Ayrılık ve Sonrası

Sonbahar rüzgârı altın renkli yaprakları bir sağa bir sola savurup duruyordu. Her savuruşunda kırılıyor, dökülüyor, yüklerini üzerinden atıyor gibiydiler. Genç adam onlara baktıkça kendini buldu. Ağaçların yapraklara son vedasını izledi sessizce. Her gün dünkünden biraz daha eksik, biraz daha buruk başlıyordu sabahlara. Alıştığı her şeyi, tüm monotonluğunu kaybetmişti artık yalnızdı. Şehrin ayazını çekti ciğerlerine bir sigara yaktı. Telefonu çalmıyordu artık kapıyı anahtarla açıyordu. En kötüsü de buydu onun için kapıyı anahtarla açmak.
Eve geldiğinde direk kanepeye attı kendini. Hiçbir şey yapmak gelmiyordu içinden. Karar vermişti içinde ki son umut parçasını da öldürecekti. Saatlerce kalkmadı kanepeden. İçinde tarif edemediği birbirine karışmış, kördüğüm olmuş duygularına bir ad vermeye çalıştı. Çaresizlik bağlamıştı elini kolunu. Beş para etmezdi artık aşkı biliyordu. Yine de telefon her çaldığında heyecanlanıyordu. Saniyeler içinde içi umut doluyor ve aynı şekilde yok oluyordu. Bu iniş çıkışlar içinde sığınacak bir liman aradı. Birkaç dakikalığına olsa da razıydı beynini ve kalbini meşgul eden şeylerden kurtulmaya. Telefon çaldı yine bu kez umursamadı genç adam. Ama dayanamadı bir umut sarıldı telefona. En yakın arkadaşıydı arayan.
Bir saat içinde hazırlanıp apar topar çıktı evden. Bir seksen boylarında fındık burunlu bir çocuktu. Bağırarak konuşmayı severdi ve ağzından küfür hiç eksik olmazdı. Paytak adımlarla geldi en yakın arkadaşı. Selamlaştılar. İkisi de aynı dertten muzdaripti beklide onları birbirlerine bağlayan gözleri gibi kara olan bahtlarıydı. Çocuğun gerginliği yüzünden okunuyordu. ?acil' demesinden bir şeyler çıkartmıştı zaten genç adam.
Her zaman gittikleri birahaneye gittiler. İki katlı küçük ama samimi bir yerdi burası. En gizli sırları, en acıklı öyküleri ezbere bilirdi bu duvarlar. İki bira söyleyip oturdular. Genç adam konuşmanın gideceği yere göre ne kadar içebileceğini hesaplıyordu ceplerini kurcalayarak. Arkadaşı aldı sözü. Bu konuşmayı yapmayı hiç istemiyordu ama mecburdu. Bu zor görev ona kalmıştı.
Kendi üslubuyla cümleye iki üç küfür sıkıştırarak başladı söze. Genç adam cümlenin başından anlamıştı sözün nereye geleceğini. Arkadaşı konuşmayı bitirdiğinde derin bir sessizlik kapladı ortamı. Orhan Gencebay'ın bir tesellisi çalıyordu arka fonda. Son olarak takma kafana diyebildi arkadaşı. Barmen ?kapatıyoruz' diyene kadar içti genç adam. Bu saatten sonra hiçbir şeyin değeri yoktu gözünde. Pimi çekilmiş bir bomba gibiydi. Duydukları kulaklarında çınlıyordu adeta. ?Bu kadar basit olamaz' diye inkâr ediyordu.
Adımlarını hızlandırmaya çalıştı genç adam ne kadar denese de kanında ki alkol engel oluyordu buna. On dokuzundaydı belki çok erkendi her şey için biliyordu. Cebinde ki sakinleştiriciler geldi aklına. Ayrıldığı gün hastanede açmıştı gözlerini. Bir iki dikişten sonra psikiyatri servisinde bulmuştu kendini. Çok sevmişti herkes gibi abartmıştı belki de. Hapları çıkardı cebinden ilk buluştukları banktaydı nefes nefese. Önünde iki yol vardı. Kendince ya ölümsüzleştirecekti aşkını ya da oturup ağlayacaktı...

12 Mart 2009 2-3 dakika 15 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    😥😥😥😥😥......... güzeldi....😥😥😥😥