Beni Yeniden Doğur Anne
Yerden iki üç metre yoktu sanırım yüksekliği çatının...Eşikten geçince ayağınızı biraz aşağı atmanız gerekiyordu...Girişte küçük bir taş kısım,ayakkabıların konduğu..
Vestiyer hatırlamıyorum,nereye asılıyordu acaba yıllarcaz eskimeden giyilen parkalar,montlar..
Sağda bir oda vardı,önünde küçük bir eşik...
Evin en büyük odası,iki metreye üç metre...Şimdilerde her yanı ingilizce olan çay yerlerindeki şark köşesi denieln sedirimsi biryer..
Ana kapıdan girilincekji yer salondu sanırım...Yer minderleri hatırlıyorum..Sanki yamalı gibiydiler...Bir metre ileride sağda ikinci oda,tam karşısında mutfak..
Salonun en sonunda ise bahçe kapısı,balkon niyetine ama balkondan çok daha güzel....Ufacık bir bahçe,küçük bir depo ve erik ağacı..
Düşmüştüm galiba ben o ağaçtan yoksa düş müydü?
Anneannemin evi....
Kapıyı çaldığımda teyzem açtı...Benden beş altı yaş büyük teyzem,ben altı yaşında O onbir oniki yaşlarında....İnsan neleri hatırlıyor...
İçeride müthiş bir ciğer kokusu,mutfaktan gelen...
Hala burnumda o koku..Mutfağın kapısı kapalı...Dayım çıktı mutfaktan,beni kucakladı,öptü...Üzerinde askeri öğrenci üniformaları,sırmaları...Mutfak kapısı yeniden kapandı...
En büyük odaya geçtik teyzemle...Konuşmadığımızı hatırlıyorum...Bir süre sonra açıldı kapı,anneannem elinde bir tepsi ve yağlı ekmeklerle geldi..Hadi afiyet olsun dedi..
Yanlış evde miydim? Ben doğduğumda işte ilk erkek torunum diye sokakta beni dolaştıran bu kadın mıydı? Yoksa annem bana hayallerini mi anlatmıştı?
Teyzemin yemeyeceğiz bunları dediğini hayal mayal hatırlıyorum...Yemedik,hiçbir acıyı yemedik bir daha...Acımadı canımız hiç bu kadar...
Evime asla kase yağ sokmam,buzluğumda mutlaka ciğer bulunur...
Salonda teyzemle kaldık..Omuzumda bir ağırlık hissettim önce, sonra diğer omuzumda aynı ağırlık...Teyzemin ayaklarını omuzumda gördüm...Öyle kaldık bir süre...Sağ ayağını çekti daha sonra,parmaklarının olduğu kısmı burnumun üzerine dayadı..Çok güzel geldi o koku...Yer değiştirdi sonra ayaklar...Beğendin mi diye sordu..Tadını merak ediiyorum dedim ya da buna benzer birşey...
Sonrasında hayal mayal hatırlayabildiğim dilimin dışarı çıkmış olduğu ve tabanlarının yavaşça sürttüğüydü...
Hayvanların hayatını anlatan belgeselleri izleyen bir kaplan dizi film mi izlemektedir? Bizim dizilerimiz kaplanlar için belgesel midir?
Ne kadar vahşiler diye düşünüyorlar mıdır acaba? Birşey elde etmek için değil de sadece hırs için birbirimizi mahvetmemiz hakkında ne düşünüyorlardır? Biz en azından açlığımızı gidermek için parçalıyoruz diyorlar mıdır?
Nereye gideceğimizi bilememek bizi bu hale getiriyor...''İşte O benim'' diyen herkesi ve herşeyi bir kalemde geçiyoruz...Daha iyisini bulacağımıza eminken daha iyi hale getirmeye çabalamaya ne gerek var?
Sürünün varlığını devam ettirmek için yola çıkar kaplanlar...İnsansa her bayram günü sürüden uzaklaşmak için yola çıkar...
Sonra dandik bir bayram şekeri reklamında hüngür hüngür ağlayan insanlar..
Mazoşizmin dorukları...