Allahın Sevgili Kulları İle İlişkilerim - 1

Lise'deki psikoloji dersinde öğrenmiştik, çok fazla zekâ geriliği olanların sıralaması şöyleydi: İdiot, Embesil, Moron. İdiot ve Embesil çok fazla zekâ geriliği olan, moron ise az da olsa öğrenme yeteneği olan, zekâsı kıt insanlara tıp dilinde verilen isim. Neden Allah'ın sevgili kulları dediğimi de açıklayayım, belki de birçoğunuz biliyorsunuz. Deli diye adlandırdığımız insanların akli melekeleri, çok az veya hiç olmadığı için, dini ve imani sorumlulukları da yoktur, dolayısı ile ahirette de bir azap görmeyecekleri rivayet olunur. Bu yazı dizisinde çeşitli (deli demeyeyim yine de) aklı az çalışan insanlarla olan ilişkilerimi, onları incitmeyecek şekilde, bazı zaman isimlerini değiştirerek öykülemeye çalışacağım.

Fethi, onun ile çok uzun yıllar tanışıklığımız var. Bizler çocuk yaşlardayken o da delikanlı çağlarındaydı. Arada Yaşar Bakkala ekmek getirir götürürdü. Çoğu zaman ayakkabıcı kalfaları takılırlar, kızdırırlardı, buna rağmen o hiç kızarmaz, bozarmaz, hepsine cevabını verirdi. Hiç kimse ile saç saça baş başa kavga ettiğini görmedim şimdiye kadar.

Bazen ağzından saçma sapan kelimeler çıkardı. Rubap, cubbap diye. Küfür ederdi ara ara. Kalfaların, çırakların kızdıkları biri varsa, siyasilerden ya da kendi arkadaşlarından, ismini söylerler, sana selam söylüyor filan kes derler, o da yedi sülalesinden başlar on yedi sülalesinden çıkardı...

Beni çok severdi, hiç bir zaman kızdıracak bir şeyler söylemedim ve yapmadım ona karşı. Aklının az çalışmasına rağmen üstü başı tertemizdi. Sanırım babası ölmüş, bir yaşlı annesi ile Çerkez Sokakta Ulus taraflarında bir yerde otururdu. Arada zorla sigara ve içki içirirlerdi. Bazen alır içer, bazen de canı istemedi mi elinin tersi ile iterdi...


Bir gün baktım elinde kırık, telleri kopmuş bir saz bizim işyerine doğru geliyor.''Bu ne Fethi'' dedim. Hemen cevabı yapıştırdı ''Sorma gardaş plak yapacaklarmış benimle, kapıma geldiler de yalnız biraz çalış öyle plak yapalım dedilerdi'' Gülsem bir türlü, gülmesem bir türlü. Arkadaşın biri ''Tabi oğlum Fethi çalış biraz, senden iyisini mi bulacaklar plak doldurmak için'' dedi. Başladı o zaman ünlü olan Zühtü türküsünü söylemeye ''Samanlıktan kaldıramadım samanı da'' diye devam ederken o arada etrafımızda toplanan mahallenin üç beş tane veledi de hep bir ağızdan ''Zühtüü'' diye bağırınca bu bir coştu, sesi daha bir gür çıkmaya başladı. ''Şimdi geldi kavuşmanın zamanı da'' tekrar bebeler'' Zühtüü'' o arada teli olmayan sazın dımbır dımbır hep bir ağızdan sesi çıkıyor. Çocuklardan biri ''Fethi Ağabey sazın teli kopmuş'' dedi. Bizim Fethi çocuğa döndü ''Be zibidi sen koparttıydın değil mi, sivil polis misin sen üleeen'' deyiverdi...

Yine bir gün fırında çalışıyorken kafa dumanlı azıcık, bira içirmişler, ekmekleri getirdi, Yaşar'a döndü ''Bana bu sefer dolar vereceksin hemşerim'' dedi. Yaşar bozulur gibi oldu, ama o da biliyor Fethi'nin durumunu ''Ya bırak Fethi nereden bulayım ben sana şimdi doları'' dedi. Bu yine ısrarla ''Bana dolar verecen hemşerim, yoksam var ya şuradan şuraya gitmem ve dahi babana da sigara içtiğini söylerim '' . Yaşar kızardı, bozardı, daha rahmetli babası sağ o zaman, döndü Fethi'ye ''Ver sana verdiğim o yüzlüğü bakayım'' Fethi verdi yüzlüğü Yaşar'a, Yaşar paranın üstüne ''Bu Türk Lirası Fethi'nin emri ile dolara çevrilmiştir'' diye yazdı kurşun kalem ile uzattı Fethi'ye ''Al bakalım Fethi'' dedi. Fethi şöyle ışığa bir tuttu parayı ''Hah şöyle Yaşar bundan sonra dolar alırım bak ona göre hazırla paraları'' deyip çıktı bakkaldan gitti. Gidiş o gidiş.
Daha ne öyküler var Fethi'yle...

06 Mart 2012 3-4 dakika 640 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar