Ayna Kimseler

Yatağından doğruldu,yeni doğan günün gelişine aldırmadan akıllı telefonundan son paylaştığı fotoğrafa gelen üç beğeniye dudağını kıvırdı.Gününün kötü geçeceği buradan belliydi. Birkaç önemli işinin olduğunu bildiği halde sırf bu nedenden dolayı bugün evden dışarı çıkmamaya karar verdi.Mutfağa yöneldi,kendisi için kahvaltı hazırladı.Kahvaltısını yerken,diğer yandan telefonuyla time-line'nını kontrol etti,hızlıca..Gördüğü fotoğraflardan sonra insanların kendine bu denli yabancılaşmasının sebeplerini aradı zihninde.Onun için insanlar kötüydü,iyiliği yalnızca yaptıkları kötülükleri örtbas etmek üzere yaparlardı. Bu yüzden insanlardan mümkün olduğu kadar uzak durmak gerekirdi.Kendine göre insanın bir tanımını yapmıştı,kafasında insanlar hakkında çeşitli duyguları kodlamış , bu kodların dışında hareket eden herkesin insanlığını sorgulamıştı.(Bir daha düşünmeni isterdim,dedim.)
Bu yazdığım cümleye kızgın bir ifadeyle bakarak , sıcak çayından bir yudum aldı.Sen benden iyi tanıyamazsın insanları,diye düşündü.
(Kendini ne kadar tanıdığın da önemli onu sorgulasana , dedim.)
İlgilenmedi.Uzun zamandır okumadığı raftaki bir kitaba uzandı.Yirminci sayfasında altını çizdiği bir cümleye gözü takıldı.Kader,yaşamın bize sunduğu bir enstrumentalin üzerine yazılmış ahenkli şarkı sözleridir ve biz bu şarkıyla bir bütünüz ,yazıyordu.Bu sözlerin efsunluğunda , kitabı bıraktı.Pencereye yöneldi,akıp giden trafiğin ahenginde kendi müziğini düşündü, daha nakaratı yazılmamış ama yazılmayı bekleyen güzel bir şarkıydı bu.. Uzun zamandır şarkısının nakaratını yazacak birini bekliyordu;biliyordu,bir gün mutlaka gelecekti.


Yalnızlığına üşüdü,Cem Adrian şarkıları kadar soğuktu yalnızlığı..
Akıp giden trafiğe daldı yine gözleri, damarlarında akan kana benzetti birbiri ardına giden arabaları..
Dünya'nın yaşadığına dair bir kanıt diye düşündü, ama bir gün bu gezegende ölecek , öldüğü gün bu arabaların hiç biri olmayacak.(Saçmaladın,dedim.)
Umursamadı.Raftan aldığı kitabı tekrar eline aldı, okumaya niyetlendi, ama öncesinde kendisine bir kahve yapmak istedi.Mutfağa gitti kendine bol köpüklü bir kahve hazırladı.Kitabı eline adlı , tam okumaya başlamışken günün ilk selfie'sini çekmeyi unuttuğunu hatırladı.Anında kahve ve kitabıyla güzel bir öz çekim yaptı.Nasıl olmuş der gibi bana gösterirken ( insanlar kitap okuduğunu öğrendiklerinde çok sevinecekler,dedim.)Gülümsedi(Ciddi değildim.)Birkaç sayfa okuduktan sonra , çok sıkıldı.Kitabı bir kenara bıraktı.(Hevesin bu kadar mıydı , diye sordum.)
Duymamazlıktan geldi. Günün tam dört saatini koltuğunda kadın programları zaplayarak geçirdi.Kayıp insanların ardındaki acıklı hikayeleri dinleyerek , haline şükretti.İnsanlara acıdı.

4 saat 5 dakika sonra...

‘Yaşamak bu kadar zordu işte anlıyor musun?Terkedildiğinde hissettiği o boşluğa kendini atacak kadar önemsizdi artık yaşamak, anlıyor musun? Anlamazsın , siz hiç anlamadınız zaten bizi . Biz sevdikçe siz hep sizi hiçe sayan insanlara koştunuz . Elinizde olan önemsizdi sizin için! Hah, ne diyorum , sanki dinliyorsun da beni.Seviyorum, diyorum anlasana .. Gel , bi oturalım konuşalım, n'olur.!Babam yine annemin üzerine yürümüş , evde ben olmayınca . Parası ne zaman biterse o zaman aklına geliyor , baba olduğu. Bak bu kadar sıkıntının içinde seni seviyorum ben , bu kadar mı önemsiz senin için duygularım.(bence bir cevap vermelisin , dedim.)'
Koltuğundan doğruldu.Onun için yapabileceği bir şey olmadığını söyleyerek,kapattı telefonu.Telefonu da akşam arkadaşlarına kendisi için yanıp tutuşan birilerinin olduğunu anlatabilmek için açmıştı.Onların kendisine olan imrenişleri ona güç verecekti.
Telefonunun müzik listesinden Üzeyir Mehdizade-O Senin Olmayacak şarkısını çaldı.Vicdanını arafta rahat ve huzurlu hissetti.Mutsuzluğunu kendisinden başka herkese adadı.Kendisinden başkası yalandı.

Elinde kumandasıyla kanalları atlarken bir haber dikkatini çekti. Haberin açıklama kısmında ‘ Dilek Özçelik' hayatını kaybetti , yazıyordu. Olayı anlamak için haberi anlatan spikeri dikkatlice dinledi.Kızın fotoğrafları bir yerden tanıdık geliyordu.Hastalığı için, ülkenin bakanından yardım istemişti. Cevabında, dilenci yerine konularak eline para tutuşturulmuştu Dilek'in. İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım demişti Dilek , ağlayarak.. Bu haberler ilk çıktığında ilk seferinde kıza çok üzülmüştü ama sonra yaptığının şov olduğunu düşünmüş , umursamamıştı.Şimdi içinde buruk bir his vardı.Öldüğü içindi , ölüm kimi yanına alırsa alsın ardında hep buruk bir acı bırakırdı , öyle düşündü.Rahmet diledi. İnternet üzerinden onun adıyla paylaşılmış bütün fotoğrafları beğendi. İçi rahatladı.Daha önce paylaşılmış bir postu kopyalayarak kendi profilinde ‘yalnız değilsin dilek' etiketiyle paylaştı.İçi daha da rahatladı , bu duruma sebep olanların hepsine küfretti. Güç dedi , kötülüğün elinde lanetli. İnsanlardan nefret ettiğini de ekledi.
Akşam arkadaşlarıyla gideceği sıradan bir kafe toplantısına giderken giyeceği elbiseyi düşünmeye başladı.

(Devam Edecek..)

23 Ocak 2018 4-5 dakika 9 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 6 yıl önce

    Günün öyküsünü ve genç yazarımızı kutlarızud83eudd20