Ayrılık Sahnesi

Yağmur şiddetini artırmıştı. Gözlerim artık hiçbir şeyi göremiyordu. Yorulmuştum, soluğum kesiliyordu. Sanki biri boğazıma yapışmış, gözlerimin içine baka baka beni boğuyordu. Ellerim buz gibiydi, bedenim alev alev.. Üşüyordum, çok üşüyordum. Yalnızdım baştan aşağı. Adımlarım hızlandıkça insanlar üstüme üstüme gelmeye başlıyordu sanki. Hepsi anlamsızca bakıyorlardı yalnızlığımın zirve yaptığı benliğime. Tanıdık birini görsem, kollarına atacaktım kendimi. Bir an durdum, 'Ne yapıyorum ben?' dedim kendime. 'Nereye gidersen git, peşini bırakmayacak bu acı.' diye mırıldandım. Ve benim parkıma gitmeye karar verdim. Beni en iyi orası anlardı. Adımlarımı daha da hızlandırdım. Ayakkabı ayağımı acıtıyordu sanırım, emin değilim. İşte benim parkım.. Kimse yoktu parkta, sırılsıklamdı, gözlerim gibi. Sahi, ağlıyor muydum ben? Bir banka oturdum ve salıncağa odaklandı gözlerim...



Küçüktüm. Babam beni hep bu parka getirirdi annemle kavga ettiklerinde. O şuan benim oturduğum banka oturup beni izlerdi, bense her şeyden habersiz şuan tam karşımda olan salıncakta sallanırdım. Eğlenirdim belki. Hayatın acımasız yüzü kendini göstermemişti bana daha. Acaba biliyor muydum, babamın bu kadar güçlü kıldığı benliğimi, bir adamın mahvedeceğini? 'Her zaman, ne olursa olsun, savaş.' demişti babam. 'Ayakta kal, sakın yılma. Her şey elbet bir gün yoluna girecek. Öyle ya da böyle. Sadece sabret..' 'Ah baba..' diye mırıldandım.



'Sana önemli bir şey söyleyeceğim Eylül.' dedi gözlerini benden kaçırarak.
'Söyle bir tanem.' dedim yüzüne gülümseyerek.
'Ben bir hata yaptım..' dedi ve sustu. Bir anda tüm benliğimle ürperdiğimi fark ettim.
'Ne hatası sevgilim?' dedim en sabırlı halimle. Peki cevaptan neden korkuyordum?
'Ben.. başka birisiyle..' cümleyi tamamlamadı ve elimi tuttu. Vücudum buz kesmişti. Gözlerim dudaklarında takılı kaldı. O sürekli beni sevdiğini, asla bırakmayacağını söyleyen, beni öpen dudaklarına..
'Kimle?' diyebildim sadece. Gözlerine bakmaya cesaretim yoktu.
'Eski sevgilim..' dedi. Sustu ve ellerini ellerimden çekti. Ellerini ellerimden çekerken benliğimi de söküp aldı benden ama onun haberi yoktu, olmayacaktı.
' ?Yar' dediğim şimdi karşımda iki ayaklı bir mezar..' diye fısıldadım sadece. Yağmur başlamıştı.
'Anlamadım?' dedi, duymamıştı, iyi ki duymamıştı. Kalan son gücümü de toplayıp, dudaklarımı zorlayarak gülümsemeye çalıştım. Derin bir nefes aldım ve;
'Özür dilerim seni aşk zannettiğim için sevgilim. Yanlış adrese gelmişim, haberim yokmuş. Ve yine özür dilerim sana güven kavramının anlamını yüklediğim için. Sus! Sende hata yok ki sevdiğim. Bende hepsi.. Ben çekiyordum bu aşk teknesini. Meğer ihanet dalgası alıp götürmüş seni. Allah affetsin beni şimdi, sana taptığım için. Unutma ben bir tek seni sevdim, seveceğim. Sakın yanlış anlama, bu bana geri dönebileceğin anlamına gelmesin sevdiğim. Sadece bil. Umarım mutlu olursun ben'siz, hayallerimiz olmadan, düşlediğimiz kızımızı asla kucağına alamayacağını bilerek.. Umarım bende bulamadığını onda bulursun.' dedim.




Ağlıyordu. Dudakları titriyordu. Son defa bakıyordum katilime. Yüzünü ezberlemeye çalıştım. Yağmur daha da hızlanmıştı. 'Ah Ankara..' dedim içimden. 'Sen de mi eşlik ediyorsun bana?'
'Eylül..' dedi sessizce.
'Sus! Sakın adımı ağzına alma bundan sonra. Beni düşünme, beni arama. Kendine iyi bak sevdiğim. Yeni sevgilinle iyi geçin.' dedim ve arkamı döndüm. Hızlı adımlarla uzaklaştım cinayet mahalinden.

22 Temmuz 2013 3-4 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 12 yıl önce

    iyi bir çalışma olmuş ,ayrılık adına

  • 12 yıl önce

    Kısa ama çok hoş bir öyküydü. Kaleminize sağlık.