Aklım ve aşk

Seher vakti yürüyorum deniz kenarında bir simitçi çıktı karşıma bir tane simit aldım. İki ye böldüm yarısını martılara attım yarısını da yedim gün ağrırken vardım dükkâna açtım.
Kepenkleri oturdum sandalyeye ve beklemeye başladım boş sokaklardan insanları ve bir ayak sesi duydum uzaktan bir bayandı gelen ama güzelliği karşısında başım dönmüş. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu o an yavaş yavaş dükkâna doğru geldi içimde bu sabah şanslı günüm dedim. Âşık olmuştum hayatta ilk defa bir İstanbul sabahında yoldan geçen dilbere dükkânıma girdi. Kıyafetlere bakıyordu güzelliği karşısında elim ayığım birbirine girmişti.
Gitmesin diye dükkânı serdim önüne bir saat boyunca ne varsa gösterdim. Ama sonunda ayrılık vakti geldi kadın çıkarken bir anda ağzımdan isminiz ne diye kelimeler döküldü. Kadın ufak bir gülümsemeyle esma dedi sonrada arkasını dönüp gitti her gün buradan geçiyor musunuz demeye fırsatım olmadı. Peşinden gittim ama kadın çoktan uzaklaşmıştı. Dükkân açık olduğu içinde daha fazla gidemedim. O gün ızdırap gibiydi gün güneş bir türlü tepelerin ardında batmak bilmedi. Her geleni o sandım en sonunda akşam olmuştu. Kapatıp dükkânı ufak adımlarla yürümeye başladım eve doğru aklımda hala esma vardı. Yaklaşık bir saat sonra eve vardım kapıyı açtığımda o nu bekliyordum karşımda ama çok saçmaydı. Heyecanımdan erken uyuyamadım o akşam sabaha kadar hayal kurdum. Dükkâna bir saat erken gittim belki yine geçerde onu yakalarım diye hızlı adımlarla çıkıp yürüdüm dükkâna açıp o nu beklemeye başladım. Dört saat sonra gelmişti dükkânın önüne bir anda çocuk gibi sevinmek geldi içimden esmayı bir çay içmeye davet ettim. Yüzsüzce oldu belki ama aşk neler yaptırmaz ki kabul etmişti. Dükkânı kapatıp çay bahçesine gitmiştik. öğle olmuştu zaten esmayı beklemekten çay bahçesine gidene kadar konuştuk sonra iki çay söyleyip konuşmaya kaldığımız yerden devam ettik. Konuşurken bütün geçmişini anlattı acı doluydu içimden ağlamak geldi. Biz konuşurken bütün çalışanlar bana bakıyordu anlayamamıştım sebebini ve konuşmaya devam ettik peki şimdi mutlu musun diye sordum. Ama daha sonra sorduğuma binlerce kez pişman olduğum bir cevap duydum. Nişanlıyım dedi. 1 ay sonra evleniyoruz senide beklerim dedi. O anda bir hüzün kapladı içimi esmanın sesini duymaz oldum kalkalım dedim sonra itiraz etmedi ve o ayrı yol ben ayrı yola gittik dükkâna gitmedim evin yolunu tutum hüzünüm düşünmemi engelliyordu eve vardığımda radyo da dertli bir şarkı vardı adı aşktı ama hüzünü
Anlatıyordu yarama adeta tuz basıyordu şarkı o akşam ilk defa ölmeyi düşündüm sonra vazgeçtim değmez dedim. Unutmaya çalıştım o nu saatlerce ama unutmak bir yana aklımdan bile çıkmadı. Bunun adı aşktı ama kanadı kırıktı uçması çok zordu.1 ay boyunca ne dükkâna gittim nede kapıdan dışarıya bir adım attım. Kimsem yoktu da hayatta bir annemle babam vardı onları da yıllar önce vermiştim toprağa şimdi sevdiğim bir kadın vardı ama imkânsızdı. Takvim yaprakları evleneceği güne gelmişti esmanın hiç gitmek istemiyordum ama o nu son kez olsa da görmek istedim. Düğün salonuna gittiğimde böyle bir düğün yok dediler şaşkındım bir yandan da seviniyordum evine gitmiştim çay bahçesinde bana verdiği adreste oturmadığını öğrendim. Bir kez daha şaşkın bir şekilde kalmıştım. Olduğum yerde aklıma cep telefonun aramak geldi. Direk numarasını çevirip aradım böyle bir numara kullanılmıyor diye bir ses duydum sadece deli olduğum düşünmeye başladım. Eve gittim ve düşünmeye başladım. Daha sonra aklıma çay bahçesinde ki çalışanların bana garip bakışları geldi aklıma ve esmanın çayını yudumlamadan kalkması o an anladım aklım bana oyun oynamıştı hem de tüm acımasızlığıyla

30 Ekim 2008 4-5 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    okurken gerçek olduğunu düşünmüştüm.hayali sevgilerde yaşanabiliyormuş demek. hemde çay bahçesinde beraber çay içecek kadar... ilginç geldi öykünüz... tebrikler...😙