Aydanur

Halit öğretmen yıllarca köy köy gezerek öğretmenlik yapmış edebiyata düşkün bu konuda romanları, hikayeleri ve şiirleri olan birisidir. Nedense bir türlü kalabalık şehirlere veya kasabalara tayin olmak istememiştir. Nimet hanımı da gençken görev yaptığı köylerden birinde Nimet hanım ona aşık olduğu için almış. Nimet hanım da onun gibi şehri istememiştir. Köyde kalmayı tercih etmiş ilkokul mezunu olduğu için de daha çok köy işleri ile uğraşmıştır.
Zaman zaman Halit beye
---bey bizde şehre insek iyimi olurdu acaba bak çocuğumuz da olmadı belki orada bir çaresini bulurduk der. Halit bey de
---hanım en iyi doktorlara gittik çare aradık. Şehre inseydik ne değişir ki. Allah vermedi mi vermez der. Aslında Halit bey kendisi muayene olmuş çocuğu olabileceğini söylemişlerdir. O Nimet hanımı kırmamak için bu gerçeği saklamıştır. Aradan yıllar geçer Halit beyi birkaç defa
---- seni merkeze alalım senin gibi bilgili bir insana ihtiyacımız var diye zorlamışlar fakat o kabul etmemiştir. Bu arda Nimet hanımda rahim kanserine yakalanmış bir iki defa ameliyat geçirmiştir. Halit beyin tadı tuzu kaçmıştır kaç yılı beraber yaşadıkları ve ona bunca yıl geçmesine rağmen hala aşık olan Nimet hanım biricik eşi ölümle pençeleşirken elinden bir şey gelmemesi onu deliye döndürmüştür.
Ülkede ne kadar bu konuda bilgili doktor varsa hanımını götürmüş fakat çare bulamamıştır. Nihayet bir gün Nimet hanım kucağında hayata veda eder. Halit bey dindar bir insan olduğu için isyan etmez fakat Nimet hanımın gidişi onu çok sarsar. Cenazeyi toprağa verdikten sonra geri dönerken arkadaşları onu teselli etmeye çalışırlar. Hemen eve gitmemesini yanlarında bir iki gün kalmasını isterler.
----eve gideceğim orada Nimetin kokusu hala vardır. Zaten o de benim evimize gitmemi isterdi. Siz benim yanıma gelmek isterseniz gelin der ve eve gider. Halit bey Nimet hanımın hastalığı sırasında onun bakımı için köyden bir kadın tutmuştu eve gelince kadını evde bulur. Kadın ağlayarak.
---hocam sen gelene kadar bekledim. Eğer müsaade edersen senin hizmetini ben yapayım. Rahmetli Nimet hanım (hocayı yalnız bırakmayın ben ölünce o perişan olur. Sakın onu bırakma) dedi der. Halit bey de
---onun vasiyeti benin için değerlidir. İstiyorsan bana hizmet etmeye devam et. Fakat ben buralarda artık duramam her yerde onun hatırası var. Başka bir yere tayin isteyeceğim der. Odasına girer.

Yıllardır kahrımı çeken güzelim
Halimi şimdi kime anlatam
Ben zaten sensizken diri değilim
Bir yer açta bende yanına yatam

Şimdi bir virane oldu bu evimiz
Seninle gitti bütün güzellikler
Mahşere mi kaldı bitmez sevgimiz
Hep seni yazacak artık bu eller

Halit şimdi gerçekten oldu yetim
Sensizlik zor olacak ona sevgilim
Seni toprağa koyunca bende bittim
Senden sonar bu dünyada değilim

Mısralarını büyük bir karton üzerine itina ile yazar altına tarihini ve imzasını atar. Bir köşeye bırakır aklından (Nimetin resmini büyüttürür altına da bu şiiri koyarak çerçeve yaptırırım) diye düşünür.
İki gün sonra kasabaya inen Halit bey Nimetin resmini büyüttürür altına da kendi yazdığı şiiri koydurarak çerçeve yaptırır. Oradan Milli eğitim müdürlüğüne giderek başka bir yere tayinini ister. Müdürlük
---seni merkeze alalım hocam bak hanımını da kayıp etmişsin burada lojmanlar var bekar öğretmenler için daha rahat edersin. Hem eserlerini de daha kolay yayınlama imkanın olur derler. Fakat o
---beni buraya getirmeyin kalabalık beni yutar içinde kayıp olurum. Siz yine beni köylerden birine verin fakat bu köyden çok uzak olsun. Hem öğretmen için evi olan bir okul olursa daha iyi olur der. Onlarda
---bakalım hocam okulların başlamasına iki ay var bir çaresini düşünürüz derler. Halit bey çıkınca önceden Halit beyin bulunduğu köye gitmek için müracaat eden uzak köyde görev yapan bir öğretmen vardır ona telefonla
---hala sen o köye gitmek istiyor muzun? Eğer istiyorsan Halit beyle seni takas edeceğiz Halit bey razı oldu derler. Öğretmen
---hemen geliyorum takas yapalım ben o köye gitmek istiyorum benim köy o köye on dakika der ve gelir. Halit bey onun köyüne oda Halit beyin köyüne tayin edilir. Halit beye de hemen haber verirler.
Bir hafta içinde Halit bey evini toparlar ve o uzak köye gider. Okulun öğretmen evi vardır. Oraya yerleşir. Köy çok kalabalıktır. Milli Eğitim Müdürü köy muhtarını çağırır durumu anlatır. köyde hocaya yardımcı olmalarını ister. Hocanın çok iyi bir edebiyatçı olduğunu da anlatır ve
---bu adamdan çocuklarınız faydalansın muhtar. Böyle bir tayini millet torpille bile köyüne yaptıramıyor akıllı olun der gönderir.
Muhtar köye varınca doğru hocanın yanına gider. Ona
---hocam hikayeni bana anlattılar bu evde tek başına olmaz, okullar açılacak sen ders mi vereceksin ev işi ile mi uğraşacaksın? Onun için sana ev işlerinde yardımcı olacak birini vereceğim. Sen razı olsan da olmasan da. Çocuklarımızın senin bilgine ihtiyacı var. Artık bu köyden de yüksek okullarda okuyan çıksın. Ne dersin hocam der. Hoca
---muhtar sen kafana koymuşsun dediğini yapacaksın. Eğer eli yüzü düzgün temizliği bilen, eli uzun olmayan namuslu ve becerikli birini bulursan tamam. Bende sana söz veriyorum bu köyden birden fazla yüksek okul okuyan olacak der. Muhtar
---bu akşam bana misafirsin, sana yardımcı bulana kadar da bizimkiler evinin bakımını ve yemeğini yapacaklar der. Hocayı alır evine götürür.
O akşam muhtar evdekilere hocanın hikayesini anlatır. Hele kadınlar bunu duyunca kısa zamanda köye yayılır.
Halit bey tam olgun çağındadır. Yaşı ilerlemiş şakaklarına aklar düşmüş. Nimet hanımın zamansız ölümü onu çok yıpratmış olmasına rağmen yine de görünüşünden bir şey kayıp ettirmemiştir.
Çok geçmeden köyde bir çok kadın muhtara gelerek hocaya hizmet etmek istediklerini söylerler. Lakin muhtar gelen kadınların çoğunun dul olması ve hemen hemen hepsinin niyetinin bozuk olduğunu ayrıca hocanın istediği özelliklerden uzak oldukları için hepsine 'olmaz sen yapamazsın hocanın istediği özellikler sende yok' diyerek geri göndermiş ve onlara
---sakın hocayı rahatsız etmeyin bu adam köy için çok önemli bir giderse çocukların hesabını sizden sorarım der. Kadınları uzaklaştırır.
Muhtarın aklında birisi vardır fakat kadın ihtiyacı olduğu halde diğerleri gibi gelip beni gönder dememiştir. O kadını namuslu bilmektedir.
Muhtar evden hanımını kadına gönderir.
---söyle Aydanur hanım bana kadar gelsin onunla konuşacağım der. Hanımı gider
Aydanur hanımı köy kadınları ile sohbet ederken bulur ona
---muhtar seni çağırıyor Aydanur ( hemen bana kadar gelsin onunla konuşacağım) dedi der. Köy kadınları
---Aydanur muhtar bu zamana kadar seni hiç çağırmadı idi fakat bu hoca gelenden sonra bir sürü kadın ona (hocanın hizmetine beni ver) dedi fakat hiç birini vermedi. Kız muhtar seni onun için çağırmasın da derler. Aydanur
---aman kızlar koca hoca kalakala bana mı kaldı. Elin adamının huyunu suyunu bilmiyoruz. Tek bildiğimiz çok bilgili bir insanmış. Galiba edebiyatçı imiş ben orta okula giderken en çok o dersten hoşlanırdım şiirler, hikayeler ve romanlar insana çok şey anlatıyor. Amma bu köy yerinden kendimi kurtaramadım. Bir yaramaz hayatımı yıktı iki çocukla şimdi uğraşıyorum o da başını toprağa soktu, evlenmeye kalksam çocuklar ne olacak diye düşünüyorum der. Muhtarın karısı
---Aydanur gevezelik edeceğine kalk kocam seni bekliyor deyince köy kadınları güler. Kadında terbiyenizi üstünüze takının muhtar ona her zaman kızı gibi davranıyor. Öyle değil mi Aydanur der. O da
---elbette ablam o benim öz abimden de ileri. Terbiyesizlik etmeyin der kalkar muhtarın yanına giderler. Muhtarın hanımı
---bey Aydanur'u getirdim der. Muhtar
---hanım sen eve git Aydanur la özel konuşacağım der. Muhtarın hanımı eve gider. Muhtar
---Aydanur otur bakalım seninle konuşmamız uzun sürecek diyerek söze başlar. Hocanın durumunu baştan son tek tek anlatır. Aydanur arada
---biliyorum dese de muhtar
---bil amma ben yeniden anlatayım aklında iyice kalsın bu adam köyümüze çok lazım. Biliyorsun köy ilçeye çok uzak sen bu sıkıntıyı çok çektin orta okula giderken eğer yakın olsa sende okurdun. Bu köye gönlü ile hiçbir hoca gelmek istemiyor hele de böylesi hiç gelmez. Niyetim o emekli olana kadar onu burada tutmak. Sen okulu yarım bıraktın bu acıyı bilirsin der. Hocanın istediklerini de Yurdanur'a anlattıktan sonra
---onun aradıkları sende var gel bu adama sen hizmet et bu arada çocuklarını okutma imkanı bulursun. Belki de hoca çocuklara sahip çıkar ne dersin der. Aydanur
--muhtar dediklerin doğru ben bunları hiç düşünmedi idim. Yoksa diğerleri gibi bende sana gelirdim. Fakat ben elin adamından bana ne bana ne faydası olacak diye düşündüm. Hocaya da beni anlat eğer olur derse ben evinde ona yardım ederim der. Muhtardan müsaade alarak evine gider. Yolda rastladığı köylü kadınları
---Aydanur hocanın bakımını mı yapacaksın o bekar sende bekarsın ne güzel adam çok yakışıklı bir görsen bayılırsın diye takılırlar. Gerçekten de tüm evli bekar köy kadınları hocayı gizlice görmeye gitmiş o hep 'bana ne yakışıklı ise kendine, güzelse kendine' demiş görmeye gitmemiş. Hatta köyde bir birlerine rastlamamışlardı. Aydanur eve varır çocukları akşam yemeğine toplayınca onlara durumu anlatır. çocukların küçük kız sekiz, büyüğü oğlu on yaşındadır. Çocuklar annelerine
--anne biz duyduk bizi bırakıp evlenecek misin köylü öyle söylüyor derler. Aydanur
---yok öyle bir şey sizin okula gelen yeni bir hoca var. O size ders verirken ben de evinde temizlik ve yemek işlerini yapacağım ki o size güzel ders versin sizi iyi yetiştirsin. Benim gibi okumanız yarım kalmasın der. Çocuklar
---hepsi birden İnşallah hoca seni kabul eder de bizimde sıkıntılarımız biter karnımız güzelce doyar. Amma bu köylü ne kadar kötü hemen bir kulp uyduruyorlar. Hocanın evine gidersen çok iyi bak anne seni geri kovamazsın derler.
Muhtar akşam hocaya giderek durumu anlatır. kadının çocuk denecek yaşta okula giderken kocasının kaçırdığını daha sonra tam evlenecek çağa gelince de kocasının bir kazada öldüğünü iki çocukla dul kaldığını, bu yüzden orta okulu yarıda bıraktığını ve Aydanur un tüm bildiği özelliklerin. Hatta tüm köy kadınları seni merak ettiği için gizlice görmeye geldikleri halde onun gelmediğini; geçimini de köylünün işlerine giderek sağladığını her şeyi anlatır. Halit hoca
---çocukların sefil olması hiç hoş değil Aydanur'a söyle gelsin başlasın. Şimdilik bir şey söz vermiyorum ilerde durum ne gösterir bakalım eline emeği ne ise veririm der. Muhtar onun yanından ayrılır eve gelir hanımını Aydanur'a gönderir.
---onu al bize getir der. Hanımı çıkar gider Aydanur'u alır gelir. Muhtar
---Aydanur hoca seni gelsin başlasın dedi. Bu zamana kadar yengen onun evini temizleyip yemeğini yapıyordu, yarın seni götürsün bir gör ve hemen başla. Sakın sana anlattıklarımı unutma. Hocadan müsaadesiz sakın bir şeyini karıştırma, sakın alma o evde tonlarca kitap var. Çocukları da eve sokma ancak o izin verirse eve alırsın. Akşamları evine geleceksin der. Aydanur
---anladım muhtar dediklerini yapacağım. İçim bir tuhaf sanki o evde bir şeyler olacak gibi. Kalbim kıpır kıpır hayırdır inşallah der. Eve gider akşam çocuklarına durumu anlatır çocuklar çok sevinirler. Annelerine
---biz onu hiç rahatsız etmeyiz hatta o bize ne derse onu yaparız yeter ki bizi okutsun derler.
Ertesi gün muhtarın hanımı ile Halit hocanın evine varırlar. Hoca evde yoktur. Hoca kadın eve gelecek zamanı köy okuma odasına gitmektedir. Öğle yemeğine geldiği zaman da kadın sofrayı kurup gitmiş olurdu. Muhtarın hanımı Aydanur'a durumu anlatır. O da
--Abla benim başka işim yok hoca öğle yemeğini yedikten sonra bulaşığı temizlerim. Akşam yemeğini de hazırlar ondan sonra giderim der. Kadın da
--onu hocaya sor o ne derse öyle yap sakın adamı kırma muhtar çok kızar diye tembih eder. Öğleye kadar evi temizlerler. Yemeği hazırlarlar. Muhtarın hanımı
---ben gideyim ev de de yemek hazırlayacağım herkes elime bakıyor diyerek çıkar gider. Aydanur evde yalnız kalır. Hala içi rahat değildir o da merak etmektedir bu hoca nasıl bir insan diye bir yanda da sofrayı hazırlarken gözü raflardaki kitaplara takılır. Hocanın adını duymuştu bakar ki kitapların bir çoğunda onun ismi var. Aklından 'Aydanur tam aradığın yere düştün burası senin için derya. Hoca bir müsaade ederse işin iş' diye düşünürken Halit hoca kapıdan içeri girer. Karşısında uzun boylu kumral beyaz tenli bir çift ela göz ona doğru bakmaktadır. İkisi de bir müddet bir birlerine bakarlar. Aydanur kendini toparlayarak
---hocam hoş geldin ben Aydanur eğer sıkılmazsan ev işlerinde sana ben yardımcı olacağım der. Halit hoca bir şey demeden yavaşça içeri odasına geçer üstünü değiştirir. Aydanur ardından kapıya vurarak içeri girmeye müsaade ister hocada gel der. Aydanur
---affet hocam beni beğenmeyeceğini tahmin ediyordum yanılmamışım. Çıkıp gidecektim fakat bir sefer sorayım dedim gitmemi ister misin? Diye sorar. Halit hoca kafasına vurur.
---dur kusura bakma bazen ben böyle takılıyorum. Sana hoş geldin bile demedim beni af et. Bir de beğenmemek nereden çıktı senin hakkında her şeyi biliyorum. İstemesem gelsin başlasın der miydim. Sen şimdi işine bak ben on dakika kendime geleyim der. Aydanur gülerek çıkar masanın eksiklerini tamamlamaya başlar. Aklında da (hoca hakikaten çok yakışıklı harika bir insan beni görünce şaşırdı. Ya çok güzel gördü yada umduğu gibi bulamamanın şokunu yaşadı) diye düşünürken, içeride Halit hoca da aklından (manken gibi bir kadın bu kadar güzellikle kendini korumuş helal olsun) diye düşünür. Kalkar yemek için salona gelir. Aydanur masanın başında onu beklemektedir. Hoca gelince sandalyeyi çekerek ona yer gösterir hoca hiç ses çıkarmadan masaya oturur. Aydanur'a doğru bakmaya başlar. Aydanur ayaktadır ona
--Aydanur oturmayacak mısın her halde sende sabahtan beri yemek yemedin değil mi deyince. Aydanur.
--evet hocam yemedim sizi bekledim siz yiyenden sonra yiyeceğim der. Hoca
--saçmalama kaç haftadır tek başıma yemek yiyorum ne tadı var ne de tuzu, tabağın getir karşıma geç ve beraberce karşılıklı bir yemek yiyelim der.
Aydanur şaşırır ve
---Allah razı olsun hocam ben aslında çocuklarla yiyecektim deyince. Hoca
--hah şimdi oldu onları neden getirmedin yemeği daha zevkli yerdik. Şimdi sen otur benimle ye daha sonra git onları getir burada yedir. Fakat yaramazlık yaptırma ortalığı kırıp dökmesinler. Çocuklar biraz yaramaz olur. Yapılarında bu vardır, meraklıdırlar onun için der. Aydanur ses çıkarmadan tabağını getirir masaya oturur. Hayatında bu kadar onu etkileyen bir insan daha olmamıştır. Ona karşı gelmek içinden gelmemektedir. Ona itaat eder. Yemeği beraberce yemeye başlarlar. Hoca ona bir sürü soru sorar o da hepsine yalan katmadan cevap verir. Yemek bittiğinde Halit hoca
---hayatın bir roman gibi eğer izin verirsen oturur yazarız. Sen şimdi masayı kaldırmadan canavarları al gel yemek yedir. Bundan sonra öğle ve akşam yemeğine onları getir. Bakalım anlaşa bilecek miyiz . onlara göre nede olsa annelerini ellerinden aldım der. Aydanur aklından (bu adam çok akıllı öyle olmasa bu kadar kitabı yazabilir miydi. Bu köye ne öğretmenler geldi geçti bu adam değişik. Çocuklar ondan çok şey öğrenecekler) diye düşünür. Halit hoca evden çıkar. Onun peşinden anahtarı alır ve Aydanur çocukları almak için gider, çocukları alır gelir. Anneleri yolda gelirken onlara her şeyi anlatır ve uslu olmalarını tembihler.
Çocuklar hayatlarında masada yemek yememişlerdir. Anneleri onlara yere sofra kurardı. Masaya oturan çocuklar çok sevinir hele güzel yemekler gelince bayram ederler. İkisi de annelerine hocayı çok sevdiklerini onu tanıdıklarını fakat onun kendilerini tanımadığını söylerler. Oyuna giderler. Akşam olunca yine lojmana gelirler bu sefer hoca evdedir. İçeri girerken bir birleri ile şakalaşırken gürültü yaparlar. Aydanur onlara bağırınca hoca
---Aydanur çocuklara dokunma onlar bir şey yapıyor biri birleri ile şakalaşıyor. Ben sana bunlara nefes aldırma diye bir şey söylemedim sadece ortalığı kırıp yıkmasınlar dedim deyince çocuklar doğru onun yanına gider. Biri bir dizinden diğeri diğer dizinden hocayı kucaklar. Aydanur şaşırır kalır.
--çocuklar hocayı rahat bırakın adamı size yüz verdi diye pişman etmeyi der. Hoca
--Bırak Aydanur hoca hep çocuklarla beraber fakat bölesine duruma hiç gelmedi. Şu anın zevkini çıkarayım yıkma zevkimizi der. Aydanur mutfağa gider ve ağlamaya başlar. Halit hoca farkına varır çocukları oturtur ve Aydanur'un yanına geçer. Bakar ki ağlıyor elleri ile gözlerini silerek
--Aydanur neden ağlıyorsun bundan sonra sıkıntıların bitecek. Bak çocuklar beni seviyor. Senin benim evde çalışmana bir şey demiyorlar. Ben onları okuturum sen sıkılma. Benim çocuğum yok dünya kadar servet var bir işe yarar hiç olmazsa der. Aydanur
--hocam ben onun için ağlamıyorum bu çocuklar doğdu doğalı baba kucağı bilmezler. Kocam ayyaşı biri idi eve geç ve sarhoş gelirdi. Çocuklar onu hiç görmezdi. Görse de yanına yanaştırmazdı onun için ağladım der. Halit hoca Aydanur'u kollarının arasına alır ve
---üzülme artık o zamanlar geçti gitti bundan sonraya bak, burada benim yanımda rahat edersin. İşini iyi yap der. Fakat Aydanur ayağının yerden kesildiğini hisseder Halit hocanın kucağında kendini sanki havalarda uçuyor gibi zanneder. Hoca onu bırakınca birden sendeler. Hoca onu tutar
---çok üzüldün galiba başın döndü biraz otur dinlen. Yemeği biraz geç yeriz ben o yaramazlar la biraz sohbet edeyim der.
Aydanur'u oturtur odaya geçer. Çocuklar sakin bir şekilde oturmuş onu beklememektedir. O çocuklarla uğraşa dursun beri tarafta Aydanur hala kendine gelememiştir. Kalbi yerinden çıkacak gibi atmaktadır, eli ayağı tutmamaktadır. yarım saat oturan Aydanur en sonunda yemek zamanı geçiyor diye telaşla kalkar sofrayı hazırlar fakat bir sürü eksikle odadan onları çağırır. Hoca bakar ki sofranın eksikleri var bir şey demeden eksikleri tamamlar bir taraftan da güler. Oturup yemeklerini neşe içinde yerler . çocuklar pür neşedir, Hocanın keyfi tam yerindedir. Aydanur'un kalbi bir türlü rahatlamamaktadır. Bu duyguyu hiç tatmamış ve bilmemektedir. Hocanın yüzüne de fazla bakamamaktadır.

Halit hoca onun farkına varır ve
--Aydanur rahat ol çok huzursuzsun bak çocukların çok mutlu. Akşam eve varınca yatıp dinlenin eğer üşeniyorsan sabah kahvaltısına da al gel çocukları. Rahat ol sakinleş olur mu der. Aydanur onun gözüne bakar kafası ile olur işareti yapar. Yemek yenir Aydanur masayı kaldırır bulaşığı yıkar amma hala kendini Halit hocanın kucağında hisseder. İşi bitenden sonra odaya çocukların ve hocanın yanına geçer. Yüzü sap sarı olmuştur o farkında değildir. Hocaya
---hocam kitaplarını okumama müsaade eder misin der. o da
--Neden olmasın oku tabii amma dikkat et onlar çok değerli yırtılıp kayıp olmasın belki bir gün sana ve çocuklara lazım olur diye cevap verir. Çocuklar
---anne hasta mısın rengin sararmış ne oldu derler. Hoca
--merak etmeyin biraz üzülmüş sizi benimle kucak kucağa görünce der. Çocuklar
--Anne hocamı çok seviyoruz bize evini açtı daha ne yapsın. Hem okul açılınca bizi öğretecek bilemediklerimizi korkmadan ona soracağız ne güzel derler. Hoca kahkahalarla güler
--demek hocadan korkuyordunuz. Oysa bütün hocalar kendine soru soran talebeyi çok sever. Unutmayın v e korkmayın der. Aydanur çocukları alıp eve giderken muhtara rastlar muhtar
---Aydanur ben sana hocayı rahatsız etme demiştim. Sen çocukları oradan getiriyorsun. Neden götürdün diye sorar. Aydanur
--muhtar ben götürmedin hoca kendisi çağırdı getirtti ben ne yapayım. Üstelik çocuklarla çok mutlu. Bana (çocuklar olmadan bu evde yemek masası hazırlama yemem) dedi der. Muhtar
--tamam ben ona sorarım aksini söylerse vay haline der. Muhtar doğruca hocanın yanına gider. Daha lafa girmeden Halit hoca
--muhtar Allah senden razı olsun Aydanur'u buldun hele o çocuklar çok tatlılar onları her gün yemek masamda görmek istiyorum diye Aydanur'a tembih ettim. Çok çekiniyorlar sakın sen bir şey deme ben onlarla çok mutlu oldum deyince muhtar
--yeter ki sen mutlu ol ben bir şey demem der. Oturur uzun uzun sohbet ederler. Muhtar kalkar evine gelir. Her şeyi hanımına anlatır. tabii bu olay en kısa zamanda köyde duyulur.
Beri tarafta Aydanur tanımadığı bu duygu sebebi ile geceleri uyuyamaz olur. Gündüzleri Halit hocanın geleceği anı saniye saniye saymaya başlar. Aklıdan ( Aydanur sen hocaya kara sevdalısın bakalım bu işin içinden nasıl çıkacaksın) diye düşünür. Hoca eve geldiği anlarda kalbi çatlayacak gibi atmasına karşılık içi huzurla dolmaktadır. Hocanın odasında Nimetin resmini ve şiiri görmekte ve okumaktadır. Nimeti kıskanmaktadır. Hele hocanın şiir kitaplarını okudukça ona daha fazla bağlanmaktadır. Bir gün hocayı beklerken masayı hazırlamayı unutur. O arada Halit hoca eve gelir geliş saati de çok erkendir. İçeri girer ve
--Aydanur yanıma gel diyerek çalışma odasına geçer. Aydanur'un eli ayağı biri birine dolaşmaya başlar aklından bin türlü soru ve cevap geçerek odaya girer. Halit hoca
--geç karşıma otur diyerek ona yer gösterir. Aydanur oturunca konuşmaya başlar. Senin son zamanlarda aklın başında değil sanki sevdalanmış gibi bir halin var. Dalgınsın , uykusuzsun, sürekli kilo kayıp ediyorsun eğer biri varsa bana söyle sana yardımcı olurum. Çocuklar sorun değil onlar benim korumam altında deyince; Aydanur ağlamaya başlar, hoca kalkar onu yine kucaklar ve
--bunda ne var kimi seviyorsan söyle adamla konuşalım der. Aydanur hıçkırarak
--hocam yapma ben senden başka kimi sevebilirim bunu hala anlamadın mı deyince Halit hoca
--yapma çocuk diyerek onu kucağında sıkar, sonra karşısına alır gözünden yaşları siler yanına oturur ve
---çocuk sen daha bahar'sın ben se son baharım benim mevsimim de sen solarsın. Oysa sen tomurcuk baharda çiçek açmalısın. Çocuk yaşta kayıp ettiğin güzellikleri yaşamalısın. İyi düşün ve vazgeç. Sen kendine kendin gibi bir genç seç. Benim akşamlarımda karanlığa kalma der.

Aydanur
---yok hocam çok düşündüm. Ben hayatımda tatmadığım duyguları senden tattım ve bu mutluluktan vazgeçmek niyetinde de değilim. Bunu kayıp edersem hayatıma kıyarım yaşamın bir manası kalmıyor benim için der.
Halit hoca yıllar önceki Nimet hanımla yaşadığı olayı hatırlar dalar gider. Aydanur
--hocam seni yıllar önceye götürdüm değil mi? Rahmetli Nimet ablam da aynı şeyleri mi söyledi sana. Ne gerip bir tesadüf ki Allah aynı şeyleri bana söyletiyor deyince. Hoca kalkar
--evden gitme çocukları gelince de akşam eve götürme burada yatır. Ben bir iki gün gelmezsem merek etme der. Evden çıkar gider.
Aradan iki gün geçer muhtar lojmana gelir. Aydanur'a
---bu adam nerede giderken sana ne dedi der. O da
--bir iki gün gelmezsem merak etme çocukları buraya getir burada kalın dedi evden çıktı gitti der. Muhtar
---Aydanur bu iş senden oldu ise canını yakarım unutma diyerek gider. Akşama doğru Halit hoca çıkar gelir. Bakar çocuklar evdeler. Onlar için ve Aydanur için bir sürü hediye, giyecek, oyuncak ve yiyecek almış getirmiştir. Hediyeleri tek tek açarlar, çocuklar bayram eder. Bir birlerine
--keşke annem hocamızı alsa da babamız olsa derlerken Aydanur ve hoca duyar bir birilerine bakarlar hoca
--çocuklar ben annenizi almasam da siz beni çocuklarımsınız unutmayın bundan sonra her şeyinizi ben karşılayacağım der. Fakat çocuklar
--hocam sen annemizi almazsan bir başka kocaya gider bizi bırakır en iyisi onu sen al o zaman hiç ayrılmayız derler. Hoca Aydanur'a bakar. Aydanur kafasını sallar ben söyletmedim der gibi.. fakat tatlı tatlı gülümser. Halit hoca
---Aydanur sen kendi hediyelerini açmayacak mısın hiç o taraflı olmuyorsun der. Aydanur
---benim acelem yok üstelik benim hediyem sensin geldin ya o bana yeter de artar. Yanımda olman dünyaya bedel Halit hoca. Bunu sen ta başından beri biliyorsun fakat bana işkence etmek hoşuna gidiyor der. Halit hoca yine
-sen hediyelerin açmayacak mısın diye ısrar edince, Aydanur
--yok hocam senin yanında açmayacağım eve gidince yavaş yavaş açıp zevkine varacağım der. Halit hoca da fazla üstelemez fakat
--eğer hediyeler çok hoşuna giderde beni kucaklamak istersen bende bu kapıyı kapatıp bu akşam muhtara misafir gideceğim der. Aydanur
Olsun ben seni muhtarın yanında da kucaklarım ben hür bir kadınım. Beni kızdırma köyün içinde 'ben Halit hocaya aşığım diye' bağırarak giderim sen rezil olursun. Ben aşkımdan utanmam der. Halit hoca
---tamam yaparsın ben evde olacağım, isterseniz gitmeyin burada kalın ben çalışma odasında kanepede yatarım. Çocukların zevkini bozma der. Aydanur
---anlaşıldı ben bu hediyeleri bu evde açacağım beri gidip yatak odamda açayım der gider. Hocada peşinden çocukları gönderir. On dakika sonra içeriden bir çığlık gelir. Aydanur önde çocuklar peşinde hocanın yanına gelirler. Aydanur hiç beklemeden Halit hocanın boynuna sarılır onu öpmeye başlar çocuklar hepsi birden onu alkışlamaya başlar. Hoca
--dur ne oluyor Aydanur çocukların önünde ayıp diye bir şey var dese de. Aydanur
--bana gelinlik almışsın bunun anlamı seninle evleneceğim demek. Bana dünyayı bağışladın . çocuklara gelince onlar seninle evlenmemi benden fazla istiyorlar. Onlar seni de beni de kayıp etmek istemiyor der.
Bu arada çocuklar oradan kayıp olurlar yatak odalarına gidip Allah'a dua ederler ' Allah'ım duamızı kabul ettin sana şükürler olsun diye'
Aydanur çok mutludur. Halit hoca ondan nüfus kağıdını ister. Oda hemen verir, kendi nüfus kağıdı ile birlikte muhtara verir nikah işlemlerini yapmasını söyler. Muhtar
--hoca bu çok iyi oldu sen artı buradan bir yere gitmezsin. Bende bunu olsun istemiştim. Aydanur'u seçerken hep aklımda bu vardı der. İşlemlere başlar. Muhtar köyün imamını çağırır hocayla Aydanur'un nikahını kıydırır. Hoca Aydanur'a
---gelinliği giyip nikah masasına oturmadan benim yatağıma giremezsin unutma. Şimdilik evde haramdan kurtulduk. Muhtara söyle işlemleri hızlı yapsın der. Halit hoca evrakları verirken muhtara ilçeye gidip işlem yapması için epeyce bir para vermişti bile, bundan Aydanur'un haberi yoktu.
Üç gün sonra muhtar işlemleri bitirmiş sadece kendi yapacağı nikah işi kalmıştı. Köy okuma odasına toplanan köylünün huzurunda Aydanur gelinlik içinde bir peri gibi Halit hoca ile nikahlanır.
Biraz lojmanda biraz Aydanur'un evinde kalırlar. Halit hoca köyde arazisini satan birisinden o araziyi alır hemen üstüne büyük bir ev yaptırır oraya taşınırlar. O arada okullar da açılır. Halit hoca derslere başlar. Bir taraftan da Aydanur'u dışarıdan orta okulu bitirmeye hazırlar.
Aydanur ortaokul ve liseyi dışarıdan bitirir. Halit hocaya hala deli divane aşıktır. O ne derse onun dediğini yapmaktadır.
Halit hocanın yetiştirdiği öğrenciler teker teker yüksek okul kazanmaya başlamış. Köyde yüksek okul mezunları çoğalmış. Artık köyün doktoru, hakimi, savcısı ve öğretmeni vardır. Aydanur'un çocuklarının hepsi okumuş Halit hocayı da babaları olarak kabul etmişler. Onun sözünden hiç çıkmamışlar. Halit hoca onları tek tek işe yerleştirmiş tayinlerini de yakın illere yaptırmıştır.
Halit hoca iyice ihtiyarlamış emekliye ayrılmış köye başka hoca gelmiştir fakat köylü hala onu rahat bırakmamış çocuklarına ders verdirmiştir.
Aydanur da artık yaşlanmış tam bir olgun kadın olmuş. Hocanın etrafında pervane gibi dönmektedir. Hocanın eserlerinden gelen paralar birikmiş köyün en zengini durumuna gelmişlerdir. Onlar köyün fakir çocuklarına yardım ederek okumalarını sağlarlar.
Böylece mutlu bir hayat sürerler.

Faruk Soydemir

19 Kasım 2015 26-27 dakika 19 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 8 yıl önce

    şiir kolik ailesine çok teşekkür ederim. iyi ki varsınız sizlerden güç almaktayım. yoksa haddime mi bu kadar güzel hikaye yazarı içinde yazı yazmak hikaye yazmak. Allah razı olsun ki beni umutlandırıyorsunuz. hepinizi çok seviyorum