Bankamatikler Yüzünden Kilo Alıyorum

Halen uğraşımız olan ayakkabıcılık mesleğinde bizler ve aşağı yukarı benim yaşlarımda olanlar ikinci kuşak meslektaşlar olarak anılıyoruz camiamızda. Bizim babalarımız ve büyüklerimizden halen hayatta olanlarda bu mesleğin duayenleri ve haliyle bizden daha tecrübelidirler. İkinci kuşak olan bizlerin eğitim seviyemiz ise onlara nazaran lise ve üniversite olmak üzere daha iyidir. Ama tabi ki inkârda edemeyiz onların hayat ve iş tecrübeleri de bizden kat kat fazla. Bu meslektaş amcalarımızın çoğu bizlerin ve arkadaşlarımızın da aynı zamanda müşterisi ve dostu. Halen faal olarak çalışıyor çoğusu, çalışıyor dediysem ikinci kuşak bizlerin başında duruyorlar, haklarını yemeyelim her ne kadar işleri ikinci kuşak bizler götürsek de onların bizlere himayeleri ve gölgeleri bile yeter. Ama gel gör ki elektronik aletler ile de araları hiç hoş değil, abartmıyorum, bunu anlatınca siz de hak vereceksiniz bana...




Atölyeci Turhan ağabey gelir yanıma. Hem de her ayın yirmi üçünde hiç sektirmez yanıma gelme işini...




- Ooo Ahmetçiğim güzel insan nasılsın bakalım?
--Ne olsun Turhan ağabey yuvarlanıp gidiyoruz işte sen nasılsın?
- Ben de iyiyim bu gün senin de emekli maaş günüydü değil mi?
--Evet ağabey ver kartını sen ben birazdan benimkini çekmeye giderken seninkini de çekerim bankalarımız aynı nasılsa elime mi yapışır ağabey...
- Ha yaşa Ahmetçiğim kartım yanımdaydı zaten gelirken getirmiştim. Tatlı hakkın baki biliyorsun.
--Ağabey boş ver ya ne tatlısı benimkini çekerken seninkini de çekiyorum. Basit aslında para çekme işi gel bir gün öğreteyim sana.
- Ya boş ver kim öğrenecek bu saatten sonra o işi.




Başka bir Allah'ın günü...




Zaman zaman bizden deri ve yapıştırıcı ve başka malzemelerde alan dükkân komşusu atölyeci Satılmış ağabey damlar dükkâna. Aşağı yukarı yetmiş yaşlarında. Muhabbetimiz iyidir esprili şaka kaldıran cinsinden...



- Selamın aleyküm arkadaşlar, ne var ne yok işler güçler nasıl?
--Nasıl olsun Satılmış ağabey kör topal, sallan yuvarlan gidiyoruz işte. Senin işler nasıl?
- İyidir benim de, piyasa biraz sıkıntılı ama idare ediyoruz.
--Ya Ahmetçiğim İzmir'e bir havale göndermem gerekiyor kalıpçıya yedi yüz lira, bir yardımcı olsan da şunu filan feşmekan bankasının(bankanın adını yazmayalım reklama girer) bankamatiğinden gönderelim. Hemen tatlıyı da yediririm zaten tatlıcı bankanın matiğinin yirmi metre yanında...
- Ya ne gerek var Satılmış ağabey havaleni göndeririz, ne önemi var tatlının matlının her seferinde de ısmarlamasan olmaz mı? Bizim ki yardım olsun ağabey...
--Olsun şimdi sana tatlı ısmarlamazsam içim rahat etmez uyku uyuyamam...
- Boş ver ağabey bırak ya bu havaleler yüzünden kilo milo alıyorum zaten...
--İki üç adım atarsın yakarsın Ahmet merak etme.
- Yok, ağabey bu yaştan sonra öyle bir iki kilometre yürümek ile kolay kolay yakılmıyor.




Allah'ın değişik bir gününün torbaya girmediği bir gün...




Yan sokakta ki dükkân komşusu müzmin muhalif terzi Süleyman amca selam verip dalar içeriye. Şakacı bir adamdır hali hazırda...



-Eselamualeykum ve rahmetullah. Allah hepinizin iyiliğini versin. Memnun musunuz arkadaşlar hökümatımızdan ve başımızdakilerden...

Ne diyelim biz şimdi memnunuz desek bir dert memnun değiliz desek başka dert. Esnaflarımız arasında sağcısı da var solcusu da biz orta yolcu...

-Ya Ahmetçiğim Bursa'dan toptan biraz kumaş almıştım da adama para çıkarmam lazım bankamatikten. Biliyorsun içeriden gönderdin mi çok masraf yazıyor. Biz de güççük esnafız haliyle illa ki matikten gönderiyoruz. Bana bir yardımcı olsan iyiliksever Ahmetçiğim benim...
--Ne demek Süleyman amca tabi hay hay otur iki dakika şu müşteriyi göndereyim hemen gidelim...
-Hay sen çok yaşa tatlıyı da hemen yediririm ha bilirsin hiç ikiletmem.
--Boş ver Süleyman amca ne tatlısı, dert etme her havale de tatlı mı olur. Senin tatlı dilinin tatlılığın yanında iki dilim baklavanın esamisi bile okunmaz.




Süleyman amca tatlıda ısrarcıdır...




--Süleyman amca şu havalenin nasıl yapıldığını göstersem de sana bir iki kere sen de yapsan. Kolay amca ya öğrenirsin biraz dikkat etsen...
- Yahu Ahmetçiğim çok zor benim onu öğrenmem bu yaştan sonra senin kafa zehir gibi, benim kafa almıyor ki onları güzel gardaşım...
--Peki, amcacığım nasıl istersen, ama gerçekten tatlıya gerek yok.
- Yok, olmaz vallahi bir tatlı yedirmeden asla bırakmam, bendensin.
--O zaman arada sütlü tatlı ısmarla bari Süleyman amca hem ucuz hem de hamur işine nazaran daha az kilo yapıyor.




Günün günü tutmadığı daha da değişik bir gün...




O günde yine bizim ustalarımızdan İbrahim ağabey ile Tacettin ağabey geldiler. Sözleşmişler sanki ikisi birden bodoslama girerler lafa...

- Ya Ahmet kardeş sen bu işlerden iyi anlıyorsun benim iki tane Tacettin ağabeyinin de üç tane değişik bankalardan havalesi var bir halletsen şunları sana zahmet.
--Ne demek ağabeylerim başım gözüm üstüne. Aslında çok kolay bir dikkat etseniz öğreneceksiniz her ikinizde. IBAN numarasını yazıyorsun, doğum tarihi, sonra bir de TC Kimlik numarası gönder tuşunu gıdıkla olsun bitsin.
- İban da ne oluyor ki?




Araya sıkıştıralım gitsin bu espriyi de...




--İbrahim'in uluslararası ayakkabı numarası ağabey. İbrahim baştaki İB yanında ki A da ayakkabı N'de numara işte...
- Ya git Ahmet bizim ile kafa yapma başka bir şeydir o başka bir şey.
--Herhalde ağabey tabi ki azıcık neşelendireyim dediydim sizi...




Kahkahalar havada uçuşur




- Bak peşin peşin söyleyeyim tatlı matlı yemem ha ona göre. Ismarlıyorsunuz tatlıları sonra kilo alıyorum. Kiloları vermek için spor salonuna yazılıyorum bir de diyetisyene gidiyorum haliyle beş liralık ısmarladığınız tatlı bana elli ve yüz hatta iki yüz elli liralık banknotlar şeklinde geri dönüyor. İlla bir şey ısmarlayacaksanız bir şekersiz çay yeter, hatta ona bile gerek yok, Allah razı olsun da kabulümüzdür...

İşte böyle dostlar. Benim bu esnaf ağabeylerim yüzünden haftada iki üç kere eşantiyon tatlı yiyorum havale çıkardıkça, bankamatikten para çektikçe, maaş çektikçe ama artık boğazıma kadar tatlı oldum, doydum tatlıya resmen. Çok da severim ama kilolar işte, yaş da kemale erdi. Yok, yok ben bu bankamatikte ki havale ve maaş çekme işini bunlara bir iki derste bilemedin üç derste öğretmem lazım yoksa pasa tatlı pasa tatlı. Kafalarını vermiyorlar, biraz dikkat etseler öğrenecekler ama. Bu banka matikleri dizayn edenleri, eninde sonunda mahkemeye vereceğim galiba, şunun işlemlerini yaşlılarında anlayacağı bir şekilde daha basit yapın kardeşim, içim dışım tatlı oldu sizin yüzünüzden. Hayırlısı bakalım azıcık da dua edeyim da bir an önce öğrenseler diye, başka da yapacağım bir şey yok...

02 Aralık 2013 6-7 dakika 636 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (2)
  • 10 yıl önce

    / tebrik ederim Ahmet abicim 👧👧

  • 10 yıl önce

    Öykünüz çok güzeldi değerli yazarım.Okurken epey gülümsedim.Kalemine ve yüreğine sağlık.Ama bir konuda çok haklısınız zira tatlıyı ben de severim ama maalesef kilo almama adına irademi zor da olsa kullanıyorum.Eğer tatlı yediysem üstüne mutlaka bir çay bardağı kadar limon sıkıp içiyorum.İnşallâh bir faydası vardır.

    Güne düşen öykünüzü kutlar,en derin selam ve saygılarımı sunarım...

    👍👍👍