Bilinmeyene Yolculuk 1

' Uçurumdan atlamayı çok istedin, senelerce hayat uğruna gözyaşı dökerken. Şimdi sana fırsat veriyorum. Ya sıkı sıkı tut ellerimden ya da bırak kendini boşluğa, kayalarda parçalansın ufalanan yüreğin... Ama unutma, acıyla baş etmek iradenin yapı taşıdır, kaçmak ise korkaklığın...'



Sakallı, yaşlı adamın ellerini bırakıp sonsuz boşlukta yol alırken kan ter içinde, nefes nefese uyandım. Bir süre etrafıma bakındım, olan bitene anlam vermeye çalışarak. Gücüm tükenmişti sanki, kalkamadım yatağımdan... Adım atar atmaz derin bir boşluğa düşecekmişim gibi geliyor, korkuyordum yürümekten. Ürkek bakışlarla aynadaki aksime bakarken annemin odama gelip başucuma oturduğunu fark etmedim bile.



' Kızım noldu sana böyle? Neden bu kadar dalgın bakıyorsun? Korkuyorum...'


' Yok bir şey anneciğim. Bir kabus gördüm sadece, etkisinden kurtulamadım.'


' Allah hayırlara çıkarsın kızım. Anlat istersen.'


' Boşver anne, hadi gel kahvaltı yapalım.'




Anne kız beraberce mutfağa yönelirken duvardaki tabloların hepsi canavarı andırırcasına çirkin bir hal almıştı benim için. Ürkektim ve suskun... Konuşsam duvarlar üzerimize yıkılacak gibiydi, tablolardaki figürler canlanacak, her yer toza dumana karışacak ve bizi yutacak evren...



Kahvaltından sonra annem komşularla yaptığı güne gitti, benim de yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Deli gibi yazmak istiyordum, içimdeki yanardağı dökmek satırlara ve rahatlamak, bir yudum su serpmek kavrulan yüreğime...



Kalemi elime alıp yazmaya başladığımda yine aynı şey oldu. İçimde garip bir huzursuzluk vardı, ellerimin titremesine engel olamıyordum... 'Kan şekerim düştü herhalde' diye düşünüp şeker attım ağzıma ama bu sefer de kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Yazdıklarım buğuluydu ve başıma üşüşmüş binlerce karınca beynimde yuva yapmaya çalışıyordu adeta. Mideme saplanan acı da cabası... Kıvranıyordum sancıdan ve bedenim, yaşadığım işkencenin esiri olmuştu. En son yazdığım cümle kaldı hafızamda, kendimi kaybetmeden önce...



' Pişmanlıkların, çözülemeyecek bir düğüm haline geldiği andır benim bitişim...'



Gözlerimi aralamaya çalışırken telaşla yüzüme bakan annemi gördüm, çok bitkindi ve çok ağlamıştı belli ki. Kıpkırmızı olan gözlerine umutlu bir bakış yerleştirmeye çalışsa da yapmacıklığı ve altında gizlenen hüzün dalgası ele veriyordu kendisini.



' Kızım, yavrum iyi misin? Hemen çıkacağız buradan merak etme. Bu aralar yediğine içtiğine hiç dikkat etmiyorsun tabi, bünyen zayıf düştü. Şimdi çıkalım buradan, ben sana bütün sevdiğin yemeklerden yapacağım, hem de kendi ellerimle yedireceğim. Tamam mı canım kızım?'



Annelik... Özveri, güven ve sadakat... Hayatın dikenlerine karşı koruyan, kollayan bir anne... Benim annem... Ve onu üzmemek için elinden geldiği kadar kendisini ve yaşadıklarını saklayan kızı... Ah annem ah! Bilmiyorsun...



Sonra doktor geldi odaya, annemi yanına çağırdı. Belli ki benim yanımda konuşmak istemiyordu. Uyuyor numarası yaptım ama kulak misafiri oldum konuşulanlara.



'Hanımefendi kızınız bu aralar herhangi bir sorun yaşadı mı? Onu üzen bir durumla karşılaştı mı?


' Benim kızım hayata her zaman pozitif bakan bir kızdır doktor bey. Her zaman mutlu olmaya çalışır. Onu üzen bir şey olmadı son zamanlarda.'


'Ama çok ağır psikolojik travma geçiriyor. Bunun altında yatan etmenler olmalı. Ya son zamanlarda yaşadığı ve canını sıkan bir olay ya da bilinçaltında yıllardır bastırmaya çalıştığı bir hadisenin dışa vurumu.'


'Bakın doktor bey, kızım kafasına takmaz bir şeyi diyorum, bir hata yapıyorsunuz, yanlış teşhis bu.'


'Her neyse hanımefendi, demek ki bilmediğiniz şeyler var ama emin olun ki kızınızın büyük bir sıkıntısı var. Sizden gizlediği ya da üzülmenizden koktuğu için sizinle paylaşamadığı... Birkaç gün daha hastanede kalacak. O süreçte onunla konuşmayı deneseniz iyi olur. '



Yanıma dönerken sorgulayıcı bakışlarını üzerime dikti annem bir o kadar da merhamet dolu... Ve beynini okuyordum sanki...



' Kızım hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Onun iç dünyasını hiç anlayamamışım.'


Bense sessiz, cevap veriyordum annemin iç sesine:


' Evet anne, hiçbir şey bilmiyorsun. Ama öğreneceksin, zamanla...





1.Bölümün sonu

09 Mart 2013 4-5 dakika 20 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar