Bilinmezlik

Adam ‘Ben en çok bilmediklerimi seviyorum,’ dedi oturduğu sedirde kendinden emin bir tavırla. Gözleri televizyon ekranında, ince ince yağan karı ahşap bir pencereden seyreden yüzü ağlamaklı kadının elinde ki sigara dumanının havada nasıl bir iz bıraktığına daldı. O anda karısı en küçük çocuğunun saçlarında ki bitleri ayıklamaktaydı. Hışımla doğrularak kocasını hiç duymamış gibi, yanan sobanın üzerinde ki kara güğümden biraz su aldı ve mavisi kaybolmuş leğenin içine doldurdu.

Dışarıda bakışları puslu bir köpeğin karanlığa doğru uluması işitilmekteydi.

Tekrarladı adam: ‘Ben en çok bilmediklerimi severim.’

Televizyon ekranında ki yüzü ağlamaklı kadın o anda elinde ki sigarayı küllüğe bastırırken, kamera çok yakın bir açıdan kadının bileklerinde ki ince garip çizgileri göstermekteydi.

‘Bilinen her ne varsa hepsi kötülüğün gerçekliğinden doğmuştur,’ dedi adam.

Sonra bir bardak çay istedi karısından.

Karısı çay getirdi.

Çay tabağının kırmızı ayrıntısında ki bit ani bir sıçrayışla adamın seyrek saçlarının beyazlığına dalıverdi.

Çayından bir yudum aldıktan sonra, ‘Bitleri de severim.’ dedi adam ve devam etti: ‘Bitleri de severim ancak bitlerin kendisini severim, ne var ki bitlerin varlık duyumu uzun bir kaşınmadan sonra başlar. İşte bu kaşınmayı sevmem.’

Karısı, adamın bu sözüne gücenmişti.

Sonra televizyon ekranı birden karardı.

Kapı çalıyordu.

Dışarıdan ağlamaklı bir ses işitildi.  Bitleri dahi korkutan bir ses...

05 Nisan 2024 1-2 dakika 9 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar