Aşk Sensiz S/ağır

Sessiz bir sabaha uyandı adam...
Nedense yatağından çıkmamış ve biraz tembellik yapmaya karar vermişti. Gecesi huzursuz geçmişti ve uykuya dalmakta da çok zorlanmıştı. Bu nedenle biraz daha yatakta oyalanmayı tercih etmişti...
Saatine baktı. 07.30 olduğunu görünce endişelendi ve hemen yatağından fırlayıp duş almaya gitti. Sular başından aşağıya dökülmeye başladığında içindeki huzursuzluğun hala devam ettiğini fark etti. Aceleyle kurulanıp üstünü değiştirdi ve evden çıkıp arabasına doğru yöneldi.
Arabaya bindiğine ilk işi radyoyu açmak olurdu ama bu defa eli radyoya gitmemişti. Duyacağı her şarkının 'O'nu hatırlatacağını biliyordu. 10 dakika sonra sahil yoluna ulaşmıştı. Trafik pek sıkışık değildi ve denizi seyrede seyrede gidiyordu.
Yolun kenarında salaş bir çay bahçesi olduğun fark ettiğinde hemen sağa yanaşıp durdu. Arabasından indi ve denizi en iyi gören masaya oturdu. Garsona eliyle işaret edip çay istedi. Garson çayı masasına bırakıp ayrılınca çay bardağını eline aldı ve parmaklarının yandığını hissetti. Bir şey olmaz diye düşündü. İçim daha çok yanıyor nasılsa diye belli belirsiz kendi kendine söylendi.
Gözü hep denizde ve uzaklardaydı.
Kaldırımdan yavaş adımlarla yürüyen bir kıza takıldı gözleri. Aman Allah'ım dedi ne kadar da ona benziyor. Gözlerinin derinliklerine işledi mavi. Havada kavisler çizen martılara dalıp gitti...
Bir süre sonra o kız tekrar geçti önünden. Bu defa daha dikkatli baktı kıza.
Ama bu olamaz diye kendine kendine söylendi. Yerinden kalktı ve kıza doğru yaklaştı.
Bakar mısınız? Dedi titrek bir sesle. Kız durdu ve yavaş hareketlerle geri döndü. Göz göze geldiklerinde adamın yüreği yerinden fırlayacak gibi olmuştu.
Adınız Berrak mı diye sordu. Kızın hayır demesini çok istiyordu ama kız usulca başını sallayarak 'evet Berrak' dedi ve devam etti 'Ama siz bunu nerden biliyorsunuz?'
Adam susmakla konuşmak arasında kararsızdı. Yüzü sapsarı olmuş ve ellerinin titrediğini kız fark etmesin diye azami dikkat gösteriyordu.
'Şey' dedi belli belirsiz 'Sanırım bu bir tesadüf, sizi de yolunuzdan ettim özür dilerim'.
Kız adama biraz daha yaklaşmıştı. ' Siz iyi değilsiniz' dedi. Adamın koluna girip oturmasına yardımcı oldu. Kızın parmaklarını ellerinde hissettiğinde bayılacak gibi oldu. Son bir gayretle 'Teşekkür ederim kızım' dedi. Seni de yordum...

Birer çay içelim mi diye sordu genç kız ve cevabını beklemeden garsona seslendi.
- Bize iki çay lütfen...
Çaylar gelinceye kadar sessizce oturdular. Adam heyecanını üstünden atmış ve kendine gelmişti. Ürkek bakışlarla kızın yüzüne baktı.
- Gözleriniz ne kadar güzel
- Teşekkür ederim efendim, annemin gözleri bana miras kaldı.
- Anneniz! Hayatta değil mi? Diye sorarken cevabının 'evet' olması için dua ediyordu.
- Hayır efendim ben çok çok küçükken ölmüş.
- Başın sağ olsun güzel kızım.
Kısa bir konuşma geçmişti ve ortalık yine sessizliğe bürünmüştü. Adam genç kıza annesini çok iyi tanıdığını söylemek istiyordu ama buna cesaret edemiyordu. Anlatmamalıyım dedi kendi kendine ve gözlerini genç kızdan uzak tutmaya gayret göstermeye başladı.
- Siz hala iyi değilsiniz?
- Yooo yoooo iyiyim şimdi.
- Bana anlatmak istediğiniz bir şey var gibime geliyor. Lütfen paylaşın benimle. Sizi dinlemek istiyorum.
- Belki daha sonra güzel kızım.
Genç kız bu cevaba şaşırmıştı. Kimdi bu adam? Neden onu görünce bu kadar heyecanlanmıştı ve neden hala elleri titriyordu...
Çaylarını bitirene kadar bir daha hiç konuşmadılar.
Sonra adam genç kıza döndü ve konuşmaya başladı.
- Seni de yolundan aldım
- Hiç önemli değil, acele bir işim yok. Bu sabah nedensiz bir sıkıntıyla uyandım ve bu sıkıntıyı dağıtabilmek için yürüyüşe çıkmıştım. Bu sıkıntının nedenini düşündüğümden de öyle dalgın dalgın geziniyordum. Siz seslenince bir an korktum. Yüzünüzü görünce içime bir güven duygusu yerleşti. O nedenle de konuşmakta bir mahzur görmedim. Şimdi düşünüyorum da iyi de etmişim.
Adam kızın anlattıklarını dinliyor ve kaçamak bakışlarla gözlerine odaklanıyordu.
- Dur yaşını tahmin edeyim senin! 29 unu bitirmiş olmalısın.
- Evet evet bir ay önce 30 uma bastım. Bu sadece bir tahmin mi?
- Hayır kızım değil...
Ardından başını yana çevirdi. Kızın, gözlerinde beliren göz yaşlarını görmesini istemiyordu. Bir süre öylece kaldı. Genç kız durumu fark etmiş ve elindeki peçeteyi adama uzatmıştı.
- Buyrun lütfen... Biliyorum bu peçete gözünüzdeki yaşı kurulayabilir ama kalbinizdekileri asla!
- Sana bir kerecik sarılabilir miyim?
- Tabii, hatta ben size sarılayım...
Adam yavaşça ayağa kalktığında genç kız adamı sımsıkı sarmalamıştı. Bir süre öyle kaldılar.
- Biliyor musun Berrak? Annen gibi kokuyorsun...
Kız birden geri çekildi.
- Bunu nerden biliyorsunuz ?
Adam kızın gözlerine baktı. Aynıydı gözleri...
İçinde kaybolduğu gözler onu eski günlerine döndürmüştü.
- Güzel kızım. Annen benim...
Dedi ama gerisini getiremedi. Birden olduğu yere yığılıp kaldı. Genç kız 'Aman Allah'ım' dedi ve korkuyla avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.
- Yetişin, yardım edinnnnnnn...
Kızın çığlığına yetişenler adamı bulunduğu yerden kaldırıp hemen öndeki banka yatırdılar.
- Korkma güzel kızım diye kısık bir sesle konuştu. Lütfen elimi tut ve gözlerini benden ayırma.
- Çok korkuttunuz beni.
- Bunu hiç istemezdim ama yorgun kalbim bu heyecana daha fazla dayanamadı sanırım.
- Siz iyi olacaksınız, şimdi hemen ambülans çağıracağım ve hastaneye gideceğiz.
- Peki ...
Adam gözlerini açtığında yoğun bakımda yattığını anladı. Başında bir hemşire sürekli bir şeyler yapıyordu. Konuşmak istedi ama bunu başaramadı. Gözlerinin ağırlaştığını hissetti. Uykuya daldı.
- Beni duyuyor musunuz?
Birisinin ona seslendiğini fark edip gözlerini açmaya gayret etmişti. Genç bir doktor vardı karşısında. Başıyla 'evet' dedi.
- Konuşabilirsiniz, boğazınızdaki aleti çıkardık. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
- İyiyim galiba. Size bir şey sorabilir miyim?
- Tabii buyurun.
- Beni buraya getiren genç kıza nasıl haber verebiliriz acaba?
- O buradan hiç gitmedi. Şimdi de dışarıda ve sizin yoğun bakımdan çıkmanızı bekliyor.
- Ona onu çok sevdiğimi söyler misiniz?
- Bunu siz de söyleyebilirsiniz dedi doktor...
Birkaç saat sonra klinikteki odasına yatırılmıştı. Odada bir yatak, bir koltuk, bir masa ve iki sandalye vardı. Masanın üzerinde bir vazo ve vazoya itina ile yerleştirilmiş gardenyalar vardı. Onu yatağına getiren hemşire ve personel işlerini bitirip odadan çıktıktan sonra ne kadar yalnız ve çaresiz olduğunu düşündü.
O düşüncelerle uyuya kalmıştı.
Ellerini kavrayan bir sıcaklığı hissederek uyandı. Usulca gözlerini açtığında Berrak yatağın yanına oturmuş ve ona bakıyordu.
- Ohhh çok şükür buradasınız. Çok korkuttunuz beni.
- Merhaba güzel kız. Seni çok sevdiğimi söylesem kızar mısın bana?
- Tam tersine , söylemezseniz çok kızarım .
Gözleri öyle güzel gülüyordu ki. Genç kız eğildi ve yanaklarına bir öpücük kondurdu.
- Annen gibi kokuyorsun dedi adam bir kez daha.
- Evet öyle kokuyorum. Artık sizle ilgili her şeyi de biliyorum.
'Her şeyi biliyorum' demekle neyi kastetmişti? Susmayı ve cevap vermemeyi tercih etti.
- Çok yorgunum Berrak.
- Hadi siz uyuyun. Ben buradayım, uyandığınızda konuşacak çok şeyimiz olacak.
- Biliyorum güzel kızım. Sanırım konuşmalıyız da...

Sürecek...

09 Şubat 2011 7-8 dakika 45 öyküsü var.
Yorumlar (7)
  • 13 yıl önce

    Güzel bir raslantı,öykünün devamında ne olacak tahmininde bulunmayayım da,şu çok hoş geldi bana,Berrak'ın annesiyle zamanında bir ilişkisi olmuş bu kesin sonra ne olduysa ayrılık yaşamışlar ve yıllar sonra sevdiği kadının gözlerini,kokusunu bir başka canda bulmak çok güzel..

    Epeyce detay var bu daha gerçekçi kılıyor öyküyü..

    Bekleriz devamını Işın Bey..👍

  • 13 yıl önce

    Ben de devamını bekliyorum...çok çok güzeldi....acaba adam kızın babası mı ki...çooook merak ettim...

    güne düşen bu güzel öyküyü zevkle okudum

    tebrik ederim hocam

    saygılar

  • 13 yıl önce

    bir insan bu kadar mı salya sümük kaybolur satırlar arasında... öyle tanıdık bir hikayeyi hatırlattı ki satırlarınız... kelimelerin kifayetsiz kaldığı an bu olsa gerek... kaleminize yüreğinize sağlık üstadım... sizden öğreneceğimiz çook şey var... mahrum bırakmayın bizi...

    sevgiler olsun mahinur

  • 13 yıl önce

    BELKİ ÇOK KÜÇÜK BİR AYRINTI AMA ÇİÇEKLER BENİM ÇOK DİKKATİMİ ÇEKER ..VAZOYA KONAN GARDENYALAR BİLE YILLAR ÖNCE KAYBETTİĞİ ANIYI TEKRAR HATIRLATIR CİNSTEN...ÇİÇEKLERİN DİLİNDEN GARDENYALAR(BENİ UNUTMA GERÇEK AŞKIMSIN)...SANKİ BİR UYARI GİBİ GEÇMİŞTE KALAN GÜZEL GÖZLÜ SEVGİLİDEN....UMARIM BERRAK YILLAR ÖNCE YAŞADIĞI AŞK HİKAYESİNDEN YADİGARDIR ...DEVAMINI MEREKLA BEKLİYORUM HOCAM ...SAYGILAR KALEMİNİZ DAİM OLSUN....

  • 13 yıl önce

    arkası yarın gıbı oldu sevgılı dost.. beğenıyle okudum ama merakta ettım devamı gelecekmı dıye..

    yerıne yakışan bir eser..tebrıklerımı bırakıyorum