Ben Bir Emekli Öğretmenim

Öncelikle İlk başöğretmenimiz yüce Atatürk'ün öğretmenler gününü dualarımla kutluyor, önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhu şad, cennet mekanı olsun.







Kızım üniversite elektronik bölümü kazanmış, Antalya'da okuyordu. Kendisine yurt çıkmamıştı. Çocuk okutma durumundan tayinimi Antalya'ya yaptırmak istedim.Antalya'da sınıf öğretmenliği açık olmadığından tayinim yapılmadı. Kızımı geçici olarak bir pansiyona yerleştirdik.Tayin yapılmayınca emekli olmaya karar verdim. O zamanlar yirmi yılını veya kırk yaşını dolduran emekli olabiliyordu.







10 kasım Ata'yı anma günüydü. müdür bey Atatürk büstünü hazırlamayı bana verdi. Sevinçle öğrencilerden de yardım görerek büstü tüm sevgilerimi yansıtarak en güzel şekilde hazırladım. Sırada yerlerimizi aldık. Saygı duruşuna geçtik. Her saygı duruşunda içimden fatiha suresini okuyarak ruhuna gönderirim. Saygı duruşu bitti. İstiklal marşı söylendi. Sonra hazırlanan programlar sunulmaya başladı. İçimde anlatamayacağım bir duygusallık vardı. Şiirler okunmaya başladı. Sıra benim öğrencime geldi. Çok güzel şiir okuyuşu vardı. Belirli günlerde öğrencilerime kendi yazdığım şiiri okuturdum. Öğrencime de kendi yazdığım şiiri okuması için verdim. Öğrencim şiiri okurken çok duygulanmış olacak ki; ağlayarak okudu. O ağlarken bende çok duygulandım. O kadar güzel okuyordu ki;duygulanmamak elde değildi. Benimde gözlerim yaşardı. Kimse görmesin diye arkama dönerek ilerledim. gözyaşlarımı sildim. Alkışlanmak yok olduğu halde çocuğun şiir okuyuşu herkesi duygulandırdığı için büyük alkış tufanı ile alkışlandı. Şiirimden dolayı beni tebrik edenler oldu.







Gözlerim halen yaşarıyordu. Tüm duygusallığım üzerimdeydi. Benim bu halim müdür yardımcısı Mehmet beyin ilgisini çekmiş olaca ki;gülümseyerek yanıma yaklaştı.
'' Hocam sen ağlamışsın!''
'' Ben böyle günlerde çok duygusallaşırım.''
'' Size bir müjdem var.Duyunca çok sevineceksin''
'' Emekliliğiniz geldi.''
'' Müjdeniz bu mu?''







Gözyaşlarımı tutamadım. Ağladım. Ölüm fermanım gelse bu kadar üzülmezdim. Ben görevim başında ölmek isteyen bir öğretmendim. Görevimi severek yapıyor ve öğrencilerim tarafından çok seviliyordum. Belki hayatımda en büyük sevgiyi öğrencilerim tarafından görmüşümdür. Çok arkadaşlar emekli olsam diye çırpınırken , bende ölünceye kadar görevime devam edeyim diye çırpınırdım. Her derse giriş ve çıkışımda öğrencilerimin söylediği öğretmenim marşı ile karşılaşırdım. Sonra derse geçilirdi. Sınıfımın bu davranışı çok arkadaşın dikkatini çekiyordu. Sen mi böyle davranılmasını söyledin diyorlardı. Onlar kendileri söylüyorlar. bende teneffüse çıkmada olsa marşları bitmeden dimdik duruyor ve çıkmıyorum deyince ''ne güzel dediler.







Öğrencilerimi çok seviyor onlar tarafından da çok seviliyordum. Hatta evde anne ve babalarına sizi seviyorum. Ama öğretmenimi daha çok seviyorum.derlermiş. Bunu velilerimden geldiklerinde duyuyordum.







Hiç unutamam. Unutmak mümkün değil. Kendi çocuğumu mutlu edeyim derken çok sevdiğim mesleğimden ham meyve gibi dalından koparılmıştım. En büyük sevincim Atatürk ilkeleri doğrultusunda öğrenciler yetiştirmek oldu. Yeniden dünyaya gelsem yine öğretmen olurum.








Not: Van depreminde ölen meslektaşlarıma rahmet. Yakınlarına sabırlar diliyorum.

24 Kasım 2011 2-3 dakika 6 öyküsü var.
Beğenenler (6)
Yorumlar (3)
  • 8 yıl önce

    Ne mutlu bize ki sizin gibi görev aşkıyla yanan öğretmenlere sahip bir nesildik

    sizlere şükranımız sonsuz

    asıl şimdiki nesiller şanssız keşke bizim imkanlarımız bu zamanda onlara verilebilse de laik cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir nesil yetişebilse

    Güzel paylaşım için teşekkürler öğretmenim

    Sevgi ve saygılarımlaud83eudd20ud83eudd20ud83eudd20ud83eudd20

  • Seçilen konu şahlandırmış harika öykünüzü Yazan yüreğinizi kutluyorum. Saygılarımla...

  • Beni duygulandıran gözlerimi yaşartan, o günleri tekrar yaşatan Sevgili Sermin ve İlknur Hanıma sonsuz teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunuyorum. Ne mutlu ki, Atatürkçü ve Atatürk'ün yolundayız. Bizleri bu yoldan kimse çeviremez, çeviremeyecek. Alnımız ak, içimiz Ata'nın ışığıyla dolu!