Bir Alkolikten
O zamanlar koskocaman gelen, iki yıl önce merakımdan gidip baktığımda ise minnacık bir salonu vardı evimizin.
İki tane çekyat, bir baba koltuğu hemen televizyonun çarprazında, bir de soba.Desenleri üzerinde hayali yollar yaparak,misket oynadığım,araba sürdüğüm bir de halı...
Bir daha hiç aynı tadı alamadığım babamın soyduğu salatalıklar.Nasıl bir bıçakla soyuyordun be adam, ne katıyordun o salatalıklara?
Her akşamüstü dükkanda bana para verirdi.Gideceğim dükkanı bilirdim.Gazete kağıdına sarılıp,kesekağıdına konulan biralar...Naylon değildi o zamanlar hayatlar, bira dolu kesekağıtlarını okuyarak öğrendik biz hayatı...
Gece o kesekağıdı ile eve gelirdi,yanında başka bir kesekağıdında kardeşimle bana alınan çukulatalarla bereber....
30 yıl geçti..Geçen ay eve gittiğimde, ''babam kendi gazozunu almış'' dedi küçük oğlum ve ekledi: Bize ne aldın?
Size elleri titrediği için çorba içemeyen, bir bardak çayı titreyen ellerle içmeye çalışan bir baba aldım oğlum diyemedim...
Apar topar indin merdivenleri, zemine yaklaştıkça, yerin dibine indim...
Nasıl hatırlayacak acaba 30 yıl sonra oğlum o anı?
Şimdi mi? Sadece tek poşetle geliyorum eve,içinde salatalıklar olan....