Ava Giderken Avlanmak

Hiç aynada kendini objektif olarak izlemeyi düşündün mü? Ya da söylediğin yalanları bir de kendine itiraf ettiğin oldu mu? Akseden görüntüdeki suçluluk duygusu ile başa çıkmak ne kadar zorsa, vicdanının sesini susturabilmek için kendine yalan söylemek de o kadar zordur eminim.

Haklılığına inanmak/inandırmak için asıl haklılar hakkında diğerlerine altın tepside yalan sunmak, senin için kolay olmuyordur muhakkak. Haklısın... Sabah söylediğin yalanın aynısını akşamda söyleyebilmek ve bugün on kişiye söylediğin yalanı yarın yüz kişiye farklı söyleyebilmek özel bir meziyet ister... Hırsız zaten kilitli kapıları açmayı öğrenmiştir hırsızlık yapmadan evvel. Sende kime, hangi yalanı anlattığını unutmamanın bir yolunu bulmuşsundur muhtemelen.

Eldeki kayıtlar bambaşka dese de senin her zaman bir kaçış planın vardır öyle değil mi?
Örneğin muhalefete asla izin vermezsin. En ufak bir eleştiriye dahi tahammülün yoktur.
Sıkıştığın zaman gerçeklerle karşılaşmamak için asılsız manevralarla küstürüp uzaklaştırma metodunu uygulamakta senin KAÇIŞ/KAÇIRMA planındır zaten.

Bir zamanlar gülüm diye on çocuğa baktığını söylüyordun. Şimdi ise beşe düştüğünü iddia ediyorsun. Peki kim bunlar? Elbette bizi ilgilendirmez. Lakin isimleri üzerinden vicdani sömürü yapmak da bir yere kadardır. Böyle olunca da ister istemez sorgulama durumunda kalıyor insan.

İkisi biyolojik, diğer ikisi resmi, ya diğeri? Elde kaldı bir! Kasa açık verdi... Benim muhasebem mi kötü? Ne olacak şimdi? Boş ver sen nasılsa bulursun atacak bir yalan daha. Yanılıyor muyum?

Eylül yenilikler zamanıdır bilirsiniz. Kimine göre hazan mevsimi olsa da...
Ama senin için her zaman kasanın anahtarı eylül de gizliydi?
Paraya mı ihtiyacın oldu. Hemen hastalanıverdin ne hikmetse. Ya da ölüp ölüp dirildin.
Malum kime ne kadar, nasıl vicdan muhasebesi yapacağını sen her zaman çok iyi bilirsin

Berem derken bankacılarla aranın bozulduğuna şahit olmuşuzdur kimi zaman.
Hatta Can diye gülleri severken dikenleri eline batmıştı da nasıl çıkartırım derken zor kurtarmıştın paçayı hatırlıyor musun? Sonra da yakınırdın ?aksilikler bırakmıyor yakamı? diye. Neden şikayet ediyorsun ki; sen bu dünyada ektiğini biçiyorsun. İşte her şey apaçık meydanda. Allah kulunun ah'ını yerde bırakmıyor!...

Sana, seni anlattıkça çığırtkan kuşlar gibi oraya buraya anlamsız ve mantıksızca şeyler söylemek de senin ayrı bir karakterin olsa gerek. Çığırtkanlığına alkış tutanlar yalan olduğunu bile bile hala neden ÖLÜM var diye sana baykuş gibi katılıyorlar anlamıyorum. Menfaatte bir yere kadardır sonuçta. Çünkü ÖLÜM dünyada yaratılan her canlı varlığa bahşedilmiştir. Bir çiçekten tutun minik bir böceğe kadar... İnsanoğlu ise bu dünyada ettiğini elbet bulacaktır.
Bize nurunu veren Rabbim haklı ile haksızı görmüyor mu sanıyorsunuz?

Şimdi çevrende yalanlarınla kandırdığın kişiler dışında sana samimiyet ve dürüstlükle bağlı kimse kalmadı. Herkesin ayrı bir çıkarı var etrafında kalmak için. Onlardan da para dilenmenin bambaşka yollarını aramaktasındır eminim... Biliyoruz ki parasız kaldığın zaman sanal dünyanın pencereleri sana ve diğerlerine kapanıyor.. Malum, kapatanlarda sonuçta para için sana ?VERİ? desteği sağlamaktalar... Halbuki diğerlerine bunu demektense ?kötü niyetli insanlar boş durmuyor, düşmanlarımız sanal saldırılarda bulunuyor? diyerek onları savcılığa vermekle tehdit ediyorsun. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu... Öyle olsun. Hadi! Hodri meydan... ver mahkemeye ve gör resmi evrakların birer birer senin gerçek yüzünü nasıl ortaya çıkarttığını... (yada eteğindeki yalanların teker teker nasıl döküldüğünü) Benim için sorun yok ama sen ava giderken avlanmayı göze alabilecek misin?

Hayatındaki özel insanın ?taşınması? esnasında ona yardım etmek için herkesten (yada benden) para dilendiğini o özel insan biliyor mu? Elbette ki bilmediği muhakkak.
Şimdi düşünüyorum; bu parayı ben o gün, o şartlarda verebilmiş olsaydım ona bu parayı verecek miydin? Hiç sanmıyorum...

Şunu asla unutma. Yediğin her haram lokma/ söylediğin her yalan bir gün ayaklarına dolanacak(-ki dolanıyor da) ve kendi kurduğun sanal dünyanda unutulup kenara itileceksin. Bir gün her şey açığa çıkacak ve öğretmenim diye kandırdığın/para topladığın insanlar öğretmenlik yapmadığını(-ki sen öğretmen olduğunu iddia ederek yalan söylemektesin) tersine gıdacı olduğunu öğrenip seni terk edeceklerdir.

Kültür, akıl, zeka, eğitim... Evet, bunlar bir insan için en büyük meziyetlerden biridir. Ancak işin içine yalan ve dolandırıcılık, sahtekarlık, iyi niyeti suistimal girdiği anda bunlar hiçbir şeydir. Yalnız kaldığın zaman bir düşün olur mu? Ben nerede hata yaptım diye. Pişmanlık için hiçbir zaman geç değildir.




İlgilisine: Bu öykü gerçek bir hikayeden alınarak yazılmış olup, interneti kendilerine kalkan yaparak DİN/VİCDAN/DOSTLUK istismarı ile zimmetine para geçiren, dolandıran ve tehdit ederek şantaj uygulayan, hakkını aramak isteyenleri de sindirerek susmalarına neden olan suçlulara ithafen yazılmıştır.

11 Ağustos 2009 4-5 dakika 2 öyküsü var.
Yorumlar