Artı eksik

TOPLUCASINDAN ARTI EKSİK


Bütün kavalyeler kısmi felç geçirip yatağa düşüyorlar. Oysa hep yaşamayı. Sudaki yüz bizimki değildir. Geçici bir kadın ya da saat kulelerinin ters duran şekilleri. 21. Çay saatinde Çaykowski...

Yaşadığım bütün yerleri merak ediyorum bu kez. Ayakta kalmış bütün kalelerimi. Seslerimi ve ritimlerimi.

Yenilsiyorum.

Baştanbaşalığımı, yeryüzülüğümü, büyüklüğümü.


Müzik, çalıyor... Sabrın eksildiği düzlükte atım; başka atların toynaklarında kıvılcımlar. Gözüm yanıyor.Bir terslik var. Ne olmalı hiç sevmiyorum; sevişmek gerekiyor.


Düşünüyoruz.


Küskünlüğüm, suskunluğum duyulmuyor ardımdan. Adımlarım, adamların adımlarından küçük ve gizemsiz. Resimler ve yüzler. Beyaz renkler. Küf ve bira -kadar uçucu şeyler. Ruj ve ihanet kadar bulaşıcı şeyler. Tül, kül ve gül kokuları gibi.


Kendimizi öte kılmaktadır yaşam; yaşam diyorum ki, aslı asaleti elektron-nötron gayri.

İstemiyorum.

Kınsız bir kılıç kadar bütün usulluğumuz. Savaşta ve barışta. Çocukta ve kadında. Oysa yenilgiler... Atalanta barlarında çalan eski- artık yeni- savaş türkülerinin hızlı, çoşkun ritmine benzemiyordu.


Bir de eşek arıları.
Annem, nasıl da sarıyorlar...

SONER DAYAN

25 Şubat 2009 1-2 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar