Arjanti / Mutluluk

Bölüm 7




Ethem Bey ;

-Sen ne saçmalıyorsun? Böyle kız mı istenir? Senin anan baban yok mu? Şimdi defol git buradan yoksa elimden bir kaza çıkacak.

Diye kararlı bir sesle konuşunca İsmail bir şey demeden hemen oradan uzaklaştı.

*

Ethem Bey konuyu eşine ve kızına söylememeyi düşündüyse de kızı adına tedirgin olmuştu.
Akşam Muazzam uyuduktan sonra olan biteni Sabire Hanım'a anlattı. Sabire Hanım da çok şaşırmıştı.

-Bu nasıl şey bey diyebildi.
-Ben de anlamadım Sabire. Adamı da ilk kez görüyorum. Gerçi iyi giyimli efendi birine benziyordu ama gene de Muazzam için endişelenmeye başladım. Sen bir Muazzam'a sor bakalım bildiği, gördüğü, rahatsız olduğu bir şey var mı?
-Tamam bey sabah konuşurum ben onunla.

*

Sabah kahvaltı sonrasında Sabire Hanım konuyu Muazzam'a anlatmıştı.

-Hiçbir bilgim yok anne. Beni rahatsız eden biri de olmadı.
-Peki kızım. Ben okula uğrar İnci Hanım'la bir görüşürüm.

Sabire Hanım öğleden sonra Enstitü'nün yolunu tutmuş ve soluk soluğa İnci Hanım'ın odasına girmişti.

-Müdire Hanım sizi rahatsız ediyorum ama konuşmam gereken bir konu var. Ben Muazzam'ın annesiyim.
-Tabii buyurun şöyle oturun. Hayrola? Muazzam'ın bir şeyi mi var?
-Onun bir şeyi yok İnci Hanım ama onla ilgili bir konu var. Bunu size iletmek istedim.
-Buyrun sizi dinliyorum.
-İnci Hanım, hepimiz biliriz ki siz çocuklarımızı her şeyden korursunuz. O nedenle de hemen gelip olanı biteni size anlatmak istedim.
-Onlar bize emanetler Sabire Hanım. Hele siz bir anlatın bakalım ne olduğunu bilelim.

Sabire Hanım olanı biteni İnci Hanım'a anlatmıştı. İnci Hanım bizzat ben ilgileneceğim bu konuyla dedikten sonra Sabire Hanım izin isteyip odadan çıktı.

*

Bu konu İnci Hanım'ın kafasına takılmıştı. Önce kondurmak istemedi ama kişinin iyi giyimli biri olduğunu da öğrenince kafasında bir ?Acaba' sorusu oluştu.
Hemen İsmail'i telefonla aradı.

-İsmail nasılsın ben İnci
-Oooo sevgili yeğenim ben iyiyim sen nasılsın? Hayırdır sen beni arar mıydın?
-Aradım işte... Bugün işin yoksa bana uğrar mısın? Seninle konuşmak istediğim bir şey var.
-Hayırdır İnci? Telefonda söyle.
-Yok yok, yüz yüze konuşalım.
-Peki o zaman birazdan sendeyim.
-Tamam görüşürüz İsmail.

*

İsmail otuz dakika sonra gelmişti.

-Hoş geldin İsmail, buyur otur. Sana bir kahve söyleyeyim.
-İyi olur İnci. Ben daha fırsat bulamamıştım kahve içmeye.

İnci Hanım zile bastı ve gelen müstahdeme iki orta kahve söyledi.

-Eeeee İnci, ne konuşacaksın benimle.
-Şeyyy İsmail. Belki saçma gelecek sana ama bunu sormak zorundayım.
-Hayırdır İnci, merak ettirme beni de söyle bir an önce.
-Sen Muazzam'ın babasıyla konuştun mu hiç?

İsmail bu soru karşısında kıpkırmızı olmuştu.

-Şey İnci, sana doğrusunu söylemeliyim. Ben o kızı senin odanda gördükten sonra hiç unutamadım. Biliyorsun ki konuyu abime ve sizlere de açtım ama yengem karşı çıktı. Abim de bir şey söyleyemedi. Baktım olacak gibi değil gittim kendim istedim.
-İsmail sen ne yaptığının farkında mısın? Tarih böyle bir şeyi yazmamış. Sen böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Üstelik bu kız benim öğrencim. Yani bana emanet. Bu yaptığına inanamıyorum...
-Haklısın İnci, özellikle senden özür dilerim. Ama şunu bil ki ben o kızdan vazgeçmeyeceğim.
-Lütfen İsmail, böyle saçmalıklar yapma. Kızı da beni de zor durumda bırakma.
-Tamam tamam bir daha saçmalamam.

*

İsmail bu konuyu kafasına koymuştu ve ne edip edip Muazzam'la evlenecekti.
Uzun bir süre babasını etkileyecek bir akrabanın olup olmadığını araştırdı. Sonunda kızın dayısının babasıyla arasının çok iyi olduğunu ve birbirlerini saydıklarını, sevdiklerini öğrendi. Sıra o kişiyle konuşmaya gelmişti.
Konuyu abisine tekrar açtı ama abisinden olumlu bir cevap alamadı. Bunun üzerine Muazzam'ın dayısı Burhan Bey'le bir konuşma fırsatı yaratmaya çalıştı. Üç beş gün sonra Uzun sokakta yürürken karşıdan Burhan Bey'in geldiğini gördü.

-Merhabalar efendim. Ben Avukat İsmail. Vaktiniz varsa size büromda bir çay ikram edebilir miyim?
-Hayırdır İsmail bey! Nedendir bu davet?
-Siz lütfen buyurun orda konuşalım.
-Peki.

İsmail büroya varıncaya kadar Burhan Bey'e bir şey söylememişti.
İçeri girmeden hemen çay ocağına iki çay söyledi ve sonra odasına geçtiler.

-Buyrun Burhan Bey şöyle oturun lütfen.
-Teşekkür ederim İsmail Bey. Doğrusu merak ettim ne konuşacağınızı.
-Çaylarımızı içelim anlatacağım size konuyu.

O arada çaylar da gelmişti. Burhan Bey İsmail'in ne söyleyeceğini merakla bekliyordu. Çaylar bitince İsmail söze girdi.

-Burhan Bey, ben enstitünün müdiresi İnci'nin amcasıyım.
-Nasıl yani? İnci Hanım sizinle aynı yaşta gibi.
-Evet ama abimle aramda yirmi beş yaş fark var. Ondan öyle oluyor.
-Peki devam edin sözünüze.
-Ben okulda yeğeniniz Muazzam'ı gördüm ve de çok beğendim. Onunla evlenmek istiyorum.
-İyi de evladım bunu ailenle konuş ve onlar da gidip istesinler. Gerisi babasının bileceği bir iş. Sen bu konuyu bana neden söylüyorsun ki?
-Burhan Bey, ben konuyu aileme açtım. Yengem kız kardeşinin benimle evlenmesini istediği için hemen karşı çıktı. O nedenle de Muazzam'ı istemeye gitmiyorlar. Ben de cesaretimi toplayıp Ethem Bey'den kızı istedim ama beni kovdu.
-Sen neler diyorsun İsmail Bey oğlum. Bu yapılacak bir şey mi? İyi kurtulmuşsun Ethem'in elinden. Yoksa hiç iyi şeyler olmazdı. Allah korumuş seni evladım.
-Ne yapabilirdim ki başka? Muazzam'ı kaçırmaktan başka çarem kalmayacak bu gidişle.
-Dur evladım ne kaçırması? Hele bir dur bakalım. Sen kimlerdensin bana bir anlat hele bakayım.
-Ben Avukat Hamdi'nin kardeşiyim. Aynı zamanda Hakim Kamil'le de kardeş çocuklarıyız.
-Topal hakimden mi bahsediyorsun sen?
-Evet ondan bahsediyorum.
-Evladım aileniz Trabzon'un en bilinen ve de sevilen, sayılan ailelerinden. Ama bu her şeyi halletmiyor.
-İşte ben de bu yüzden sizinle konuşmak istedim. Çok araştırdım ve Ethem Bey'e bu konuyu benim için söyleyebilecek tek kişinin siz olduğunuzu öğrendim. Lütfen bana yardım edin.
-Hele ben bir düşüneyim. Bir ara tekrar uğrarım konuşuruz. Şimdi ben kalkayım.
-Çok teşekkür ederim Burhan Bey. Allah sizden razı olsun.

*

Burhan Bey öbür akşam Sabire Hanım'a uğradı ve İsmail'le konuşmalarını aktardı.

-Sabire, efendi bir adam İsmail. İyi bir ailenin oğlu. İşi gücü de yerinde. Ethem haklı olarak kovmuş ama adamın da yapacak bir şeyi yok. Ne dersin? Ben bir Ethem'le konuşayım mı?
-Abi sen beğendiysen konuş istersen. Ama peşinen söyleyeyim Muazzam okulu bitirmeden hiçbir şey olmaz.
-Tamam tamam sen merak etme. Muazzama da bir şey söyleme. Kafası karışmasın kızın.
-Tamam abi.

*

Burhan Bey İsmail ve ailesini elinden geldiğince araştırmıştı. Herkes olumluydu aile için. İçi rahat etmişti.
Cuma namaz sonrasında Ethem Bey'in kasap dükkanına gitti.

-Oooo Burhan, sen buraların yolunu bilir miydin?
-Namazdan sonra birden aklıma esti. Sana bir uğrayayım edim Ethem.
-İyi ettin iyi ettin. Oğlum hemen iki çay kap gel bakalım bize...

Çayları içerken Burhan Bey Ethem'in keyifli olduğunu gördü ve konuyu orada açmaya karar verdi.

-Ethem, geçenlerde Muazzam'ı istemişler senden. Hiç bahsetmedin.
-Sen nerden duydun bunu?
-Sen benim nerden duyduğumu bırakta söyle bakalım ne oldu.
-Ne olacak kovdum. Allah'tan hemen arkasını döndü gitti de elimden bir kaza çıkmadı. Töbe töbe. Bu mübarek günde gene sinirim tepeme çıkacak.
-Ethem dur sinirlenme şimdi. Seninle konuşacaklarım var.
-İyi o zaman söyle bakalım.

Burhan Bey olanı biteni aktardı. Ethem Bey önceleri Nuh deyip peygamber dememişti ama Burhan Bey'in ailesiyle ilgili söylediklerinden sonra biraz yumuşamıştı .

-İyi de Burhan nasıl olacak bu iş. Ailesi gelmiyorsa kim isteyecek bu kızı benden?
-Ben isteyeceğim Ethem!

Ethem Bey şaşırıp kalmıştı.

-Burhan sen iyice araştırdın mı? Bak sonra senden sorarım hesabını.
-Tamam be Ethem. Ben sevdim adamı. Yarın uğrayıp konuşayım. Sonra da onunla beraber bir akşam sana gelelim.
-Allah Allahhhh. Bu nasıl iş dedi Ethem Bey ama Burhan Bey'e de karşı koyamadı.

*

-Selamun Aleyküm İsmail Bey oğlum.
-Aleykümselam Burhan Bey amca buyur.
-Sana iyi haberlerim var evladım.

İsmail heyecandan yerinde duramıyordu.

-Nedir Burhan Bey amca?
-Muazzam'ın babasıyla konuştum ve onu ikna etmeyi başardım.
-O zaman hemen gidip tekrar isteyeyim.
-Dur be evladım sen nereye gidiyorsun?
-İyi de size söylemiştim. Ailem gitmez istemeye.
-O zaman senle ben gidip isteyeceğiz.

İsmail nerdeyse düşüp bayılacaktı....

*
Okulda ilk dönem sonra ermiş ve karneler alınmıştı. Muazzam okul birincisi olarak takdirname aldı. O gece babası ona hasır bilezik hediye etti.

Okulun ikinci yarısının başlamasına iki gün kala Sabire Hanım'ın evinde hummalı bir temizlik vardı. Muazzam buna pek bir anlam verememişti.

-Anne, bayram değil seyran değil niye böyle büyük temizliğe kalktın ki sen.
-Yarın akşam önemli bir misafirimiz var kızım.
-Kim gelecek anne?
-Akşama söylerim kızım. Hadi şimdi el ele bitirelim şu temizliği.

*

Ertesi akşam Burhan Bey yanında İsmail'le Ethem Bey'in kapısına geldi. İsmail'in elinde çikolata kutusu ve söz bohçası vardı. Gerçi daha kız istenmemiş ve bir sonuca ulaşılmamıştı ama İsmail'in ısrarıyla söz bohçası da hazırlanmıştı.
Burhan Bey kapının tokmağını üç kere çaldı. Kapıyı Sabire Hanım açmış ve misafirlerini içeriye buyur etmişti.
İsmail heyecandan tir tir tirriyordu.
İçeri geçtiklerinde Ethem Bey cam kenarındaki sedirde oturuyordu. Burhan Beyi görünce ayağa kalmıştı.

-Hoş geldin Burhan, sen de hoş geldin evladım.

İsmail, Ethem Bey'in kendisine ?evladım'demesinden çok mutlu olmuştu. Saygıyla Ethem Bey'in elini öptü ve Ethem Bey'in ?buyurun oturun' demesini bekledi.

-Buyrun oturun şöyle.

Burhan Bey , Ethem Bey'in karşısındaki sedire oturunca İsmail de hemen onun yanına ilişti.
Sabire Hanım gelen çikolatadan ikram etti ve söz bohçasını hemen oradan kaldırdı.
Muazzam üst katta heyecandan ölecek gibiydi. Önceki akşam annesi onu istemeye geleceklerini söyleyince çok bozulmuştu ancak gelecek olanın İsmail olduğunu öğrenince içinden sevinmişti. İsmail'i iki kere okulda görmüştü ama hayal meyal hatırlıyordu.

Kahveler içildikten sonra Burhan Bey söze girdi;

-Ethem, Allah'ın emri Peygamber efendimizin kavliyle kızın Muazzam'ı oğlumuz İsmail'e istiyorum.
Ethem Bey bir süre düşündü ve sonra cevabını iletti.
-Bak Burhan, sen olmasan ben bu delikanlıyı bir daha kovardım. Üstüne bir de iyi bir sopa yerdi benden. Ama şimdi arada sen varsın. Ben kızı sana veriyorum.

İsmail'in gözlerinden iki damla yaş yanaklarına süzülmüştü. Burhan Bey'in dürtmesiyle hemen kendine geldi ve ayağa kalkıp Ethem Bey'le Sabire Hanım'ın ellerinden öptü.

*

Konuklar gittikten sonra Sabire Hanım Muazzam'a seslendi ;

-Muazzam hele bir aşağıya gel kızım.
-Efendim anne demesiyle aşağıya inmesi bir olmuştu.
-Kızım baban seni İsmail Bey oğluma verdi. Allah mesut etsin. Bak bu da söz bohçan. Hadi aç da bir bak bakalım beğenecek misin?

Muazzam bohçayı alıp masanın üstüne koyduğunda kalbi yerinden fırlayacak gibiydi.
Özenle bohçayı açtığında masanın başında donup kalmıştı.
Sabire Hanım Muazzam'ın o halini görünce yerinden kalkıp yanına gitti. Muazzamın eli ayağı zangır zangır titriyordu. Güçlükle söylendi;

-Anne bu benim geçen sene mezuniyette diktiğim elbise...

11 Mart 2012 10-11 dakika 45 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    hayatın rengi dizeler👍 buruktu😙 okumak güzel... yüreğinize sağlık...