de çok acı verici olmuştu. Yaşamları boyunca hep bir şeylerin yarım kalmışlığını duyarak yaşadılar.
İkisi de başka, başka insanlarla, başka, başka hayatlara yol aldılar, çoluk çocuğa karıştılar. Ama, akılları hep birbirlerinde, yarım kalan aşklarında kaldı.
Yıllar geçiyordu. Yaşlanan adam bu aşkın kendisiyle birlikte toprağa gömülmesini istemiyordu. Bir gün, geleceği parlak genç bir yazar olan torununu karşısına alıp, öyküsünü anlattı ve ondan bu aşkı satırlarında ölümsüzleştirmesini istedi.
Genç yazar sinirli, huysuz bir adam olan dedesinden, böyle bir anı hiç beklemiyordu doğrusu.
Çok şaşırmış ve etkilenmişti.
Dede, torun günlerce birlikte odaya kapanıp, çalıştılar. Dede anlattı, torun yazdı.
Roman bitmişti. Adı dedenin isteğiyle "Aklım Hep Sende Kaldı." olmuştu. Torun eserini yayın evine götürdü. Yayın evi sahibi romanı okudu ve çok beğendi. Hemen basmaya karar verdi.
Roman basıldı, genç yazarın hiç beklemediği kadar ilgi gördü. İkinci, üçüncü, dördüncü, beşinci baskıları ard arda yapıldı.
Uzak bir Anadolu kasabasında, sıcak bir ikindi zamanı, yaşlı kadının, herkes tarafından kendisine çok benzetilen, üniversite öğrencisi torunu bahçede ağacın altındaki sedire uzanmış bir kitap okuyordu.
O sırada elinde kendi yaptığı buzlu limonatayla yanına gelen anneannesine
-Çok güzel bir roman okuyorum. Olayın geçtiği yer bizim kasabaya öğlesine benziyor ki.
Sanki hık demiş burnundan düşmüş misali.
Kadın kızın limonatasını içmek için sedirin üzerine bıraktığı kitaba baktı.
Birden yazarın soyadı dikkatini çekti. Yıllar önceki büyük aşkının soyadıyla aynı olduğunu görünce, aniden bir şeyler sezinledi.
O gece torunu yattıktan sonra romanı alıp, soluk almadan sabah kadar gözyaşları içinde okudu.
Gün işırken bitirdiği kitabın son sayfasını kapatırken kendi, kendine mırıldandı.
-Benim de, benim de aklım hep sende kaldı.Sevgilim!!

03 Haziran 2009 2-3 dakika 9 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (4)
  • 15 yıl önce

    Çok etkileyici, alabildiğine sürüklerici bir öykü okudum, Nur Ergün'den. Kılçıksız, su gibi akan dupduru bir Türkçesi var onun. Sadece "ne anlatması" gerektiğini değil, "nasıl anlatması" gerektiğinin de bilincinde bir öykücü var karşımızda.

    Tiplemeler, karakterler; etleriyle-kanlarıyla, canlarıyla-ruhlarıyla "yaşıyorlar" içimizde. Tipik insan hallerinin, insan duyumsamalarının sımsıcak görünümleri, yazınsal değerlerin hakkını vere vere, nerdeyse eksiksiz bir "öykü atmosferi" oluşturulmuş. Ayrıntılar, betimlemeler, ustalıkla kurgulanmış. Birçok yeniyetme öykü heveslisinde rastladığımız dil yanlışlarına handiyse hiç rastlamıyoruz.

    Akıcı, duyarlığı keskin, yaşamdan edindiklerini estetik değerlerin imbiğinden başarıyla damıtmış, Nur Ergün. Duygusallığın sulusepken maraziliğine hiç düşmeksizin, tam bir duyarlık örneği göstermiş.

    Birbirine kavuşamayan sevgililerin içsel / psikolojik dünyaları, ancak böyle verimli bir öykü yazarak serimlenebilirdi.

    İçtenlikle kutlarım, Nur arkadaşımızı.

  • 15 yıl önce

    Tunahan Bey, Sizin özelliklerinize sahip birinden bu övgüleri duymak çok cesaretlendirici ve güzel teşekkür ederim. Hoşçakalın.

  • 13 yıl önce

    uzun zamandır bu kadar keyifle ve merakla bir öykü okumamıştım çok etkilendim inanın ''dümya küçük '' dedikleri bu olsa gerek 🙂

    nice paylaşımlara ; sevgiyle kalın 👍

  • 13 yıl önce

    Arzu Hanım,

    Güzel sözleriniz için, teşekkürler.