Aşk Yarası (1)

1
Güneş Taşbaş'ın ardına doğru çekiliyordu. Geride kalan kızıl saçları ise yavaş yavaş toparlanıyordu. Kısa bir müddet sonra etrafı loş bir hava kapladı. Akşam ezanı okunuyordu. İnsanlar günün yorgunluğuyla evlerine doğru ilerliyorlardı.
Selma, başından düşmek üzere olan örtüsünü tutarak, nefes nefese eve girdi. Annesi Ayşe Hanım kızının bu heyecanlı halini görünce merakla sordu;
-Ne oldu kızım, ne bu telaş?
Selma heyecanın yerini yüzünde elma kırmızısına bırakan bir utangaçlıkla ?hiiiç? dedi. Ama Ayşe Hanım bu ?hiiiç?in ne anlama geldiğini tahmin etmişçesine tatlı bir tebessümle ?yoksa geliyorlar mı?? dedi. Selma;
-Anne ya!
-Ne var kızım, her genç kız için mukadder bir olaydır. Bunda utanılacak ne var.asıl utanılacak olan sağda solda flört adına dolaşmaktır. Ne zaman geliyorlar?
-Şey...Bu akşam gelecekler.
-Gelsinler, başla göz üzerine. Allah hakkımızda hayır eylesin. Ne diyelim. Hadi çabuk şu pilavı yap da yemeği erken yiyelim. Şimdi abin de gelir.
Selma heyecanla mutfağa yöneldi. Ayşe Hanım ise sobaya bir iki çeltik atarak, içerinin ısısını muhafaza etmeye çalıştı. Sobanın üzerindeki ibriği alarak, o da mutfağa yöneldi.
Anne, kız güzel bir muhabbete dalmışlardı. Zilin ilk çalışındaki sesini duymadılar. Zil sabırla kendisini duyurmaya çalışıyordu. Sonunda Ayşe Hanım;
-Selma galiba abin geldi, git bir bak hele.
-Peki anne hemen gidiyorum.
Ayşe Hanım kendi kendine mırıldandı. ?Görücüleri gelecek ya nasıl da çabuk oluyor. Genç olmak varmış dünyada? Selma;
Kim o?
-Aç kız dondum kapıda.
-Abi hoş geldin.
-Ne hoşu be! Sağır mı oldunuz. Bir satir kapıdayım. Geç hele ayağımın altından.
-Kusura bakma abi, mutfaktaydık.
-Yine ne dedikodu yapıyordunuz Allah bilir.
-Yok be abi ne dedikodusu, yemek hazırlıyorduk.
-Tamam tamam hadi çabuk hazırlayın da dışarı çıkacağım.
-Abi bu akşam dışarı çıkmasan.
-O niye? Evde oturup ne yapacağım.
-Şey belki misafir gelebilir de...
-Ne misafiri bu kışta kıyamette...
-......................
-Ne misafiri dedim ya? Kim geliyor?
-Annem söyler abi.
-Geç hele yemeği yiyelim de düşünürüz.
Selma'nın yüreği heyecandan yerinden fırlayacakmış gibiydi. Annesinin yanına gitti. Kısa bir süre sonra yer sofrasını serip yemeklerini yediler. Selma bulaşıkları yıkamak için mutfakta kaldığı sırada Ayşe Hanım oğlu Erdal'a;
-Oğlum bu akşam kardeşini görmeye gelecekler. Daha önce sana söylemiştik. Bu güne kısmetmiş. Dışarı çıkmasan iyi olur. Baban hakkın rahmetine kavuştuğundan beri evimizin erkeği sensin.
-Ne diye görmeye geleceklermiş?
-Oğlum dünürcü geliyor dünürcü. Kardeşini istemeye geliyorlar. Sen de yanımızda, evin erkeği olarak bulun.
-Bu deli kızı kim istiyor ki!
-Bakkalın Mustafa'sı.
-Şu çıtkırıldım çocuk mu?
-Efendi, aklı başında ve işinde gücünde bir genç.
-Siz bilirsiniz ya...Anlaşılan çocuk senin de hoşuna gitmiş.
-Hayırlı bir kısmet çıktı mı kız kısmını tutmayacaksın. Erkenden evini barkını kursun. Gözü dışarıda olmasın.
Erdal annesinin son sözlerini duymamıştı. Elinde kumanda televizyon kanallarında sörf yapıyordu.

17 Ağustos 2009 3-4 dakika 77 öyküsü var.
Yorumlar