Ben Okuyacağım

-Anne istemiyorum o adamla evlenmeyi.
-Kızım Necdet'e adam deyip durma, daha 28 yaşında bir delikanlı. Hem de seneye mühendis çıkıyor. Babasının durumu da çok iyi. Bir elin yağda, bir elin balda olacak. Görmüyor musun büyük gelini, altın direği gibi maşallah. Kimseleri de beğenmiyor. Tekin'lerin geliniyim diye, havasından yanına yaklaşılmıyor.
-Bana ne onun havasından. Salak bir kızdı o zaten. Biliyorum ben onu.
-Tövbe estağfurullah. Niye salak olsun. Bence ayağına gelen kısmeti çevirmedi. Çok akıllı bir kız. Aptal ve salak olan, benim kızım. Ahhh! Ben seni doğuracağıma taş doğuraydım.
-Doğursaydın anne, taş doğuraydın da, beni doğurmayaydın!!!
-Ayyy! Fena oluyorum!!! Ayşeee, Nerminnnn! Alın şu kızı başımdan, beni öldürecek bu kız! Pabuç kadar dili var. Kime benzedi bu bilmiyorum. Ayyy! bu kızı hastanede değiştirdiler mi nedir?
-Of anne of seninle konuşulmuyor, başlıyorsun, ayılıp bayılmaya.
Nermin içeri girer.
-Anne ne oldu yine?
-Pervin ne yaptın anneme yine?
-Yine mi? yine ha! Ayyy kimse beni düşünmüyor. Beni sevmediğim bir adama zorla vermeye çalışıyorlar, kimse bana üzülmüyor. Sen bari anla beni biraz Nermin abla!
-Pervin kes sesini! Annemi ve bizi üzdüğün yeter artık! Ne güzel bir kısmet. Zamanla seversin. Buralarda herkes Tekin'lerin gelini olmak için can atıyor, sen de bulmuş da bunuyorsun.
-Offf! Deli olacağım. Allah'ım çıldıracağım, diyerek odadan hızlıca çıktı Pervin. Koşar adım, kendini bahçeye attı.
-Allah'ım bana yardım et! Ben o adamla evlenmek istemiyorum. Ben İstanbul üniversitesin'de burs kazandım. Ben İstanbul'a gitmek, üniversite okumak istiyorum. Bana "Evlenince de okursun." diyorlar. Biliyorum, okumama izin vermeyecekler. Hem ben evlenmek istemiyorum. Ben özgürce İstanbul'da burslu olarak okumak istiyorum. Engel olmalıyım. Hayatımı mahfetmelerine engel olmalıyım. Bir şeyler düşünmeliyim.
Düşün Pervin düşün bir şeyler.
O ara yukarıdakiler kendi aralarında konuşuyorlardı.
-Anne istemiyor Pervin üzerine gitmeyin bence. Kızı bunalıma sokacaksınız.
-Alışır kızım alışır, bir şey olmaz. Zamanla kabul edecektir.
Nermin sustu. Ne annesine laf geçirebiliyordu, ne kardeşi için bir şey yapabiliyordu. Onu evlendirirken de sormamışlardı ona. Bu evde kimseye evlenirken sorulmuyordu. Ablasını da zorla istemediği biriyle evlendirmişlerdi. Kendisi de öyle. Şimdi sıra Pervin'deydi işte. Ama Pervin dişli çıkmıştı. Nermin ve Ayşe kaderlerine razı olmuşlardı. Aslında Nermin, içten içe kardeşinin böyle isyan etmesine seviniyordu. Anne ve babasının her dediğine olur demekten bıkmışlardı.
-Aslı merhaba, nasılsın?
-İyiyim Pervinciğim sen nasılsın?
-Ben pek iyi değilim Aslı. Beni şu Necdet'le zorla evlendirmek istiyorlar.
-Hadi ya! Necdet iyi çocuktur aslında.
-Olabilir ama ben onu sevmiyorum! Ben İstanbul'a gitmek ve Üniversiteye kaydımı yaptırmak istiyorum. Biliyorsun, burs kazandım.
-Biliyorum canım benim ama. Nasıl olacak, oralarda tek başına bilmem ki?
-Aslı senin orada tanıdıkların yok mu?
-Bir teyzem var aslında ama korkarım ben Pervin. Annen baban beni sorumlu tutarlar.
-Korkma Aslı. Bütün sorumluluk bana ait. Sen hiçbir şey bilmiyorsun. Sen bana teyzenin evinin adresini ve telefonunu ver. Sadece bir hafta misafir kalacağım yanlarında. Ondan sonra okula kayıt yaptırınca yurda çıkacağım. Biliyorsun, okulun yurdunda kalabileceğim. Her ay masraflarım karşılanacak.
-Öyle de bilemedim Pervin. Ne desem!
-Lütfen Aslı! Konuş teyzenle. Bir haftalığına bana evlerini açsınlar. Yardım et bana!
-Tamam. Konuşacağım.
Aradan bir hafta geçer. Aslı teyzeleriyle konuşur. Teyzesi pek istekli olmamakla birlikte, kabul eder Pervin'in onlarda bir süre kalmasını. Pervin günlerce planlar yapar. Gizlice çantasını hazırlayıp, parça parça Aslı'lara götürür. Evde ve kolunda birkaç parça altını da vardır. Onları da alır yanına. Aslı Pervin'den iki yaş büyüktür, bir mağazada çalışmaktadır. Pervin'e bir miktar borç verir. Evden gizlice ayrılır. Otobüs terminaline gelinceye kadar, heyecandan ölecek gibi olur. Nefes nefese kalır. Sonunda, İstanbul otobüsüne binmeyi başarır.
-En zor olanını atlattın Pervin hadi hayırlısı der kendi kendine.. Öyle mutlu ve özgürdür ki. Yolları ve dağları seyrede seyrede keyifli bir şekilde yolculuğunu yapar. Bu arada otobüste bir iki arkadaşta edinir. Onlarda İstanbul'da okumaktadırlar. Ona adreslerini ve telefonlarını verirler. Ona kalabilecekleri uygun oteller söylerler. Hiç teyzeyi rahatsız etme bizlere gelebilirsin derler. Pervin çok mutlu olsa da, o arkadaşlarını yeni tanıdığı için, evlerine gitmeye çekinir. Nedense, Aslı'nın teyzesinin yanında da onu bulabileceklermiş gibi bir korkuya kapılır ve son anda otele gitmeye karar verir. Arkadaşlarının ona önerdikleri otelin adresini taksi şoförüne verir ve otelin önünde iner. Bu bizim meşhur otelimizdir. Otele girince çok heyecanlanır. Hayatında kendi başına hiç otelde kalmamıştır. Çok küçükken, bir kez babasıyla bir gece bir otelde kalmışlardı ama orası bir pansiyondu. Burası çok şık bir otele benziyordu.
-Merhabalar. Bir oda istiyorum. Mümkün müdür?
-Elbette küçük hanım.
Üçüncü kat. 209 nolu odamız tam size uygun bir odadır. Memnun kalacağınızdan eminim. Asansör sol tarafta. Buyurun.
-Teşekkür ederim.
Pervin odasına çıkar. Odaya biraz ürkek ürkek girer. İlk defa bir otel odasında yalnız kalacaktır. Odaya girince kapıyı kapatır, arkadan kilitler, şöyle bir etrafına bakınır, en yakındaki etejeri iterek kapının arkasına çeker. Odaya kimsenin girmesini istememektedir.
-Ohh! Zor oldu ama iyi oldu. Şimdi güvendeyim. Hemen Aslı'yı ve teyzesini aramalıyım.
-Aslıcığım, bir iki gün burada kalsam daha iyi olacak. Teyzeni ve seni zor durumda bırakmak istemiyorum.
-Aman Pervin bilmediğin otellerde ne işin var senin!!!
-Korkma Aslı çok tatlı bir otel. Resepsiyondakiler de çok tatlı insanlar. Üstelik bizim üniversiteye çok yakın. Zaten iki günde kayıt ve yurt işini halledeceğim. Teyzene bir kahve için uğrarım artık.
-Peki canım. Beni her gün ara lütfen. Seni merak ediyorum.
-Elbette ararım Aslıcığım, diyerek telefonu kapatır Pervin. Daha sonra odayı incelemeye başlar. Bir o pencereye gider, bir diğer pencereye gider. Odanın manzarası harikadır. Balkona çıkar. Uzun uzun nefes alıp verir. "Ohh! Dünya varmış. Özgürlüm artık." Bir süre denizi seyreder. Onun yaşadığı ilçede deniz yoktur. Uçsuz bucaksız deniz manzarası onu çok etkiler. Martılarının sesine bayılır. bir iki gemi geçer. Onları seyreder. İçi içine sığmamaktadır. Yeniden doğmuş gibi mutludur. Sonra banyoya bakar. Çok hoş görünür gözüne. Hemen girer bir duş alır. Cep telefonundan müzik açar. Odadaki televizyonu açar. Evdekilere de kısacık bir mesaj atar. "Üniversiteye kaydımı yaptırdım. Burslu okuyacağım. Beni aramayın. Eğer zorlarsanız, kendimi öldürürüm! Ben iyiyim."
Pervin 209 nolu odada çok mutludur. Bazen dans eder. Yanına yiyecek bir şeyler almıştır. Yemek yer. Çikolatalar yer. Yolda birlikte geldiği arkadaşlarını arar. Onlarla uzun uzun konuşur. Evdekilerin telefonuna cevap vermez. Mesajlarını da okumadan siler. Bir iki mesaj Necdet'ten de gelir. Onu da hemen okumadan siler. 'Yarın ilk işim yeni bir numara almak olsun.' der kendi kendine. Otel odasının kapısının arkasındaki etejeri hiç çekmeden geceyi orada geçirir. Ertesi sabah erkenden, okuluna gitmek üzere otelden ayrılır. Eğer kayıt yaptırırsam, yurda yerleşeceğim, eğer işlerimi halledemezsem bir gece daha kalacağım.
-Peki sizin için bir gün boş tutalım odayı bugün akşama kadar.
-Teşekkür ederim. Çok iyisiniz. Hoşçakalın.
-Bol şans dilerim.
Pervin otelden ayrılarak okulun yolunu tutar. O şanslıdır. Zorla evlendirilmek istenen her genç kızımız Pervin kadar şanslı olmayabilir elbette. Okumak isteyen kızlarımızın okumasını ve zorla, rızaları olmadan, evlendirilmek zorunda bırakılmadığı, günleri görmeyi diliyorum.
Not: 209 nolu otelimizle ilgili öykülerimi burada sonlandırıyorum. Daha sonra üçüncü bir kitap çıkartırsam, o kitabımda devam edeceğim bu öykülerime.
Sevgiyle kalın.

10 Şubat 2017 7-8 dakika 92 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)