Aktaran

...sürprizdi nisanın sabaha karşısı. Bir başkasının yerine götürülmek. Beyaz, mavi, kırmızı, yine mavi ışıklarla yazılarla dolu eski bir minibüsle. Herkes uykuluydu. Yani arada bir esnemelere gülesimde geliyordu. Arka koltukta üç kişi, sağımda solumda iki kişi ve ön koltukta iki kişi daha. Güzel bir nisandı. Belki yağmur yağacaktı. Ertesi gün yurttaki tüm çocuklar 23 nisanı kutlayacaklardı. Herkes uykuluydu. Baş memurun karşısına getirildiğimde o da uykuluydu. Yurt uyuyordu. Yurt esniyordu. Bilmediğimi söyledim. Ben bilmesem kim bilirmiş. Bilmediğimi söyledim. İyi nezarete atın belki aklına gelir dedi baş müdür. Aklıma gelmedi. Öğlen vakti biri geldi. Esniyordum. Küçük bir pencere ve oradan kesinlikle başım bile girmezdi. Önlem almışlar ve demir kafes takmışlar. Bilmediğimi söyledim. Elektrik verelim filan diyorlardı. O diyenleri görmedim. Aralarında konuşuyorlardı. Biraz da psikopata benzettiler. Konuşurlarken onu da duydum. Bakışlarını görmediniz mi ? Deli midir nedir? Olabilir miydim? Ne olduysa vermediler. Akşama doğru bıraktılar adresimi alıp. Tam on yıl boyunca her ay yazı gönderdilerTam on yıl boyunca makamlarına çağırdılar. Bilgimin olmadığını söyledim. Sonunda bıkmış olmalılar ki epeydir göndermiyorlar. Yurt uykuda. Herkes uykuda. Aşk meşk uykuda. Esniyorum esniyorum... özlediğim bir yurt hâlâ çok uzakta.

18 Şubat 2010 1-2 dakika 57 öyküsü var.
Yorumlar