Aslanlar Çakallar

Gördün mü o yükselip yükselip indirilenleri. Sonra bir daha yükselen ve yine indirilenleri. Ama her yükselişte biraz daha yükselen ve her inişte indirenlerden çalanları.

Evet, evet. O bahçıvandan bahsediyorum. Sevmedi ya o ağacı. Kesti bir daha uzamayacağını sandığı yerden. Ama ağaç uzadı. Yine kesti. Ağaç yine uzadı. Bahçıvan her seferinde kesse de ağaç inadına uzadı. Her uzayışta biraz daha gürbüzleşti ve bahçıvan her kesişte biraz daha yukarıdan kesti. Gün geldi bahçıvan da beğendi ağacı ve artık ağacı bitirmek amacıyla hiç kesmedi. Sadece canlandırmak için budadı. Artık ağaç da bahçıvan da mutluydu.

Mutluluğunu neden mi gizledi? Bilmem, ben de merak ediyorum. Belki de gururu elvermedi yanılmış görünmeye. Dur sana bir masal anlatayım:

... 'Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde sırtlanlar tarafından yönetilen bir diyarda sadece zulüm hakimmiş. Güçlü hayvan zayıfı sadece zevk için öldürüyor, çoğu zaman yemeden gidiyormuş. Sırtlanlar her tarafta müthiş bir istihbarat ağı kurmuş ve en ufak bir baş kaldırma hareketini en ağır şekilde cezalandırıyorlarmış. Ara sıra ?dostlar alışverişte görsün' nevinden bazı zavallı hayvanları güçlü hayvanlardan koruyorlar ve bir müddet sonra o zayıf hayvanı kendileri öldürüyorlarmış.

Bu zulme dayanamayan hayvanlar yavaş yavaş diyarı terk etmeye başlamışlar. Ayrıca Rabbim ceza olarak bir kuraklık vermiş diyara. Bir müddet sonra hiçbir hayvan ne içecek bir yudum su, ne de yiyecek herhangi bir şey bulamamaya başlamışlar. Sırtlanlar da susuz ve aç kalmaya başlayınca toplanan sırtlanlar bu tür durumlarda her zaman kullandıkları yolu kullanmaya karar vermişler.

Genç bir aslana varıp kral olması için rica etmişler. Aslanın tek bir şartı varmış: Sırtlanlar hiçbir işe karışmayacaklar. Nesiller boyu edinilen tecrübeyle bu şartı zaten bilen sırtlanlar derhal kabul etmişler. Aslan sırtlanların önünde tahta doğru giderken yolda yaşlı aslanla göz göze gelmiş. Yaşlı aslan ?Aynısı olacak' demiş bakışlarıyla. Genç aslan ?Olmayacak' diye cevap verince arkadan sırtlanlar
- Ne olmayacak? diye sormuşlar.
- Önemli değil demişler aslanlar.

Sırtlanlar bir şey anlamamışlar ama ses de çıkarmamışlar. Tahta geçen genç aslan ülkeyi o kadar güzel, o kadar adil yönetmeye başlamış ki bir müddet sonra namı her tarafta duyulur olmuş. Akın akın hayvanlar gelmeye başlamış. Yağmurlar yağmış ve her taraf hem güzelleşmiş hem de bereketlenmiş. Sırtlanlar da diğer hayvanlar gibi bütün kurallara uyuyorlarmış. Gerçi bazen ihtiyaç dışı avlanıyor, bazı hayvanlara sırf eğlence olsun diye işkence yapıyorlarmış ama bu tür işleri genelde tenha yerlerde yaptıklarından ya hiçbir hayvan tarafından görülmüyor, ya da gören birkaç hayvanı da öldürüyorlarmış. Onlardan habersiz görmeyi başaranlar da zaten anlatmaya korkuyorlarmış.

Ülkenin yeterince zenginleştiğini gören sırtlanlar bir gece aslanı ziyaret etmişler ve tahtı artık bırakma zamanı geldiğini nazikçe belirtmişler. Tahtı bırakmadığı taktirde neler olabileceğini gayet iyi bilen genç aslan kendisinden çok diğer hayvanları düşündüğünden kabul etmiş.

Ertesi gün sırtlanlar bir yerde sıkıştırdıkları genç aslanı birkaç kayıp verseler de ağır yaralamayı başarmışlar. Ölmek üzere olan genç aslanın yanına yaşlı aslan gelmiş. Onu gören genç aslan
- Haklıymışsın ihtiyar. Aynısı oldu demiş.
- Hayır demiş yaşlı aslan. Etrafına bir bak.
Etrafına bakan genç aslan ülkedeki hayvanların başında ağladığını görünce mutlu olmuş
- İyi ama bu da her zaman olurdu ki ihtiyar.
- Doğru bu da her zaman olurdu ama bu zamana kadar hiçbir sırtlan ağlamadı. Az ileride gizliden ağlayan birkaç genç sırtlan gördüm. '...

20 Mart 2011 3-4 dakika 68 öyküsü var.
Yorumlar