Bilmiyorsun

Bendeki çırılçıplak bir yalnızlıktı. Sen bilmezsin bendeki derisi yüzülmüş içimdeki düşüncelerimi. Sonra nereden bilecektin hiç anlatmadım sana eyelene eyelene incecik tüle dönüşmüş kederlerimi. Anlatsam da anlar mıydın? Sanmam. Belki küçümsemiş olabilirdim seni o yıllarda. O yıllarda seni terasta oturup da içerken gizli gizli seyrettiğimi de: başka erkek arkadaşı başka sevgilisi var mı bu kızın gibi şeytanca bir kıskançlıkla sek rakımı yudumlarken gözlerim kaymış kan çanağı ayakkabılarımın dibinde ayakkabılarımın ucuyla bir sağa bir sola vururken gözlerimin kan çanaklarını. Rahatlardım. Bir koşu aşağı inerdim sekizinci katın merdivenlerinden sonra Güven Park ve Yeni Karamürsel' in oradan kalkan Ayrancı dolmuşlarından birine sen binene kadar takip ederdim seni tabii bunları da bilmezsin sen hiç sevmedin belki yani beni içine konuk edip saklasaydın anlar mıydın?

ASLINDA

Nefret güzelleştirdi ve yakıştı bana. Öyle ki her sabah gözlerimi açtığımda saçlarımı tararken aynadaki yüzümle baş başa kaldığımda karizmamı çizdirmemek için dua ederken kendi kendime atacaktın bu kızı eve hele de kendi istemişken o gün onca kitapların şahitliğinde Rus Klasik Yazarlarının ve bizimkilerinin tanıklığında sahip olsaydım sana yani deyim yerindeyse işi bitirmişken yine de gözlerimin içine dalıp tırnaklarını göz bebeklerime geçirmeden yine de her şeye rağmen sever miydin beni?

ZEMİNİ BEN HAZIRLADIM.  O ZEMİNE NASIL BECERDİYSEM KENDİMİ BETONLADIM.

Bil_mi_yor_dum dum dum duma duma dum.....Aldatılacağımı mı mı mı a...na koy..duğum nasıl bir aşkmış ki bu!

O günlerde sakal bıyık bıraktım. Tek derdim vardı kendime yabancılaşmak kendimi tanımamak en iyisiydi...Ah Hayriye ah anaç Hayriye o ıhhhhh sesin hala kulaklarımda. Gimat toptancılarının biriyle evlendi gitti.. Hayriye nereden aklıma geldi sabah sabah. O başka bir hikaye de olmalıydı burada değil...

Ölüp gideceğim ama sen hep öbür tarafa götüreceğim bir o...pu olacaksın. Bunun da ne demek olduğunu açıklamam sana merak et. Ama yani Cehennem ateşine layık görülürsem sen de yan benimle gibi bir duygudur belki de.

Sabahın köründe neden düşüme girersin ki anlamış değilim. Bir sahnesinde tamam geliyorum diyorsun ben de hadi geç kaldık diyorum ama nereye gidiyoruz bilmiyorum. Aslında o salak tarotçu kadını zorlamalıydım ne gördün de avuçlarımda terledin kıpkırmızı oldun? Ölümsüz müyüm ben manyak tarotçu...Arkana bile bakmadan kaçıp gittin...

Hacı Dayı' nın Mekanındayım şimdi gerisi hikaye gardaşım...

Dışkapı' da reddi miras dilekçemi verdikten sonra ve her şeyi teptikten sonra Sulh Hukuk Mahkemesinin dönmeyen kapısından çıktıktan sonra Yiba Çarşısının karşısındaki Beykoz Paçacı da oturdum. İşkembem geldi. Baktım ayrı bir tabakta ayıklanmış kuru soğan ve biber turşusu da var...Masaya bırakanı çağırdım. Bu dedim ikinci kez oluyor. Şaşırdı genç adam. Abi bir hata mı var gibi bir şeyler mırıldandı. O ara aklım ölen kardeşimde ağlamaklıyım. Televizyonda Müslüm baba "Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde"ki şarkısında ölesim de var ama genç adama döndüm yok dedim yok. Etlik' de ki Eski Garajların arkasında bir lokanta vardı. Orada da işkembenin yanında kuru soğan acı sivri biber ikram edilmişti. Abi istersen sivri biber getireyim...Yok be gardaşım. Sağol...

Her şey bitti.

Her şey bitti yüklü bir parayı masaya bırakıp kalktım. Konak Otel' in hangi odasında geberip gittin alçak kardeşim. Otelin giriş kapısının önünde durdum. Kapıdaki çalışana burada yaşayan bir Hacı Dayı vardı hala burada mı? Çalışan nesi olursun dedi? Askerlik arkadaşıyım dedim. Abi iki ay oldu. Hacı Dayı rahmetli oldu...

Yaşadığı odayı görmem mi gerekli?

Sen işte şu halimle yanı başımda olsaydın şu yapayalnız halimle arka cebime tıktığım evraklarla sen işte sen olsaydın yanı başımda omzuna yaslanıp nasıl ağlardım biliyor musun?

Bilmiyorsun...

10 Temmuz 2022 3-4 dakika 57 öyküsü var.
Beğenenler (5)
Yorumlar