Arjanti - 13 / Yaprak Dökümü

Doktor kardeşi ne yaptıysa döndüremedi abisini.
Dönmedi Babür...

*

Muazzam Hanım'a bu haberi vermek çok güçtü. Kimsenin eli telefona varmıyordu. Sonunda Hakan annesini aradı ve abisinin hastaneye kaldırıldığını kendisinin de onun yanına gitmekte olduğunu söyledi. Sonrasında derin bir sessizlik olmuştu. Sessizliği Muazzam Hanım'ın sesi bozdu.

-Abin öldü değil mi?

Hakanın dili tutulmuştu. Güçlükle;

-Yok anne diyebildi ve hemen telefonu kapattı.

Muazzam Hanım hislerinde asla yanılmazdı. Dört kardeş annelerinin evine vardıklarında Muazzam Hanım kapıyı açmış ve tek tek yüzlerine acı acı bakmıştı. Sonra 'Babürrrrrrrr' diye bir çığlık atıp oracıkta bayıldı.

Doktor oğlu hemen müdahale ederek annesini ayıltmaya çalıştı.

*
O günden sonra Muazzam Hanım uzun süre kimselerle konuşmadı. Sürekli oğlunun fotoğraflarına bakıp için için ağlamaya devam etti. Her gün ruhu için kuran okuyordu.
Hayat devam ediyordu.
Bir süre sonra hemen herkes normal hayatına geri dönmüştü. Kalan dört kardeş ağabeylerinin çocuklarıyla kendi çocukları gibi ilgileniyor ve her konuda destek oluyorlardı.

*
Nisan 2004...

Hakan iş çıkışında Hastane Müdürü olan kardeşinin sürekli gittiği Kazlıçeşme'deki çay bahçesine gitmişti. Kardeşi her zamanki gibi baş köşeye oturtulmuştu ve keyifle nargilesini içiyordu.

-Oooooo hoş geldin Hakan.
-Hoş bulduk .
-Sana da bir 'elmalı' söyleyeyim mi?
-Yok yok ben almayayım. Abim duyarsa öldürür beni.

Hakan 2 yıl önce Koroner Bypass ameliyatı olmuştu. O nedenle kendisine dikkat etmesi gerekiyordu. Oradan buradan sohbet ettiler. Çay bahçesinin sahibi yakın arkadaşlarıydı. Akşam yemeğini birlikte yemeyi önermişti. Birlikte yemeğe geçtiler. Keyifli bir sohbete daldılar.

Hakan kardeşinin lavaboya gittiğini fark etmişti ama 15 dakikadan fazla süre geçtiği halde geri dönmemesinden endişelendi.

-Ben bir Cihangir'e bakayım dedi.

Lavaboya girdiğinde Cihangir kan ter içindeydi.

-Ne oldu sana?
-Bilmiyorum birden ter bastı. Fenalaştım.
-Çabuk hastaneye gidelim.
-Yok yok geçer şimdi.

Hakan hemen abisini aradı ve durumu anlattı. Abisi de hiç beklemeden hastaneye gitmelerini ve kendisinin de hemen oraya geleceğini söyledi.

Hakan hemen Cihangir'le hastaneye gitti. Aile de kalp herkeste vardı. Enfarktüs geçirmiş olabilirdi ya da kalp spazmı. Hemen koroner yoğun bakıma çıktılar. O arada abisi arayıp nöbetçi uzmana durumu anlatmıştı. Cihangir'i hemen yatırdılar. Bir sürü tetkikler yapıldı. Sonuçları beklenirken doktor abisi de geldi.

-N'aber Cihangir. Nasılsın?
-İyiyim abi. Bu deli zorla getirdi beni buraya.
-İyi etmiş, öyle deme. Ne olur ne olmaz...

Bütün tetkikler yapılmıştı ama kalbe bağlı bir sonuç görülmemişti.

-Cihangir istersen eve gidebilirsin. Sabah diğer tetkiklerini de yaparız. Şimdilik endişe edecek bir şey görünmüyor.

Cihangir Hakan'a döndü ve dedi ki;

-Demedim mi ben sana Hakan. Boşuna telaşlandınız. Hadi şimdi beni eve götür.
-Tamam hadi gidiyoruz.
Cihangir giyinmeye çalışırken doktor abisi Hakan'ı odasına çekmişti.

-Kalple ilgili değil ama bu kadar terlemenin ve ağrının mutlaka bir nedeni olmalı. Sabah sen de gel hastaneye. Tepeden tırnağa tarayalım.
-Tamam abi. Akşam annemlerde kalırım ben. Sabah da Cihangir'le beraber geliriz.
-Anlaştık. Hadi ben de eve gideyim. Sabah görüşürüz.
-Görüşürüz abi...

Hakan Cihangir'i alıp evlerine götürmüştü. Cihangir eşi ve çocuklarıyla Muazzam Hanım'ın yanında oturuyordu. Eve vardıklarında olanı biteni annesine anlattılar. Muazzam Hanım yine derin bir sessizliğe gömüldü. Cihangir odasına çekildiğinde hemen Hakan'ın yanına geldi.

-Bana doğruyu söyle Hakan. Onun neyi var.
-Yok bir şeyi anne. İnanmıyorsan abime sorabilirsin.
-Aradım ben abini. O da bir şey yok dedi ama içim öyle demiyor.
-Anneeeee rahat ol lütfen. Sabah diğer tetkikleri de yapılacak. Ben sana sonuçlarını haber veririm.
-Allah hayırlı sonuçları görmemizi nasip etsin.
-Amin anne...

Hakan uyumak için yatağına uzandı ama gözünü uyku tutmuyordu. Bir ara annesinin odasından sesler geldiğini duydu. Hemen kalkıp oraya gitti.

-Anne, ne oldu?
-Bir şey yok oğlum namaz kılıyorum.
-Anne bu saatte ne namazı böyle!
-Sen git uyu. Karışma benim işime.
-Peki anne. Hadi sabah görüşürüz.

Sabah erkenden hastaneye gittiler. Doktor ağabeylerinin servisine çıktılar. Birazdan o da geldi.

-Cihangir, önemli bir şey çıkmaz ama gene de araştıralım.
-Olur abi sen nasıl istersen.

Abisi asistanını çağırttı ve yapılması gerekenler hakkında bir sürü talimat verdi. Öncelikle gene bir sürü kan alındı. EKG v.s. çekildi.

Üç saat sonra laboratuvar sonuçları çıkmıştı.

-Cihangir, bugünkü laboratuvar sonuçlarında da bir şey yok görünüyor. Son olarak bir Tüm Beden Tomografisi çektirleim de içimiz tamamen rahat etsin.
-Olur abi. Ben İYİTEM'i arayayım. Oranın sahibi arkadaşım. Gidip çektirelim.
-Tamam ara. Gideceğin zamanı bana da haber verin.
-Veririz abi.

Cihangir hemen arkadaşını aradı ve bir saat sonrasına randevu aldı. Sonra Hakan'a döndü;

-Bunlar hep senin yüzünden. Delik deşik ettiler beni. Soracağım sana bunun hesabını. Akşam Meşale'ye rakı içmeye gideceğiz. Hesabı da sen ödeyeceksin.
-Tamam dedi Hakan gülerek. İstediğin rakı masası olsun senin.

Bir saat sonra tomografi çekilecek yere vardılar. Doktor arkadaşı kapıda onları bekliyordu.

-N'aber Cihangir?
-Ben iyiyim de. Bu deli yüzünden canıma okuyorlar.
-Hakan sen bana kısaca anlatsana ne oldu?
Hakan olan biteni doktora anlattı.
-Hadi Cihangir . İçeri geçelim. Ben çekeceğim tomografini.
-Hadi geçelim dedi Cihangir.

Tomografi odasına geçtiler. Hakan özel kabinde doktorun yanındaydı. Önce batın tomografisi çekildi.

-Çok şükür Hakan batın tertemiz. Şimdi akciğerlerine bakalım. Sonra da beyin tomografisini çekeriz.
-Çok şükür. Aman hiçbir şeyi olmasın. Gelmiş geçmiş olsun.

Doktor akciğer tomografisine geçti. Bir sürü görüntü aldı. Sonra onları incelemeye başladı. İnceleme faslının uzun sürmesi Hakanı tedirgin etmişti.

-Ne oldu doktor. Bir sorun mu var?
-Henüz emin değilim birkaç farklı çekim daha yapacağım.

Hakan'ın rengi atmıştı. Doktorun yüz ifadesinden bir şeylerin iyi gitmediğini anlamıştı.

Cihangir içerden sesleniyordu;
-Hadi bitirin şu işi de gidelim bir an önce. Çok sıkıldım.
-Tamam Cihangir az kaldı. Sabret biraz daha. Akşam beni de alın içmeye giderken tamam mı?
-Sen onu yanındakine söyle. Hesaplar ondan.
-Tamam tamam dedi Hakan. Hepinize ben ısmarlayacağım.

Gülüştüler...

Doktor yeni görüntüler çekmeye başladı. Yüzü bembeyaz olmuştu. Hakan hemen fark etti bunu.

-Ne oldu doktor. Ne gördün de böyle bembeyaz kesildin diye sessizce sordu.
-Hakan, Cihangire belli etmeden abini ara hemen gelsin.
-Ne oldu ki!
-Hakan dediğimi yap hemen hadi.

Hakanın başından aşağıya kaynar sular dökülmeye başlamıştı.

Cihangirin'de duyacağı bir şekilde doktora dedi ki;

-Ben bir çay alıp geleyim. Sen de ister misin?
-Yok ben sonra içerim. Cihangir'in çekimlerini bitireyim. Yoksa fena fırçalayacak beni.

Cihangir söylenenleri duymuştu.

-Hem de ne fırça yiyeceksiniz diye gülerek söylendi.

Hakan dışarı çıkar çıkmaz hemen abisini aradı.

-Abi acele gelmelisin.
-Ne oldu ki Hakan?
-Doktor dedi ki; abine söyle hemen gelsin.
-Tamam on dakika sürmez orda olurum.

Tomografi merkezi hastaneye çok yakındı. Hakan için sancılı bir bekleyiş süreci başlamıştı.
Kapının önünde bir o yana bir bu yana gidip geliyordu. Gözü saatindeydi. Zaman geçmek bilmiyordu. Abisinin geldiğini görünce ona doğru hamle yaptı.

-Abi kötü bir şey olacak galiba dedi.
-Dur bakalım hemen heyecanlanma.

Abisi hemen doktorun yanına gitmişti. Cihangir abisinin de geldiğini görünce heyecanla sordu.

-Ne o abi? Sen niye geldin ki?
-Annemim tansiyonunu ölçmek için ona gidiyordum. Bir bakayım sen ne alemdesin dedim.
-Aslında iyi oldu gelmen. Bunlar işin cılkını çıkartılar. Hala bitiremediler be abi!
-Tamam tamam sen sinirlenme. Hallederiz şimdi.

İki doktor gözgöze geldiklerinde abisinin yüzüne baktı Hakan. Birden içini umutsuzluk kapladı.

-Abi. Diyebildi sessizce...

Keanara çekilip için için ağlamaya başladı.

Abisi kızmıştı.

-Saçmalama Hakan. Hadi sen çık dışarıya da biz rahat rahat bakalım şu işe.

Hakan dışarı çıkmıştı ama aklı hep içerdeydi.' Keşke ağlamasaydım da ben de içerde kalsaydım' diye söylendi kendi kendine...

Zaman geçmek bilmiyordu. Deli danalar gibi koridoru arşınlıyordu. Kimbilir kaç kez gidip gelmişti. Bir süre sonra kapı açıldı ve abisini gördü.

-Hakan diye seslendi abisi.
-Efendim abi diye cevapladı Hakan.

Abisi susmuştu.

Konuşmuyordu...
*

Sürecek...

29 Temmuz 2012 7-8 dakika 45 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar