Arjanti / Kerevet

Bölüm 8

Muazzam şaşkın şaşkın elbiseye bakmaya devam ediyordu.
Sabire Hanım kızının başını okşadı ve

-Güzel kızım ilk senin elbisen satılmıştı. Demek ki İsmail Bey oğlumuz almış ve o günden beri seni sevmiş.

Muazzam utanmıştı. Başını önüne eğdi ve belli belirsiz bir sesle annesine cevap verdi.

-Anne Müdire Hanım'ın odasında elbiseyi görmüştü ve çok beğendiğini söylemişti. Ama ben o zaman kim olduğunu bilmiyordum.

*

İsmail sonunda isteğine ulaşmıştı.

Akşam eve vardığında konuyu hemen abisine aktardı. Abisi olan bitene inanamıyordu.
-Sen şimdi o kızı babasından istedin öyle mi?
-Ben değil dayısı istedi abi.
-Nasıl yani?

İsmail olanı biteni anlatınca;
-Hayırlısı olsun İsmail dedi.

Abisi hem sevinmiş hem de biraz tedirgin olmuştu. Nefise Hanım'a bunu kabul ettirmesi zor olacaktı.
Akşam yemekten hemen sonra kahvesini içerken;

-Nefise biliyor musun İsmail evleniyor.
-İsmail evleniyor mu? Kimle?
-O sevdiği kızla.
-Ben o kızı istemeye falan gitmem bilmiş ol bey.
-Kızı istemişler bile.
-Anlamadım bey, nasıl yani? Kim istemiş?

Hamdi Bey İsmail'in anlattıklarını aktardı. Nefise Hanım çok sinirlenmişti. O sinirle İnci'ye seslendi;

-İnciiiiiii çabuk buraya gel.

İnci annesinin sinirini iyi bilirdi. Bir solukta içeri girdi.

-Efendim anne .
-Bu işte senin parmağın var mı İnci?
-Yok anne. İsmail beğenmiş kızı ve babamın anlattığı gibi davranmış .Sonunda da ne edip edip babasını ikna edip kızı almış.
-Durun bakalım daha her şey bitmedi.

Hamdi Bey eşinin son sözü üzerine kahvesinden son bir yudum daha aldı ve sert bir ses tonuyla konuya noktayı koydu.

-Bu iş bitmiştir. İsmail'e yakışır bir düğün için ne gerekirse yapılacak.

*

İsmail'le Muazzam'ın düğünleri Kale Park'ta yapıldı. Trabzon'un tüm seçkin aileleri düğündeydi ve hepsi de Muazzam'ı çok beğenmişlerdi. Nikah şahitliklerini Vali ve Muazzam'ın dayısı yapmıştı...

*

Düğünden kısa bir süre sonra İsmail yedeksubaylığını yapmak üzere Ankara'ya gitmişti. Muazzam'ın yanında annesi Sabire Hanım vardı ve Muazzam hamileydi.

Kocası askerdeyken oğlu dünyaya geldi. İsmail birliğinden izin alarak Trabzon'a gelmiş ve oğlunu kucağına almıştı.

-Oğlumun adı Akcan Mete olsun Muazzam. Sen ne dersin?
-Sen bilirsin bey.

İsmail bir de Trabzon hasır bilezik almış ve onu da hemen Muazzam'ın bileğine takmıştı.

-Her oğlan doğuruşunda bir hasır bilezik alacağım sana Muazzam dedi...

İsmail 3 gün sonra birliğine geri döndü.

Sürekli mektuplar yazıyor ve ailesi hakkında bilgi almaya çalışıyordu.

Bu mektuplardan birinde oğluna hem bir şiir yazmış hem de nasihatte bulunmuştu.

Mektup şöyleydi;


Oğluma

Ankara 27.2.1943


A nkaradan ayrılıp, göreyim diye seni
K ollarımda sıkarak almak için buseni...
C in peri masalı mı; hoş geldin yuvamıza,
A nnene bir arkadaş ve hem er ordumuza...
N innileri dinlemek acep nasıl mı bana,
M ete vakitsiz, fakat anarım yana yana.
E llerin yumak gibi idi ilk gördüğümde
T aze ıtır kokusu sunuyorken içimde.
E lemlerimi sanki unutmuş oldum o an
E lveda sırasında kalbim olurken viran
R engimi alıyordu uzun gurbet acısı
G ün doğdu ocağımda ordu arabacısı
Ü zenerek armağan vermeye seni yurda
N işanı var alnında, benziyorsun Bozkurda
E ttim sana emanet o zavallı anneni
Y ok olursam acıma sakın oğlum sen beni.

Oğluna hem şiirle hem de yazıyla seslenmişti.

İşte o yazısına da bir dörtlükle başlamış ve sonra da devam etmişti;

Bugün yurda bir bekçi sırasında duranım,
Hür sineme yan bakmak isteyeni kıranım,
Ben zaten ta!... ezelden bağrı yanık viranım
Sana duam budur ki: erken atıl hayata...

Baban
İsmail Kemal

Belki hayattır bu oğlum sen de benim gibi baba, anne tanımaz olursun, Allah göstermesin. Eğer böyle bir talihsizliğe düşersen sana duam: hayata erken atılmandır. Akraba ve taallükatına hürmet, sevgi ve saygıdan geri kalma, daima doğruyu kendine şiar edin. Bu meşki okursun tekrar tekrar. Yapacağın her harekette düşün, sonra kararını ver. Ölülerin ve ceddinin haysiyet ve şerefini koru! Doğruluktan ayrılma ki örnek ol seni göremeyecek olanlara.
Annesi Muazzam bu meşki iyi sakla velev ki ben sağ olsam bile. Çünkü oğluma öğüdümdür. Selam ve gözlerinden öperim.

Asker babanız
İsmail Kemal

Ve bir de not düşmüştü altına;

Şiirin baş harfleri yukarıdan aşağıya Akcan Mete Ergüney diye okunur.

*

İsmail bu mektuptan kısa bir süre sonra bir mektupta Muazzam'a yazmış ve ona da bir şiirle seslenmişti.

Oğlumun annesine!
9.3.1943
Ankara

Görüyorum gözümden, ne kadar uzak isen
Bir benim gurbet elde ve dahi sen Muazzam sen.
Yollar uzaklaşıyor, çünkü doluyor günler
Aklımda çocukluğum, oynadığım oyunlar...

Bir gün azminin gelse unuttuğum acısı
Görsem de şaşacağım hakikat o mi, ben mi
Yoksa gene mi hayal gönül arabacısı
Gömülen yüreğime onlardan bir diken mi!...

Bunları kıyas edip avunup gideceğim
Son takılan göğsüme benim nazlı çiçeğim!
Bazı acı diyerek kalbini kırdı isem
O kalbe yer eden ve yerleşen can isem!
Sayılmaz kusur asla unuturuz yerinde
En son dedim unutma bu söz kaldı derinde.
Gelir aklıma olur,olmaz iki üç kelâm
Birlikte söyleyelim Muazzam yar vesselam!...
Bir hayata bir hayat inanarak o kattı
Ona sorunca diyar ?sevgiyi benden' tattı...
Şimdi ne dese İsmail onların tesirinden
Kızım gücenme sakın bir gönül esirinden...

Hayatta acı olan bilelim ki hakikat
Benim oğlum annesi Muazzam ! Ah ! Muazzam !...
Bunlardan olacaksa bir derdin yâr iki kat
Ben de oğlumla bile sana diyeyim ninem...

Oğlunun babası
Ben
İsmail Kemal

*

Muazzam'ın bebeğine annesi bakıyordu.

Akcan bebek bir yaşındayken boğmacaya yakalandı ve tüm gayretlere rağmen vefat etti. İsmail Ankara'da hala askerdi ve bu defa izin alıp gelememişti. Muazzam günlerce oğlu için gözyaşı döktü.

Bir yıl sonra İsmail askerliğini bitirip Trabzon'a döndü. Ve 1944'te ikinci bebekleri dünyaya geldi. Babür koydular ikinci oğullarının adını ve bir hasır bilezik daha takıldı koluna Muazzam'ın.

Sonrasında dört oğulları daha oldu.

Muazzam sadece beş erkek çocuğuyla ilgileniyordu. Evin işleri için iki yardımcı kadın vardı. İsmail ailesi için ne gerekiyorsa yapıyor ve refah içinde yaşamaya devam ediyorlardı.

İsmail çok kazanan ama kazandığını bol bol harcayan ve tanıdık olsun olmasın herkese yardım eden biriydi. 1950'de abisi Soğuksu'da Atatürk köşkünün orada çok büyük bir arazi aldığında yarı parasını da İsmail vermişti. Karşılığında ise elinde hiçbir belge yoktu.

Muazzam ?bir evimiz olsun bey' dedikçe İsmail ?Boş ver sonra alırız Muazzam' diye geçiştiriyordu.

Masal gibiydi yaşamları ...

*

1956 yılının mart ayının ortalarına doğru Dr.Yaşar , İsmail'i aradı.

-İsmail akşam senle şehir kulubüne gidelim mi? Çoktandır gitmedik, ben de çok sıkıldım ne dersin?
-Olur Yaşar. Ben iş çıkışı seni muayenehanenden alırım oradan gideriz.

İsmail fazla kalmayız düşüncesiyle eve haber göndermemişti.
İş çıkışı Yaşar'ın yanına gitti ve ordan da beraberce Şehir Klubü'ne doğru yürümeye başladılar.

Kulübe vardıklarında üst kattaki kutlamaya katılacaklarını söyledi Yaşar.

Birlikte merdivenleri çıkmaya başladılar. Merdivenlerin bitmesine 2-3 merdiven kala İsmail sol tarafında şiddetli bir ağrı duydu.

-Yaşar bana bir şey oluyor diyebildi güçlükle.

Dr.Yaşar hemen İsmail'in koluna girdi. İsmail'in yüzünden terler boşalıyor ve yüzünde korkunç bir ağrının izleri belli oluyordu. Yaşar bütün gücüyle düşmemesi için gayret ediyor bir yandan da;

-Çabuk yardım edin, onu tutamıyorum diye var gücüyle bağırıyordu.

Oradakiler hemen yardıma koştular ve İsmail'i iki kolundan tutup hemen üst kata taşıyıp yere uzattılar.

Dr. Yaşar bir yandan;

-İsmail kendine gel, sakın bırakma bizi bağırıyor diğer yandan da sürekli kalp mesajı yapıyordu...



Öykü sürecek...

01 Nisan 2012 7-8 dakika 45 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (2)
  • 12 yıl önce

    İyi Geceler Işın Bey,

    Ne yazık ki öykünüz hakkındaki yorum yerine, gördüğüm uygulamalara eleştiri yapmak daha ağır bastı. Bu siteye girdiğimden bu yana, öykü blöümündeki güne seçilen yazılarda şu kanaat belirdi bende. Sitenin belirli kalemlerine ait yazılar, iki sene önce de yazılsa öncelik onlaradır. Öbürlerine arada bir birer parmak bal yeter. Hayır öyle değil demeniz benim kanaatımı şu aşamada değiştirmez. Beğenmiyorsanız çeker gidersiniz demeniz siteyi bir süre sonra, kendin pişir kendi ye durumuna düşürür. Bu dost sesine kulak verilse iyi olur. Ayrıca, sitede bakın böyle eleştiri bile yapılıyor olması sizin ve sitenin değerinizi yükseltir. Başarılar diliyorum. Saygılarımla.

  • 12 yıl önce

    Veysel bey,

    Biz her yönümüzle eleştiriye sonuna kadar açığız. Nezaket kuralları içerisinde gösterilen her yolu dikkatle dinleriz.

    Öncelikle eklenen öykülerin sayısına bakar mısınız lütfen.

    Öykü sayısı denemelerin nerdeyse üçte biri kadar. Ve takdir edersinizki vitrine asılan eser en azından yayınlananların içinde en iyisi olmalıdır.

    Biz de isterizki yüzlerce öykü yazarımız olsun ve her gün yeni bir yüzle çıkalım Şiirkolik karşılarına.

    Sevgiler...