Ali

Meliha işten çıktı. Önce oğlu Ali'yi kreşten alması gerekiyordu. Koştura koştura kreşe gitti. Ali'nin iyice canı sıkılmıştı. Çok yorulmuştu. Annesini bekliyordu. Sık sık öğretmenine 'Öğretmenim annem nerede kaldı?' Diyordu.
Öğretmeni 'Gelecek çocuğum. Merak etme şimdi gelir' diyerek Ali'yi sakinleştirmeye çalışıyordu.
Ali ağlamaya başladı.
'Annem beni unuttu, beni almayı unuttu! ' Hem ağlıyor, hemde sürekli 'Annem beni unuttu!' diyordu.
Tam o sırada Meliha kapıda göründü.
Ali annesini görünce, bir çığlık atıp 'Anne' diyerek Meliha'ya doğru koşturdu.
Meliha şaşırdı. 'Ne oldu oğlum. Trafik yoğundu, biraz geciktim. Hepsi bu. Bak bakayım bana. Ağlıyor musun yoksa sen?'
Ali ağlamakla gülmek arasında şaşkın şaşkın ne diyeceğini bilemeyerek annesine sarıldı.
O ara öğretmeni 'Bugün biraz sıkıldı Ali, siz de gecikince, onu unuttunuz sandı.' Dedi.
Meliha 'Hayret bir olay. Ben biricik Ali'mi hiç unuturmuyum. Olacak şey mi Allah aşkına 'dedi. Güldü...
'Hani bazı kadınlar vardır ya, çocuklarını otobüste falan unutuyorlarmış. Olacak şey mi! Akılları bir karış havada onların. Aptal kadınlar' dedi. 'Ben hiç biricik oğlumu unuturmuyum. Olacak şey mi?' deyip. Oğlusuna sıkıca sarılıp yanaklarından öptü.
Sonra oğlunun elinden tutup birlikte öğretmenine iyi akşamlar dileyip kreşten çıktılar.
Öğretmeni de Ali'yi öptü. 'Güle güle Ali 'dedi.
'İyi akşamlar öğretmenim.'
Meliha markete uğramak istiyordu.' Önce markete uğrayalım Aliciğim' dedi.
'Bana da oyuncak yumurta alacan ama'
'Ayyy şu oyuncak yumurtandan bıktım Ali. Her yer, oyuncak yumurta. Bir şeye de benzese bari. Saçma sapan, uyduruk bir oyuncağa bir sürü gereksiz yere para harcatıyorsun bana.'
'Bana ne, bana ne, ben oyuncak yumurta istiyorum!'
Ayy tamam Ali, sus, bağırma..Tamam!'
Ali ve Meliha markete girdiler. Dolaşmaya başladılar. Ali sürekli annesinin eteğini çekiştirip duruyordu.
'Oyuncak yumurta!'
Meliha iyice sinir oldu.
Önce şu çocuğun yumurtasını alayım bari, rahat vermeyecek bana dedi kendi kendine. Söylene söylene, oyuncak yumurtaların satıldığı reyonu aramaya başladı.
Ali yine çekşitirmeye başladı.
'Bu tarafa anne. Bak işte oradalar. Bak anne bak.'
'Ayy tamam çocuğum geliyorum.'
Önce Ali'nin oyuncak yumurtasını aldı Meliha, onu susturdu. Sonra kendi alış verişini yapmaya başladı. Üç poşet alış veriş yapmıştı. Elleri kolları doluydu. Evleri iki durak ötedeydi ama, elleri çok doluydu. Çok da sisli puslu bir hava vardı. Ali'ye bu hava dokunur diye korktu. Şuradan tramvaya bineyim dedi.
Birlikte tramvaya bindiler. Aksilik ya, tramvay da üst üste kalabalıktı. Ellerinde poşetleri, bir yayında Ali...
Neyse bir adamcağız 'Gel çocuğum 'dedi.
Ali'yi kucağına aldı.
Ali istemeye istemeye de olsa, adamın kucağına oturdu. Meliha sıkışık sıkışık ayakta dikiliyordu. Arkadan sürekli ittiriyorlardı. Mecburen ileriye yürüdü. İki durak geçti. 'Çok şükür' dedi, Poşetlerini zor geçirerek tramvaydan kendini dışarı zor attı. Atmasıyla da Ali'yi Tramvay da unuttuğunu fark etti. Deli gibi bağırmaya başladı.
'Oğlum! Ali! Aman Tanrım! Çocuğumu tramvayda untttum! Çocuğumu tramvay da unuttum!'
Poşetleri elinden fırlattı, kendini kaybetti, başı dönmeye başladı. Bağırdı, bağırdı. Yanındaki kişler sakinleştirmeye çalıştılar ama, Nafile!
Meliha'nın aklı başından gitmişti. Kimseyi duymuyordu. Gözleri kararıyor, başı dönüyordu. Birisi dedi. 'Şurada karakol var. Hemen haber verelim. Polisler gider getirir çocuğu.'
Meliha tramvay durağındaki banka oturdu. 'Ali' diye sayıklıyordu. Sürekli 'Ali ' diyor, başka bir şey düşünemiyor, konuşamıyordu.
Orada bulunan bir grup genç biraz ilerideki karokola gidip durumu bildirdiler. Karakoldaki polisler durumu tramvay şehit hatları servisine bildirdiler. Btün tramvaylara anons yapıldı.
O ara Ali'yi kucağına alan Bey, Meliha'yı sorup duruyordu tramvayda.
Kimse bilmiyordu. Tramvay da anonsu duyunca kucağındaki çocuğa sordu, 'Oğlum senin adın neydi'
'Ali'
Hemen tramvay sürücüsüne haber verildi. Polis Ekibi geldi. Ali'yi alıp annesine teslim ettiler.
Meliha oğluna kavuşunca deli gibi sarıldı. Ağladı, ağladı...!
'Anne beni unuttun tramvay da anne, unuttun!'
'Hayır oğlum, hayır, unutur muyum hiç. Çok kalabalıktı. Seni sonra getireceklerini söylediler polis amcalar o yüzden.'
'Polis amcaların sirenini çaldırdım anne ben. Bir daha çalın dedim. Bir daha çalın dedim. Bak bir daha çalsınlar. Hadi amca, bir daha çalın, bir daha çalın...'
Polisler sireni kısacık bir daha çaldırdılar. Ali mutlulukla ellerini çırptı. Meliha oğluna sıkıca sarıldı. O telaşede poşetlerini de yanına getirip bırakmışlardı. Poşetlerini aldı, oğlunun elinden tuttu. Evlerine geldi. Önce kocaman bir bardak su içti. Allahına dua eti. 'Oğlumu bana bağışladığın için sana teşekkür ederim Allahım' dedi.
Bu olaydan eşine hiç söz etmedi.
Eşi eve geldiğinde Ali uyumuştu. Ertesi günde, eşi evden çok erken çıktı. Neyse ki Ali olayı unuttu, babasına anlatmadı.
Meliha bir daha çocuklarını bir yerler de unutan kişileri hiç kınamadı!

10 Ocak 2015 4-5 dakika 92 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (3)
  • 9 yıl önce

    Hayatın içinden farklı bir öyküydü.

    Teşekkürler...

    👍

  • 9 yıl önce

    Işın Ergüney beğendiğinize sevindim. Teşekkür ediyorum. Tamamen kurgu. Benimle alakası yok. Bunu da belirteyim de. Benim başıma gelen bir olay sanılmasın.

  • 9 yıl önce

    İbretlik bir olay ki bir çok annenin de başına gelmiştir ya da gelebilir neyse ki günümüzde iletişim araçları sayesinde kaybolan çocukların bulunması daha kolay oluyor. Güzeldi tebrikler Sıdıka hanım...👍